BAŞBAKANLIK Müsteşarlığı sivil bürokraside en yüce makamdır. Ülkenin sırları, öncelikleri, gizli politikaları, örtülü ödenek vb. gibi mahrem kaynaklar bu makama teslim edilir.
Bu makam siyasetin tepesinden aldığı direktiflerle devlet yönetimini koordine eder.
Bu makamı dolduran kişinin nitelikleri ve kişiliği çok önemlidir ve bu göreve layık görülen kişi muhakkak ki büyük bir şerefe ulaşmıştır.
* * *
Şimdi şu gazete haberine bakalım:
‘Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer’in Yardımcı Doç. Yahya Fidan ile birlikte yazdığı ‘İşletme Yönetimi’ adlı kitapta ‘intihal’ (aşırma) yaptıkları üniversite kararlarıyla kesinleşti.’ (Hürriyet-27.03.2005)
Gazetelere göre; Marmara Üniversitesi, Prof. Dr. Ömer Dinçer’in, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi de Yar. Doç. Yahya Fidan’ın, Marmara Üniversitesi’nde görev yaptıkları sırada yazdıkları ‘İşletme Yönetimi’ adlı ortak kitaplarının büyük bölümünün başka bir kitaptan ‘intihal’ (aşırma) olduğunu karara bağlamış.
Önceleri Dinçer, intihali Fidan’ın üzerine atarak; yazmadığı, hatta okumadığı bir kitaba imza attığını iddia etmişti. Bu da büyük bir akademik suçtur.
Komisyon tarafından yürütülen inceleme sonunda, Dinçer için ‘Suçu sabit bulundu’ kararına varılmış!
Komisyon raporunda ‘Suç subuta ermiştir ama zamanaşımına uğradığı için disiplin soruşturmasına gerek bulunmadı’ deniliyor.
* * *
Gazeteye göre:
‘Komisyon raporunda kitabın yayım tarihi 1996 olduğu için, ‘Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği’nin 19. maddesi uyarınca, suçun zamanaşımına uğradığına işaret edildi ve ‘Disiplin yönünden işlem tesisi mümkün olamadı’ denildi. ‘Zamanaşımı’ nedeniyle disiplin cezasına çarptırılmaktan kurtulan Dinçer’e, yönetmeliğin ilgili maddesi uyarınca, ‘intihal yaptığı’ gerekçesiyle üniversite öğretim üyeliği mesleğinden çıkarılma cezası verilecekti. Bu durumda, akademik unvanı olan profesörlüğü de elinden alınacak olan Dinçer, bir daha üniversiteye dönemeyeceği gibi, kamu kurum ve kuruluşlarında da çalışamayacaktı. Çalıştığı özel kuruluşlarda ya da özel işinde akademik unvanını kullanamayacaktı. (ibid-27.03.2005)
Ben ‘intihal iddiaları’ ortaya çıktığında da Prof. Dr. Ömer Dinçer’in Başbakanlık Müsteşarlığı görevinden istifa etmesi gerektiğini yazmıştım. Oralı olmamıştı!
* * *
Akademik dünyada işlenebilecek yüz kızartıcı suçların başında ‘başkasının fikrini çalmak’ gelir!
Bu suçu işleyen kişi tüm dünyada bir daha herhangi bir üniversitenin kapısından içeri dahi bakamaz.
Zamanaşımı suçun niteliğini ise katiyen ortadan kaldırmaz!
Suçun yaptırımının ortadan kalkması yüz kızartıcı niteliğini silmez, suçun özünü değiştirmez! Bu iki kişi artık herhangi bir akademik etkinliğe katılamaz.
Zamanaşımı akademik dünyayı hiç ilgilendirmez!
İntihal yapmış bir kişi devletin en hassas görevinde ise bir gün daha oturamaz!
Cumhurbaşkanı gereğini istemeden Başbakan Müsteşar’a gereğini yaptırsın!