Ah şu havuz problemleri!

ÇOĞUMUZ okul çağlarında havuz problemlerinde zorlanmışızdır. Bir yanda su havuzun içine, diğer yanda da havuzdan dışarı akar.

Suyun birim ölçümde (dakika-saat) içeri ve dışarı akış miktarına göre havuzun ne kadar sürede dolacağını hesaplamak da öğrencilere düşer.

Tabii ki, içeri akan (girdi), dışarı akandan (çıktı) fazla olacaktır ki havuz dolsun!

Havuz problemleri siyasette daha da zordur. Zira, okuldaki havuz probleminde havuza suyun nereden aktığı veya suyun havuzdan nereye kaçtığı hiç önem arz
etmez ama siyasette can alıcı konu değirmenin suyunun nereden geldiği ve nereye gittiğidir.

Hele hele havuzun/değirmenin başında oturan atanmış veya seçilmiş kamu görevlisi ise!

* * *

Pazar ekonomisin ana teorisyenlerinden Milton Friedman paranın kime ait olduğu ve kim tarafından harcandığı konularının ekonomiye yön veren fiyat-kalite ikilisini nasıl etkilediğini pek güzel ifade eden ünlü dörtlü karşılaştırmasında “Başkasının parasını başkası için harcayan” atanmış veya seçilmiş kamu görevlilerinin
ekonomik değerleri nasıl hiçe saydıklarını açıklar.

Hele hele, Türk deyişiyle bir de “Bal tutan parmak yalar” ise iş iyice zıvanadan çıkar.

* * *

Bu şüphe ile tüm siyasiler mali açıdan daima sorgulanırlar. Hele hele Başbakanlar bu sorgulamadan hiç kaçamazlar. Özal, Demirel, Çiller, Yılmaz ve hatta Ecevit çeşitli dönemlerde haklı haksız sorgulanmışlardır.

Eşyanın tabiatı gereği Recep Tayyip Erdoğan da sorgulanacaktır.

* * *

Başbakan’ın 2010 mal varlığı beyanına göre 2.366.000 TL nakit parası, 500.000 TL alacağı varmış.

Recep Tayyip Erdoğan kardeşi ve akrabalarıyla ortak olduğu Emniyet Gıda’yı tahminlere göre 3.000.000 TL’ye Ülker’e satmış. Mal varlığının ana kaynağı buradan oluşuyormuş.

Erdoğan’ın 2009 yılı mal varlığına göre banka hesaplarında 1.361.000 TL ve 120.000 dolar gözüküyormuş. Hiçbir gayrimenkulünü satmamasına rağmen bir yılda bankadaki parası bir yıl önceye göre 1.360.000 TL artmış. Artış oranı % 70’in üzerinde imiş. (Yavuz Semerci-Habertürk-15.08.2010)

* * *

Başbakan ve ailesi Çamlıca’daki villalarda kirada oturuyorlarmış. Yukarıda Yavuz Semerci’den aktardığım döküme göre Başbakan’ın havuzlu villaların kirasını, elindeki nakitle karşılayabilmesi çok doğal. Ödeme kabiliyeti yönü ile bir sorun gözükmüyor.

Ama ortada yine de bazı sorular var.

İddiaların çevresinde akıllara takılan sorular şunlar:

1) Söz konusu villaların inşa edildiği arsanın ortasından önceleri hazine arazisi geçiyor muydu?

2) Hazine arazisi bir şekilde bir yerlere aktarılıp, sonra da ana parçayı satın alan kişi(ler)e satıldı mı? Satıldıysa kim(ler)e, kaça satıldı?

3) İnşaatları kim yaptı?

4) İnşaatları yapan müteahhit şirket(ler)in devlet ve belediyeler ile işleri var mıdır?

5) Erdoğan ailesi bir tek mi, yoksa daha fazla miktarda villayı mı kiralamıştır?

6) Koskoca bir ülkenin Başbakan’ı herhalde kira ödemelerini elden-kayıt dışı yapmıyordur? Başbakan kira ödemelerinin resmi kayıt bilgilerini açıklayabilir mi?

* * *

Dilerim, bu sorulara Başbakan gerekli cevapları verir ve havuz problemi çözülür.
Yazarın Tüm Yazıları