Paylaş
Konuyu “Kürt açılımı” bağlamında Türkiye-ABD ilişkilerine getirmeden evvel ABD’nin son dönem dış politikalarına bir göz atalım.
* * *
Seçildiği günlerde yaptığım uyarılar doğrultusunda Obama, büyük beklentiler yarattığı için, erken bir “tekleme dönemi”ne girmiş vaziyette. İçeride “sağlık reformu” girişimleri üzerine yaptığı hesaplar gerçekçi bulunmadığı gibi, tutucular onu haksız yere ABD’nin rejimini değiştirmeye çalışan gizli bir Müslüman, daha ötesi “öteki” olarak yargılamaya başladılar.
Bu yargı “normal yurdum Amerikalısı”nda kısmen de olsa kabul gördü.
* * *
Obama; gerek ABD’de, gerekse dünyada “gerçekçi politikalar” yerine “idealist politikalar” uygulamayı tercih ettiğini ilan ettiğinden “Dönüştürmek için geldim” mesajını her adımında ön planda tutuyor. Ancak, bu mesajın fayda-maliyet hesabının güçlü ve doğru yapıldığına dair bir belirti henüz ortalarda yok. Örneğin, “Irak’tan asker çekeceğim” diyor ama bunun plan ve stratejisi henüz açık değil. Gözüken odur ki, Irak’tan asker çekme planı daha çok “Kervan yolda düzülür” stratejisine dayanacak.
Obama Afganistan’da şimdilik bir netice alamadı ve kimseyi bu bölgeye asker göndermeye ikna edemedi. Pakistan’da da hiçbir olumlu adım atılmadı. Afpak Bölgesi’nde her an denetim dışı kargaşalar yaşanıyor. İsrail-Filistin ekseninde de henüz bir netice alınmadığı gibi Obama yönetimi İsrail’i de oldukça rahatsız etmiş durumda.
Obama en radikal adımlarından birisini Kafkaslar’da atıyor ve Rusya’ya yaklaşıyor. Görünen odur ki, Azerbaycan Rusya’nın etki alanına bırakılmış vaziyette, belki de Yukarı Karabağ meselesinin çözümü Rusya’ya emanet edilmiş durumda. Türkiye’ye “Sen sadece Ermenistan ile uğraş!” deniyor. Abhazya Türkiye tarafından tanınırsa Gürcistan da bunun ardında ABD’nin onayı mı var, diye sorgulayacak.
Obama, ABD’nin dış politikasında çok önemli bir değişikliğin en somut kararını da aldı. ABD, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya füze kalkanı yerleştirmekten vazgeçtiğini açıkladı.
Karar eski Doğu Bloku ülkelerinde muazzam bir sukutuhayal yaratırken Rusya ve İran’da sevinçle karşılandı.
* * *
Türkiye tüm komşuları ile “sıfır sorun” yaşama prensibi peşinden koşuyor ama sanırım en önemli müttefiki ABD açısından esasen Ortadoğu’daki rolü nedeni ile önemseniyor.
Hatırlayalım, Ahmet Davutoğlu, Obama’nın seçilmesinin hemen ardından ABD’ye gitti ve çeşitli temasları sonucu Türkiye’ye döndüğünde:
“Obama ile Türkiye’nin dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen örtüşmektedir” dedi. Ben dünyada “dış politika tercihleri ve öncelikleri tamamen örtüşen” ilaç niyetine iki adet ülke var mıdır bilmiyorum ama Ahmet Davutoğlu bu sözlerinin ardından Dışişleri Bakanı oldu.
Bir süre önce de ABD Dışişleri Müsteşar Yardımcısı Matthew J. Bryza Kıbrıs Rum Kesimi’nde Rumları üzmek pahasına “Türkiye bölgesinde bir süper güç!” dedi.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da ABD ziyareti sırasında yakın zamanda hiçbir Kurmay Başkanı’nın görmediği iltifatları kendisini “30 yıllık dost” olarak niteleyen ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Michael Mullen’den görmüştü. Mullen-Başbuğ ABD’de 4 saat baş başa görüştüler. Ardından, ABD’li çeşitli askeri yetkililer Ankara’yı ziyaret etti.
* * *
Bugün altyapıyı kurdum, meramımı yarın anlatacağım.
Paylaş