NE güzel! Kurban Bayramı’na ABD ile kol kola girdik! Düne kadar ABD aleyhine atıp tutanlar bile şimdi ABD’ye gülücükler yolluyorlar.
Anlaşmada olmadığı halde; ABD’ye güvenmediklerini açıkça ifade ederek, bir kere ülkeye girerlerse hiç çıkmazlar kaygısıyla 1 Mart Tezkeresi’ni reddedenler ABD’nin verdiği istihbarata güven duyma konusunda şimdi hiçbir kaygı ifade etmiyorlar.
Dün de yazdım. 62.500 askerin gitmesine karşı çıkanlar 300 askerimiz sınırı 3 km. aşınca bayram yapıyorlar. Neden bu kadar beklendiğini ise hiç sorgulamıyorlar. Kaç PKK kampı imha edildi, verilen zayiatın seviyesi nedir, takriben kaç terörist öldürüldü, hálá bilmiyoruz ama ne gam!
ABD, hava sahanlığını açarak bizi tercih etti ya, yeter de artar bize!
Kısacası ABD ile gülüm ayları yaşıyoruz, Kuzey Irak’taki Kürtlere "nanik" yapmaktan büyük keyif alıyoruz. Bayram tam zamanında geldi.
* * *
Tadınızı bozmak istemem ama galiba iki gerçeği 1 haftadır göz ardı etmekteyiz:
1) Uluslararası ilişkiler "al gülüm ver gülüm" kuralı üzerine kuruludur. Aldığın kadar verirsin! Hele hele kendinden büyükten alırsan, mislisi ile verirsin.
2) Sık sık yazıyorum. ABD bölgede Türkiye’den vazgeçemez ama 1 Mart Tezkeresi sonrası Irak’ta oluşan koşullarda Kuzey Irak’taki Kürtlerden de vazgeçemez.
Bu iki kuralı yan yana koyduğunuzda "Bakalım önümüze nasıl bir fatura konacak!" diye dert etmeden duramazsınız.
* * *
Faturada neler olabilir? Ben yazacaklarımın bir kısmına değil karşı olmak, sahip bile çıkıyorum ama Türkiye’de bunlara bu güne dek şiddetle karşı çıkan kişiler, partiler, kurumlar olduğunu da biliyorum:
1) Af! Hangi ad altında, hangi kapsamda ve hangi kanun maddesine nasıl bir kulp takılarak çıkarılırsa çıkarılsın PKK’ya af faturanın içinde olmak durumundadır.
2) DTP üzerinden PKK’nın siyasallaşmasının hazım ve kabul edilmesi. "Tamam dağdan insinler ama siyaseti nerede yapsınlar?" sorusu önümüze muhakkak konacaktır.
3) Barzani’nin gönlünün alınması. Barzani "küstüm!" derken hem ücretini artırma gayreti içine girmektedir, hem de ABD Dışişleri Bakanı’nın Kerkük’ü ziyaretini kastetmektedir. Anayasa’nın 140. maddesine göre Kerkük’te referandum 2007’de yapılacaktı, şimdi 6 ay ertelendi.
Kerkük’te çıkan petrol geliri eşit paylaşılmaktadır ama petrol yasası yeni kuyuların açılması hakkını yerel/federal yönetimlere verme konusunda tıkanıyor. Ancak, Kuzey Irak yeni kuyuların açılma yetkisini kendisinde tutuyor ve sürekli anlaşmalar yapıyor.
Hal böyle olunca, uzun vadede Kerkük’ün özerk mi olması, yoksa Kuzey Irak yönetimine mi bırakılması ABD’nin lehinedir, düşünmek lazım.
4) Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuzey Irak’ı doğrudan tanıması, Barzani’yi kabullenmesi, bölgeyi himayesi altına alıp, ABD’nin 2008’den itibaren bölgeden çekilmeye başlaması ile birlikte garantörü durumuna gelmesi.
5) ABD, Bush dönemi sonuna dek İran’ı vurmaya kalkarsa İncirlik’in kullanılması. Ahmedinejad 2009 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybedeceğini bildiğinden durumu lehine çevirmek için tek çıkar yol olarak ABD’nin ülkeye saldırısını öngörmektedir. Bunun için de Bush’u kışkırtmaktan asla vazgeçmeyecektir. Öte yanda Rusya ve Çin’in Ortadoğu’da İran’ı başat ülke olarak görme gayreti içinde olduğunu ABD pekálá bilmektedir.
* * *
Bayramda "faturayı" düşünmenin biraz can sıkma dışında bir zararı olmasa gerek!