Başbakan neden hiddetli?

BAŞBAKAN Aydın Doğan ile kavgayı neden şimdi çıkardı?

Aklıma üç türlü açıklama geliyor:

1) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan ziyareti tarihimizde bir dönüm noktasıdır. Gül bu ziyareti bütün risklerine rağmen göze alınca bütün dikkatler ona dönmüştür. Başbakan bundan çok rahatsız oldu ve rol çaldı.

2) Kapatma davası açıldığından beri süt dökmüş kedi edasında bir Başbakanımız vardı. Dava reddedilince Başbakan aslına döndü.

3) Son zamanlarda AKP ile ilgili yolsuzluk iddiaları o kadar ön plana geçti ki bu durum Başbakan’ın sinirlerini bozdu.

* * *

Bence bu üç açıklama birlikte geçerli. Üçü birbirinden bağımsız gibi duruyor ama bir sinsile oluşturursak esasında üçünün de Başbakan üzerinde etkili olduğunu görürüz.

1) Başbakan kendisi cumhurbaşkanı olmak istiyordu. Olamadı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını istemiyordu. Engel olamadı. Hanımefendiler arasındaki rekabeti zaten biliyoruz. Bir düşünün, kapatma davası aleyhte sonuçlansa ve her ikisi birden yasaklansaydı dahi; Erdoğan bugün başbakan değildi ama Gül cumhurbaşkanı idi. Kapatma davası açıldığından beri dava sonuçlanıncaya kadar geçen sürede kim bilir bu ihtimali Başbakan kaç kez düşünmüş ve gerilmiştir.

Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında uluslararası ilişkileri götürme konusunda bir yarış olduğunun da farkındayız. Ali Babacan iki arada bir derede. Bu dönemde Türkiye’nin dünyada önemi çok arttı, herkes Türkiye ile ilgileniyor. Böyle bir ortamda "Türkiye’nin patronu" olarak gözükmek insana uluslararası arenada büyük prestij sağlar.

Erivan gezisi bütün dünyanın dikkatini çekmişti. Eğer, Başbakan’ın "Aydın Doğan çıkışları" olmasaydı, eğrisi ile doğrusu ile, bütün hafta bu geziyi tartışacaktık. Başbakan gündemi değiştirmeyi becerdi.

* * *

2) Kapatma davası 6/5 denklemi içinde sonuçlanınca bir sürü insan Başbakan’ın artık dengelere daha fazla dikkat eden bir kişi haline geleceğini, bu karardan ders alacağını yazdılar, AB’ye daha sıkı sarılacağını söylediler. Daha doğrusu temenni ettiler. Ben ise aksini iddia etmiştim. Başbakan’ın bu dönemde daha da sertleşeceğini, yerel seçim dönemi yaklaştıkça şiddetini beter arttıracağını yazmıştım. Evet, Başbakan kapatma davası açıldıktan sonra çok nazik bir görüntü vermeye başladı, AB ipine sarılırmış gibi yaptı. Ama Ulusal Program için sadece Baykal ve Bahçeli randevu vermeyerek mızıkçılık yapmıyorlar, zavallı Babacan paketi henüz Bakanlar Kurulu’ndan bile geçirebilmiş değil. Yerel seçimlere dek pek bir şey de yapamaz. Başbakan şimdi aslına dönerek tabanına oynuyor. "Bakın ben en büyük medya patronuna bile kafa tutabilirim", demeye getiriyor. "Eski Erdoğan geri geldi" diyor. Eminim, çıkışı prim de yapıyor. Saflarını pekiştiriyor.

* * *

3) Yolsuzluklar hükümetin en zayıf noktası. Esasında Atv-Sabah satışında 2 kamu bankasının verdiği garabet "rica kredisi" hükümetin Aşil topuğu ama Kapatma Davası sırasında güme gitti. Ancak, şimdi Dişli ile başlayan dönemde CHP gerçek bir muhalefet partisi gibi davranıyor. Eğer, CHP yerel seçimlere giden bu dönemde "laiklik tartışmaları"nı bir kenara koyar ve AKP’nin yolsuzluk zaafına atış yapmaya devam ederse AKP’yi çok yıpratacak. "Müslüman adam çalmaz!" inancını "Bunlar din taciri!" inancına çevirebilirse Erdoğan çok yıpranacak. Erdoğan yolsuzluk çemberinin daralarak kendisine yaklaştığının farkında olduğu için çileden çıkıyor. Deniz Feneri ile AKP ampulünün kader yoldaşlığını bildiği için büyük sıkıntıda.

Eğer CHP bu yolda devam ederse Erdoğan daha çok kişiye hakaret edecek!
Yazarın Tüm Yazıları