ABD, Irak’ta tamamen kayıp mı etti?

GEÇEN gün bu tip etkinliklerle ilgi çeken Bahçeşehir Üniversitesi’nde, SETA Vakfı’nın Gökhan Çetinsaya ve Taha Özhan’a yazdırdığı "İşgalin 6. yılında Irak" başlıklı kitabın tanıtım toplantısına dinleyici olarak katıldım.

Konuşmacılar, yazarlar dışında Soli Özel ve Mete Çubukçu idi. Böyle toplantılar ufkumu genişlettiği için katılmaktan büyük keyif alıyorum.

Irak’ta olup bitenlerin çok boyutlu ele alındığı toplantıda Soli Özel, ABD’nin 2003’te Irak’ı işgalinin baş nedeninin, enerji kaynaklarına erişimin denetlenmesinin (mealen) olduğunu söyledi.

Ben kendisine tamamen katılıyorum ve zaten bir paylaşım savaşı olarak addettiğim Irak ve Afganistan’daki savaşları 3. dünya savaşı olarak gördüğümü her fırsatta dile getiriyorum.

ABD, bilinen rezervler açısından dünyanın 2. petrol zengini ülkesini -zaten en zengin rezervlere sahip Suudi Arabistan denetimi altında-, buradaki petrolü ABD’ye taşımak, hatta ABD petrol şirketlerine iş vermek için değil, kendi ihtiyacı dışında bölgeden çıkarılacak petrolün hangi ülkelere verilip verilmeyeceğini kontrol etmek için işgal etti. Bu ülkeler Çin olabileceği gibi pekálá dostları Japonya ve AB ülkeleri de olabilir.

* * *

Toplantıda hemen her konuşmacı ve soru soranlar, ABD’nin Irak Savaşı’ndan her alanda kayıpla çıktığını savunurken benim aklıma "erişime denetim" meselesi takıldı.

ABD yüz binlerce insanın ölümüne sebep oldu, çok büyük miktarda para harcadı, Irak’ta sadece kaosa neden olmaktan öte adım atamadı. Üstelik, hasmı addettiği İran’ın ve düşmanı El Kaide’nin etki alanlarını genişletti.

Dünyanın hemen her ülkesinde prestij kaybetti.

Şimdi Obama, bütün bu kayıpları tamir etmek için uğraşacak. İşi çok zor.

Obama, Irak’tan asker çekecek, uluslararası ilişkilerde tek boyutlu ilişkiden çok boyutlu ilişkiye geçecek, bundan böyle diğer etkin ülkelerle dünya meselelerini tartışarak kararlar alacak, prestiji yeniden tesis etmek için şirinlik muskası takacak.

Bush dönemi diğer ülkelere kararlarını tebliğ ederken Obama dönemi onlarla masaya oturacak. Ancak, çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi masanın başına yine kendisi olacak.

Silah ve insan gücü, araştırma-geliştirme/üniversite eğitimi açısından hálá 1 numara olduğunu biliyor ve zaten Irak’ta olup bitenler 1 numara olmayı yitirmemek için yaşandı.

* * *

Benim şahsi görüşüm odur ki, ABD diğer etkin ülkelerle yeni dönemde pazarlık masasına oturacaktır ama artık Irak kartının cebinde olduğunu bilmektedir.

Tamam; ABD dünyada her şeyi denetleyemeyeceğini öğrendi, AB, Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, hatta İran ve belki de Hizbullah ve Hamas ile onların da ceplerinde kendi kartları olduğunu bilerek pazarlık etmek zorunda olduğu kafasına dank edildi.

Ama, bilinen petrol rezervleri açısından dünyanın 2. büyük ülkesi artık kendi cebindeki kartıdır. Bu ülkeden askerini tamamen çekse de, oradaki yönetimin kendi dümen suyunda gidecek bir yönetim olmasını temin etmeden bunu yapmayacaktır.

Bu yönetimin arkasında da daima ABD’nin askeri ve teknik gücü duracaktır.

Irak’tan dünyaya petrol sevkıyatı ABD’nin denetimi altında yapılacaktır.

ABD ile pazarlık masasına oturanlar, bu gerçeği bilerek ABD ile pazarlık yapacaklardır.

* * *

Bu açıdan bakıldığında yaşanan bütün kepazeliklere rağmen ABD, Irak’ta 1. hedefine ulaşmıştır.

Savaşın fayda-maliyet analizi yapıldığında belki elde edilen faydanın katlanılan maliyete değmediği de saptanacaktır, ama Irak artık ABD’nin etki alanındadır.

Obama’nın cebindeki Irak kartını çıkarıp iade etmesini ve ABD’nin dünya liderliği iddiasından vazgeçmesini kimse beklemesin.
Yazarın Tüm Yazıları