DÜN yazdım: ‘2006 yılına girerken Adalet ve Kalkınma Partisi hem metal yorgunluğu gibi tüm iktidarların düçar olduğu iktidar yıpranması, hem de pragmatik siyaset anlayışı nedeni ile yaşadığı çelişkilerle bir yıpranma dönemini kucaklamak zorunda.’
Dün, káh AB’ye, káh ABD’ye gülücük dağıtan, káh kendi tabanını hoş görünmeye yönelen pragmatik tavırların hükümette yarattığı çelişkileri vurgulamaya çalıştım.
Bugün sıra iktidar yıpranmasında!
* * *
Türkiye’de AKP’ye en fazla yardımcı olanlar Ulusalcı-Kemalistler!
Bunlar inanılmaz bir aymazlıkla 28 Şubat’ın İslam’a yönelik bir görüntü veren demokrasi karşıtı tavırlarını hatırlatmaya devam ettikleri için kamplaşmayı hálá ayakta tutuyorlar ve AKP tabanında taraftarlığın diri tutulmasına hizmet ediyorlar.
Bu kesimin bitmez tükenmez ‘AKP’nin gizli ajandası var!’ çığlıkları sadece ve sadece AKP seçmeninin safları sıklaştırmasına yarıyor.
AKP’ye karşı herhangi bir iktidara karşı yürütülen ‘doğal muhalefet’ yapılsa, taban ‘beklentilerinin karşılanmadığını’ daha çabuk kabullenecek.
* * *
Ben AKP tabanını hep sosyolojik (dinsel hassasiyet) itilmiş ile ekonomik (işsizlik-yoksulluk) kakılmışın birlikteliği olarak gördüm.
İtilmiş ile kakılmış beraber hareket edince AKP iktidar oldu.
* * *
Hükümeti bu gözle irdelersek hem itilmişe, hem de kakılmışa hizmet veremediğini görüyoruz. Başbakan’ın en önemli çıkmazı bu durum!
* * *
Ekonomik kakılmış açısından bakıldığında; hükümet ne işsizliğe, ne de yoksulluğa, iktidarda üç yıl geçirmesine rağmenzerre kadar panzehir olamadı.
Nüfusun takriben %40’ını oluşturmasına rağmen tarım kesiminin gerçek bir sefalet içinde olduğunu görmemek için ise sadece kör olmak gerekiyor.
Bu gözle bakıldığında hükümetin 2006 yılında ne sosyal güvenlik reformunu, ne de tarım reformunu göze alamayacağı aşikár. Bu tavır da ister istemez, hem AB, hem de IMF önünde partinin içe kapanma hızını beter körükleyecek.
* * *
Ancak, gözlerden ırak tutulan başka bir gerçek var:
AKP sosyolojik (dinsel hassasiyet) itilmişe de verdiği tüm sözlere rağmen hizmet veremiyor!
Türban ve imam hatipler sosyolojik itilmişin mihenk taşları.
YÖK ise sembolik hedef!
AKP bu üç konuda da hizmet veremedi, sözlerini tutamadı. Leyla Şahin’in, ruhunu zerre kadar okumadan, AİHM’ye başvurarak yaptığı muazzam hata ile bir baş örtme biçimi olarak türban -katiyen İslam’a uygun olarak baş örtmek değil!- tamamen gündemden kalktı. Artık bu konuda AKP hiçbir şey yapamaz.
İmam hatiplerle ise tam anlamı ile oyun oynanıyor. Çaresizlik içinde atılan palyatif her adım geri tepiyor. Göreceksiniz; Açık Lise çözümü de hukuken geri tepecek, zaten pratikte bir işe yaraması hiç mümkün değil.
AKP iktidarı artık hasmı haline getirdiği YÖK’ü değiştirmek için attığı her adımda, sonradan hep gerileyerek, muktedir olmadığını da tabanına defalarca gösterdi!
* * *
AKP’nin bizzat kendi tabanına hizmet veremediğini savunmaya yarın devam edeceğim!