Paylaş
Görünen odur ki, yasak genelde başarı ile uygulanıyor.
Ancak, bazı köşe yazarlarının bu kanun çerçevesinde “yasak” kavramına “özgürlük” veya “bireysel hak” kavramı etrafında karşı çıkmaları, sigara içenlere özel alan istemeleri, bende özgürlüklerin Türkiye’de ne kadar iyi anlaşıldığına dair şüphe yarattı. Bu yazıyı esasen bir “sigara” yazısı olarak değil “özgürlük” kavramının tartışılması amacı ile yazıyorum.
* * *
Özgürlük adeta kutsal bir kelime. İnsanlığın dünya var olduğu günden beri peşinden koştuğu nadir kavramlardan birisi. Bu kavramın hemen hiç sevmediği, adeta düşmanı olarak gördüğü kavram ise “yasak”!
Zaten, bu noktadan kalkınarak bazı enteller “sigara yasağı”na karşı çıkıyorlar.
Özgürlük mücadelesi tarih boyunca “yasak” kavramına karşı mücadele vermiştir. Ancak, adeta sonsuza giden bir çizgide kavradığımız özgürlüğün bir sınırı vardır.
O sınır da başkalarının özgürlüğünün başladığı sınırdır.
Kimsenin özgürlüğü bir başkasının özgürlüğüne engel olamaz, hele hele bir başkasına katiyen zarar veremez.
Özgürlüğün sınırı o sınır ötesine geçilemeyecek yasaklarla tayin edilir.
* * *
Galiba, “kapalı alanlarda sigara içme yasağı” esas (birincil) hedefi itibari ile değil tali (ikincil) hedefi ile ön plana çıktı, öyle takdim edildi. Yasak, daha çok dünya genelinde %30 oranında “sigara bıraktırdığı” iddiası ile ele alındı.
Buna dayanarak, sigara içenler “sigara içme” hakkının kişisel bir özgürlük olduğu savı ile “sigarayı bırakma” kararının da kişisel bir karar olacağını söylüyorlar.
Bize de kamusal-kapalı yerlerde “özgürlük” alanı ayrılsın, diyorlar.
Halbuki, yasak esasen başkasına zarar vermeyi önlemeye çalışıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın doğru sloganı ile “dumansız hava sahası” hedefi bilimsel bir tespite dayanıyor.
Araştırmalar gösteriyor ki, kapalı alanlarda içilen sigaranın dumanı, dar bir köşeye sıkışsalar da, o alanda bulunan diğer insanların sağlığını da, nerede ise, tiryakileri etkilediği kadar olumsuz etkiliyor.
Yasağın esas hedefi “pasif içici”yi “aktif içici”den korumak!
Daha doğrusu, kamusal alanlardan “pasif içicilik” kavramını kaldırmak! Yasak, tali hedef olarak da “aktif içici”yi negatif propaganda (bıktırarak, zor çıkararak) ile caydırmayı seçiyor.
* * *
Kimse “Benim özgürlüğümü yaşamam için başkasının özgürlüğünü sınırlamam/başkasına zarar vermem umurumda değil” diyemeyeceğine göre “kapalı alanların tümünde sigara içme yasağı”na ne akıl ile ne de özgürlük savı ile karşı çıkılamaz.
Karşı çıkanlar ya sigara içenlere sahip çıkma adına populizm yapmaktadır ya da özgürlüğün ne menem bir şey olduğunu kavrayamamışlardır.
Hele hele Türk insanının sigarayla kültürel ilişkisinden dem vurmak Türk insanının dünyadaki diğer insanlardan farklı bir biyolojik yapıya sahip olduğunu iddia etmek gibi bir şeydir.
Herkes kendine zarar verme hakkına sahiptir, sigara yasağı bu hakka zerre kadar halel getirmemektedir!
Sadece tiryakilerin başkalarını duman altı etmesine engel olunmaya çalışılmaktadır!
Paylaş