Abuk ile sabuk kardeştirler

Onun için saçma sapan konuşmalara “abuk sabuk konuşma” denir.

* * *
CHP’nin “türbanı ben çözerim” diye yola çıkıp, Cumhuriyet resepsiyonuna türban yüzünden katılmaması abuk bir davranıştır.
TSK’nın komutanlarının, kararların oybirliği ile alındığı MGK’da “Kırmızı Kitap”ta irticanın tehlike olmaktan çıkmasına onay verip, ardından Cumhuriyet resepsiyonunu aynı gerekçe ile boykot etmeleri de sabuk bir harekettir.
Adana’da komutanların türbanlı bir hanımefendi geldi diye resepsiyonu terk etmeleri ise abuk-sabukluktan çıkıp insani nezaketin zorlandığı bir eyleme dönüşmüştür. 
* * * 
Ancak abuk ile sabuğun kardeşliğini kıskananlar olmuş olmalı ki, kardeşliğe yeni bir kardeşlik eklendi.
“TSK mensuplarının Çankaya’daki 29 Ekim resepsiyonuna katılmamasına tepki gösteren AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ‘Cumhurbaşkanı başkomutandır. Başkomutan çağırdığı zaman asker, davetine gider. Gidip gitmeme gibi bir tercih hakkı yoktur. Bu, emre itaatsizlikle eşdeğerdir’ dedi.” (Hürriyet-2 Kasım 2010)
Ömer Çelik’in askerin davranışını eleştirmesi hakkıdır ama Başkomutan’ın davetini emir olarak görmesi abuk bir mantığın sonucudur.
Sadece ve sadece faşist yönetimlerde bir davet tebellüğ edilen “görev kâğıdı” telakki edilir. Hal böyle ise emre itaat etmeyen komutanlar hemen görevden alınmalı ve disiplin suçu ile yargılanmalıdırlar.
Çelik’in mantığı ile hareket edersek; Cumhurbaşkanı esasen cumhurun başı olduğuna göre, aynı resepsiyona davet edilen ama şu veya bu nedenle katıl(a)mayan cumhur (millet fertleri) de emre itaat etmemişlerdir. Onların da ivedilikle vatandaşlıktan atılması gerekir.
* * *
Aynı açıklamasında Ömer Çelik askere şu şekilde de çatıyor:
“MGK toplantısı sonrası siber terörizme karşı TSK’nın hazırlıklı olmadığı yönünde haberler çıktı. Ben bunu TSK’nın yalanlamasını beklerdim. Türkiye’nin önemli kurumu, dünyanın üçüncü büyük ordusu siber teröre karşı nasıl hazırlıklı olmaz.”
Ömer Çelik eleştirisinde haklı olabilir de, kendi mantığına göre, eleştirisinin muhatabı yanlıştır.
Cumhurbaşkanı başkomutan olduğuna ve daveti bile emir telakki edilmesi gerektiğine göre eleştirinin muhatabı Cumhurbaşkanı olmak gerekir.
Ömer Çelik’e şöyle bir açıklama daha çok yakışırdı:
“...(siber terörizme hazırsızlık) Ben bunu Başkomutan olarak Cumhurbaşkanı’nın yalanlamasını beklerdim. Türkiye’nin önemli kurumunun Başkanı dünyanın üçüncü büyük ordusu olan kurumunu siber teröre karşı nasıl hazırlıklı kılmaz!”
İşte o zaman hiç olmazsa abuk ile sabuk bir araya gelmezdi. Abuk tek başına kalırdı.
* * *
Ben yine de Ömer Çelik’e hatırlatmak isterim.
Son 8 yıldır ileri demokrasiye pupa yelken açan ülkemizde önce TSK sindirilmiş, askeri vesayet kaldırılmış, 12 Eylül referandumu ile 12 Eylül faşizminin son kalıntıları silinmiş, adil seçim ve atamalar ile adalet mekanizması tamamen bağımsız hale getirilmiştir. Yüksek liberaller ileri demokrasi yolunda atılan ileri adımları “Yetmez ama buna da şükür!” nidaları ile alkışlamışlar, münafıklar ise bu kez de “Sivil vesayet geldi” diyerek nifak saçmışlardır.
Böyle bir ülkede davetiyeler için “emre itaat” kavramı Ömer Çelik’in nereden aklına gelmiştir, akıl ermez!
O katiyen “hayırcı” bir münafık değildir.
Yazarın Tüm Yazıları