Paylaş
AKP’yi ayakta tutan en büyük moral kaynağı, henüz ciddi bir muhalefetle karşılaşmamış olması. Rakipleri arasında iktidarına kafa tutacak bir alternatif şimdilik yok.
* * *
AKP’nin gizli bir ajandası olduğunu düşünmüyorum. Ancak, parti iktidar olduğu günden beri iki uç arasında dolaşıp duruyor. Önemle Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın pragmatik bir anlayışla siyaset yapma geleneği gereği parti zikzaklar çiziyor:
1) Meşruiyet arayışının öne çıktığı dönemlerde parti AB, ABD, IMF vb. eksenli dışa dönük politikalara yöneliyor.
2) Oy kaygılarının öne çıktığı dönemlerde ise milli görüş ağırlıklı tabanına yönelerek içe dönük politikalara cevaz veriyor.
* * *
Tabanın ise iki temel özelliği var:
1) İslami hassasiyeti yüksek.
2) Her "normal yurdum insanı" gibi sadece kendine demokrat.
Tabanın ikinci özelliği, iktidarı en fazla sıkıştıran öğe.
Taban, kendisine daha fazla "din ve vicdan özgürlüğü" getireceğine inandığı için AB yandaşı politikaları destekliyor.
Ancak, aynı taban Orhan Pamuk’u benimsemediği için onun demokratik haklarını önemsemiyor. Aynı taban, 28 Şubat uzantısı olarak gördüğü YÖK’e de çok kızgın olduğu için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü’ne reva görülen muameleye de "oh olsun!" demese de kulak asmıyor.
Tabanın "Kürt meselesi"nde ise kafası çok karışık. Taban "ezilmişlik" psikozu ile Kürtlere yakınlık duyuyor; ama PKK’nın "bölücü" söylemlerinden de çok ürküyor.
* * *
AKP önce 17 Aralık 2004’te, sonra 3 Ekim 2005’te AB’den iki kez icazet alınca özellikle dışarıda meşruiyet meselesini hallettiğini düşünmeye başladı.
Parti yetkilileri ne derlerse desinler, AKP 2006 yılı itibarıyla erken seçimi düşünmeye çoktan başladı. Başka bir yazının konusu olacak iktidar yıpranması ve 2007 Mayıs’ında gündeme gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimi, AKP’yi erken seçimi hesaba katmaya zorluyor.
Bu zorlama da ister istemez AKP’yi dışa dönük politikaları bir kenara itmeye, içe dönük politikaları ön plana almaya itiyor.
2005 yılının sonuna yaklaşılan dönemde Sosyal Güvenlik Yasası, Tarım Reformu, Güney Kıbrıs, Ege, paylaşılan sular vb. gibi AB’yi yakından ilgilendiren dışa dönük konuların iç politikada partiyi çok sıkıştıracağını hesap eden AKP uzmanları, "AB’den nasıl olsa 15-20 yıl sonuç alınmayacak" savı ile bunları bir kenara itip, 2006 yılında millet indinde "iman tazeleyerek" yoluna devam etmeyi planlıyor.
Eğer, Recep Tayyip Erdoğan gelecek dönem Cumhurbaşkanlığını düşünüyorsa, "iman tazelemek" çok daha önemli hale gelecek.
Ayrıca Genelkurmay Başkanı 2006 Ağustos’unda değiştikten sonra AKP "eski günleri" arayacağını pekálá biliyor.
Millet indinde iman tazelemek, 2006 Ağustos’unun ertesinde yine AKP’ye çok yardımcı olacak.
* * *
Son döneminde "dış müşteri"den "iç müşteri"ye yönelen AKP’nin yaşadığı iktidar yıpranması konusunu yarın irdeleyeceğim.
Paylaş