Paylaş
Helsinki kutlamaları henüz iki ayını doldurmadı; bakın ülkede neler oldu! Hizbullah vahşeti, olağan bir dönemde, olağanüstü dönemin beceremediği şekilde tokadı yedi. Siyasal İslam nihayet sağlıklı bir tartışma içine girdi. Hükümet sıkı bir ekonomik program uygulamasına niyetlendi. Devlet aygıtı, Hizbullah vesilesiyle, işlevi açısından tekrar sorgulanmaya başladı. Mesut Yılmaz tadına doyulmaz bir demokrat oldu! Ülkede umut çiçekleri yeniden filiz vermeye başladı.
Aynı ülkede şunlar da oldu ve olmaya devam ediyor:
Cumhurbaşkanlığı seçimi Demirel odaklı paslanmış bir kilide dönüşüyor. Demirel kendisini yeniden seçtirmek için, halihazırda yürütmekte olduğu makamın görev tarifini unutmuş, Güniz Sokak tehdidi dahil, resmen siyaset yapıyor. Genelkurmay bir siyasi partiye muhtıra verdi. Batman kahramanları kendi ayıplarını örtme telaşı içindeler ve nihayet...
HADEP'li seçilmiş üç belediye başkanı gözaltına alındı, Güven Erkaya da, iman tazeler gibi, bir kez daha ‘‘en büyük tehlike Fethullah’’ deyiverdi!
Kimin hakkında hangi iddia var ise tabii ki devlet kovuşturacak. Ancak, kovuşturmanın da bir adabı olsa gerek. Hele hele seçilmiş insanların kovuşturulmasında devlet aygıtının daha hassas olması gerekli.
Üç başkanın gözaltına alınma süreci öncesi ciddi ve somut iddialar ile durum kamuoyuna izah edilebilirdi. Halbuki, şu anda kimse bu üç başkanın hangi somut gerekçelerle gözaltına alındığını bilmiyor.
Belli ki birileri -PKK itirafçıları olduğu söyleniyor- başkanları ihbar edip, haklarında iddialar ileri sürmüşler. Yetkililer de harekete geçmek için, yabancı konukların ziyaretlerini tamamlamasını beklemişler!
* * *
Duyumlara göre, başkanlar hem PKK'ya parasal yardım yapmak, hem de PKK'yla görüşme iddiaları çerçevesinde sorgulanıyorlar. Kamunun parasını herhangi bir örgüt, hele hele PKK için kullanmışlar ise suç işlemişler. Parasal konular ispatı kolay olgulardır. Bekleyip göreceğiz.
Ancak, ‘‘PKK'yla görüşmüş olma’’ ihtimalinin bir suç gibi ele alınması beni rahatsız ediyor. Biz bazı kavramları manevi şahsiyet haline getirmeye bayılıyoruz. PKK'yla görüşmek ne demek? Kimlerle görüşmüşler, ne konuşmuşlar, karşılıklı neler telkin edilmiş? Devlet yetkililerinin ifade alması dışında başkaları PKK elemanlarıyla görüşemez mi? Örneğin, şayet birbirimize akıl kullanmayı telkin edeceksek, bunu karşı tarafa nasıl anlatacağız?
Bu kadar hassas bir dönemde soruşturma soğukkanlı yapılamaz mıydı?
Öte yanda, ortada bir Fethullah Hoca söylemidir gidiyor. Ne yapalım, bazıları bu cemaati tehlike olarak görmekte ısrarlılar. Ancak, bu iddiayı Güven Erkaya ortaya sürünce komik kaçıyor. Kim Erkaya? Zamanın Başbakanı Mesut Yılmaz'a göre; Türk Ticaret Bankası skandalı öncesi Korkmaz Yiğit'i kendisine referans veren kişi! Yiğit'in danışmanı! Bu tarihten sonra Erkaya, ABD'ye gitmişti. Şimdi konuşunca bu konuya açıklık getirir sanıyorduk. Erkaya, Fethullah Hoca kasetleri yanında Çakıcı kasetlerini bilmez mi idi?
Bazılarının amacı nedir, ben çözemiyorum!
Paylaş