ZİNA tartışmaları çerçevesinde bir ayrıntı sanki göz ardı edildi!
Zina tartışmaları tam gaz ilerlerken, Başbakan yurtdışındayken, Abdullah Gül ile Cemil Çiçek ana muhalefet lideri Deniz Baykal’ı ziyaret ettiler ve hepimizin hükümet adına yapıldığını zannettiğimiz bir mutabakat geliştirdiler.
Mutabakat TCK ile ilgili olarak sadece ortak öneri verilebileceğini söylüyordu.
CHP’ninzinanın TCK kapsamına alınmasına karşı olduğu bilgisi ile birlikte bu mutabakat, zinanın gündemden kaldırılması olarak yorumlandı. Bir günlüğüne rahatladık!
* * *
Ancak, Başbakan yurda döner dönmez zina başka bir isimle tekrar gündeme girdi ve AKP bir gün önce CHP ile yaptığı mutabakatı unuttu.
Bir hükümet için çok büyük bir çelişki!
Abdullah Gül ve Cemil Çiçek hükümetin güçlü ve tecrübeleri üyeleri, hükümette, neredeyse Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra gelen kişiler. Birisi başbakan yardımcısı, diğeri hükümet sözcüsü.
Başbakan bu kişilerin CHP’ye verdikleri sözü elinin tersi ile itti.
Eminim, bu kişiler kendilerini iki arada bir derede bırakan bu tavra oldukça içerlemişlerdir.
* * *
TCK tasarısının sahibi Cemil Çiçek. O ve arkadaşları bu tasarı üzerinde aylarca çalıştılar, çok radikal bir kanun hazırladıklarını iddia ettiler.
Ancak, taslak için tam 70 değişiklik önergesi verildi!
Tasarının sahibi Cemil Çiçek ‘Ne rot kaldı ne balans!’ dedi.
İktidar kendi milletvekillerini dahi kontrol edemedi.
Bunlar neden oluyor?
Bence birinci neden hükümette son dönemlerde açığa çıkan yönetme ve denetleme eksikliği.
Hükümet Van rezaletini, Yargıtay-MİT-Çakıcı sarmalını, hızlandırılmış tren kazasını hep seyretti, adeta tüm çabası ile dışında kalmaya çalıştı.
Hep beraber gördük ki, hükümet eline verilen şablonun dışına çıkan olaylar karşısında bocalıyor.
Açıkçası, kriz yönetimini beceremiyor!
* * *
Ancak, bana göre son zina kazası; hükümetin yönetim zaafını keşfedenler tarafından, hem Erdoğan’ı altı sakal-üstü bıyık bir duruma düşürmek, hem de AB yolunda iyi giden işleri baltalamak; belki de bir son dakika golünü denemek üzere akıllıca ve sinsice planlandı ve adım adım hayata geçirildi.
Ben Necmettin Erbakan ve ekibi ile anti-AB’ci statükonun hükümeti ve bu arada Recep Tayyip Erdoğan’ı büyük bir başarı ile içeriden kündeye getirdiklerini düşünüyorum.
Ancak, olan oldu bir kere!
Lafı fazla uzatmamak gerek!
Bundan böyle bize düşen Batı’ya ne kadar yaralandığımızı değil, şu ana dek neleri başardığımızı göstermek olmalı.