DENİZ Baykal, Başbakan’ın adının Almanya’daki "Deniz Feneri Davası"nda geçtiğini belgelerle NTV’ye anlatınca Başbakan çileden çıktı ve bu haberden alıntı yapan gazetelerin sahibi Aydın Doğan’a saldırdı. Aydın Doğan da ona cevap verdi.
Bu tartışmada gördük ki Aydın DoğanHilton’u, Recep Tayyip Erdoğan ise Deniz Feneri’ni sahipleniyor. Aydın Doğan’ın Hilton’un sahibi olduğunu zaten biliyorduk. Deniz Feneri ile Recep Tayyip Erdoğan arasındaki bağlantıdan ise şüphe ediyorduk. Erdoğan iki gün üst üste bütün hiddet ve şiddeti ile Deniz Feneri’ne sahip çıkınca şüphemizde haklı olduğumuzu öğrendik.
Aydın Doğan, Hilton’a imar tadilatı istediğini kabul etti. CNN Türk hakkındaki iddiaların Yeni Şafak Gazetesi’nin yalanları olduğunu Taha Akyol (Milliyet-08.09.08) net bir şekilde yazdı. Öte yanda, Başbakan, Aydın Doğan’ın istedikleri yerine getirilmediği için gazetelerini aleyhinde kullandığını iddia edince bu gazetelerde çalışan bir kişi olarak iddiayı "üfürük" olarak gördüm.
* * *
Başbakan hızını alamadı ve "Senin maaşlı köşe yazarların, silahşorların var... Benim yok" dedi. Bu söze çok ama çok kızdım.
Recep Tayyip Erdoğan!
Değil Başbakan, padişah olsan dahi Aydın Doğan’ın gazetelerinde çalışan köşe yazarlarına hakaret edemezsin. Evet, biz Aydın Doğan’ın gazetelerinin maaşlı köşe yazarlarıyız ama asla silahşorları değiliz. Bildiğin somut bir olay varsa, isim ver.
Üstelik, yukarıda alıntı yaptığım cümlede hem hakaret ediyor, hem de yalan söylüyorsun. Senin tam tamına 6 gazetede hem silahşorların, hem de benim ortaya attığım terimle yalakaların var.
* * *
Şahsım adına söylüyorum. Yalaka olmaya karar verseydim Aydın Doğan’ın değil, senin yalakan olmayı tercih ederdim. Aydın Doğan köşe yazarlarına, senin de söylediğin gibi, alt tarafı maaş veriyor.
Sen yalakalarına ihalelerden, imar tadilatlarından, bağışlardan pay veriyor, büyük meblağlarda ulufe dağıtıyorsun.
Senin yalakan olmayı tercih ederdim, zira İstanbul Belediyesi’nin yaptığı 4300 imar tadilatından muhakkak bana da pay düşerdi. Ben de 1 milyon dolara "hayır!" demezdim.
* * *
Aydın Doğan, Kanal D’de (07.08.2008) yaptığı açıklamada Başbakan’la görüştüğünü ve görüşme sırasında Ceyhan’a rafineri kurmak için ruhsat istediğini, Başbakan’ın ise "Orayı bizim Çalık istiyor, ona söz verdik" diye cevap verdiğini söyledi.
Ben de Başbakan’a soruyorum:
Ülke babanın malı mıdır ki, ona buna rafineri yapması için söz veriyorsun?
Eğer Aydın Doğan sana çamur atıyorsa, hukuki açıdan gereğini yap.
Ben, Aydın Doğan’ın verdiği bilgiye inandım. Sen bana yanıldığımı göster.
* * *
"Bizim Çalık" kim? Bir işadamı! Enerji alanı dışında da yatırımları var. Örneğin, ATV-Sabah’ın da yeni sahibi. Bunda bir acayiplik yok. Ama ATV-Sabah’ı almak için 2 kamu bankasından aldığı 750 milyon dolarlıkrekor kredinin veriliş şekli bir garabet. Bu krediyi almak için gerekli 1.5-2 milyar dolar değerinde taşınmazı teminat olarak gösterecek babayiğit Türkiye’de pek yok. Bu bir proje kredisi!
Çalışmakta olan bir işletmeye sanki işe yeni başlıyormuş gibi proje kredisi verildi!
Böyle yamuk bir kredi ancak güçlü bir "rica" ile verilir.
Başbakan, bu abuk kredinin alınması sırasında tavassutta bulundun mu?