Paylaş
Başbakan bunu neden yapıyor? Bence aklında bir stratejik plan var.
* * *
Önce TSK ile ilgili iddiaların şu an dek ortak paydasına bakalım.
İddiaların hemen hepsi “şüyuu vukuundan beter” (duyulması meydana gelmiş olmasından daha kötü) iddialar. Ne demek istiyorum?
İddiaların hepsi teşebbüs seviyesinde kalmış ama duyduğumuzda hepimize “vay be buna da mı yeltenmişler” dedirtecek türden. Ortada darbeler veya suikastlar yok ama planları var. Tersten bakalım; vuku bulmuş olaylar hakkında ise şüyulandırma hiç yapılmıyor!
Geçtim 27 Mayıs’ı, 12 Mart’ı; 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ile ilgili ortada ne bir iddia var, ne de kovuşturulan/soruşturulan bir komutan! Hadi Evren’i yaş haddinden bir kenara koyalım; Bir’ler, Özkasnak’lar, Büyükanıt’lar hakkında ne yapıldı?
Bugüne dek Taraf Gazetesi’ne başarılı darbelerle ilgili hiçbir servis verilmedi.
* * *
Vuku bulmak fiilini iddiaların ilgili mahkemelerce karara bağlanması olarak da anlayabilirsiniz.
İddialar önce büyük gürültü koparıyorlar, sonra unut(tur)uluyorlar!
Örneğin, Dursun Çiçek’in darbe planı Adli Tıp’ça ıslak imza terimi kullanılmadan 2. derece orijinal bulundu ama 9. Ağır Ceza Çiçek’i “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların bulunmaması” (13.11.09) nedeniyle tutuksuz yargılıyor.
Keza, “suikastçı subaylar” da tutuksuz yargılanıyor.
Dünyada belki de suikast veya darbe gibi en ağır suçları işlediği iddia edilen kişilerin tutuksuz yargılandığı tek ülkeyiz! Hiç tutuksuz yargılanan seri katil zanlısı gördünüz mü?
* * *
Peki neden böyle yapılıyor?
İnsanların zihninde, hele hele bizim gibi eğitim seviyesinin çok düşük olduğu ülkelerde şüyular (duyumlar, dedikodular) vukuattan (mahkeme kararı) daha çok akılda kalıyor da ondan! Bizde duyulduğunda kıyamet koparan iddialar mahkeme sonuçlandığında çoktan unutulmuştur bile.
Üstelik iddialar ne kadar basitse o kadar kolay anlaşılır, o kadar kolay konuşulur hale gelir! Örneğin ben CERN’ün yürüttüğü Big Bang (Büyük Patlama) Projesi’nde “Bütün protonlar kayboldu” diye saçma bir yalan uydursam hiç dikkati çekmez de, “Projenin baş mühendisi projenin en güzel asistanı ile protonların üzerinde mercimeği fırına verirken yakalandı” diye kıtır atsam “Kızın resmi var mı?” diye soran en az 100 adet e-posta alırım.
* * *
Türk milletinin olguları algılama, hazmetme, karara/kanaate dönüştürme sürecini ve seviyesini çok iyi bilen analistler ülkeyi yavaş yavaş hükümetin istediği yönde değişikliklerin oylanacağı bir Anayasa Referandumu’na hazırlıyorlar. Önce, vuku bulma ihtimali en düşük dönemde darbe sözcüğüne şüyu buldurdular, TSK’yı oldukça gözden düşürdüler, şimdi de yıllardır yazılıp söylendiği halde hükümete eleştiri getiren yazarları bu kez dillerine doluyorlar. Amaç, referanduma gidilecek bir dönemde hükümetin Anayasa Mahkemesi, HSYK gibi kurumlarda, parti kapatma kurallarında, askerin sivil mahkemelerde yargılanmaları vb. konularda kendi lehine yapacağı düzenlemelere karşı çıkacak fikir yapıcıları önden yaftalamak–!
“Boş ver onun ne dediğine, o zaten darbe şakşakçısı!”
Göreceksiniz, Anayasa referandumu değişikliklere “evet” diyecek “demokrasi havarileri” ile “hayır” diyecek “darbe heveslileri” arasında geçecek!
Referandumun ardından da “sivil vesayet”in ne olduğunu iyice öğreneceğiz!
Paylaş