BAŞBAKAN nihayet Başmüzakereci’yi atadı: Ali Babacan!
Bence karar geç kalmış ama doğru bir karardır.
Başbakan’ı kararından dolayı, Ali Babacan’ı da yeni ve çok önemli görevi nedeniyle kutluyorum.
Herhalde, Ali Babacan hemen kolları sıvayacak ve işe girişecektir.
Kendisine Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir görev verilmiştir.
* * *
Bu görevi gerektiği gibi yerine getirebilmek için Ali Babacan şu anda ifa ettiği ‘ekonomi sorumluluğu’ görevini bırakmalıdır.
Aksi halde, günde 24 saat mesai vermesi gereken yeni görevinde verimli olamaz.
Dilerim, ekonomiden sorumlu olacak yeni bakan da Ali Babacan gibi kolay ‘taviz’ vermeyen bir bakan olur.
Ekonomi, tıpkı hasta bir insan gibi, bazen tatsız ama hiç taviz kaldırmayan bir iradeyle tedavi edilmek ve yönetilmek zorundadır.
Ekonominin en büyük düşmanı da zaman zaman gördüğümüz gibi popülist politikalara cevaz veren siyasetçiler!
* * *
Ali Babacan’ın işlerinden birisi, tabii ki hükümete danışarak, kendine yardımcı müzakereciler ve alt dallarda sürdürülecek müzakereleri yürütecek alt müzakereciler seçmektir.
Bu görevler de çok önemli görevlerdir.
Ali Babacan, bu görevlere atanacak insanları seçerken siyasetçi apoletini çıkarmak, yerine devlet adamı apoleti takmak zorundadır.
Başmüzakereci’nin siyasetçi ve iktidar partisinden olması doğaldır; ancak diğer müzakerecilerin seçiminde bazı kriterler göz ardı edilemez.
* * *
AB üyeliği tüm ülkenin talebi olduğuna ve üyelik tüm ülkenin geleceğini ilgilendirdiğine göre:
i) müzakerecilerin seçilecekleri dallarda uzman olması,
ii) muhalefet, baskı grupları ve sivil kuruluşların mutlaka temsil edilmesi,
iii) akademik dünya, medya ve iş hayatının dikkate alınması,
iv) müzakerecilerin Avrupa insanının düşünce sistematiğini kavrayabilecek bir birikime, insan ilişkilerinde hassasiyete, diplomatik geleneğe ve pazarlık sistematiğine hákim olması gerekecektir.
Bu niteliklerde insan bulmak kolay iş değildir; hele hele bu insanları hükümete kabul ettirmek hiç kolay değildir.
* * *
AB ilişkilerinde tüm hükümetlerin ama aynı oranda ilgili hemen herkesin eksik kaldığı konu ise Avrupa insanına dönük tanıtım yapmaktır.
Avrupa insanı; Türkiye’yi kendi ülkelerinde yaşayan ve bulundukları ülkelere uyum göstermeme konusunda büyük gayret gösteren insanlar vasıtasıyla tanımakta, kendileriyle uzlaşmaya hiç yanaşmayan insanlarımızı Türkiye’nin tüm insanlarıyla özdeşleştirmektedir.
Türkiye, tanıtımını hep Avrupa ülkelerinin siyasileri üzerinden yürüttü.
Sadece siyasetçilere dayanan tanıtım yeterli sayıldı!
Şimdi, Almanya seçimleri ve Fransa’da yapılacak AB Anayasası oylaması, bize Avrupa insanının da hakkımızda alınacak kararlarda etkin olacağını gösteriyor!
Ali Babacan’a çok önemli yeni görevinde başarılar diliyorum.