AB Taslak Raporu’nda yer alan Güney Kıbrıs’ı tanıma şartı ve serbest dolaşıma ‘kalıcı önlem’ getirilmesi, haklı olarak hepimizi rahatsız etti.
Ben de dünkü yazımda ‘Güney Kıbrıs’ın tanınması şartını’, Türkiye’nin; ‘BM’nin KKTC lehine bir raporu Güvenlik Konseyi’nde eş zamanlı oylaması’ şartı ile birleştirerek pazarlık yapmasını önerdim.
Bu konuda dün özetle dedim ki:
‘...Buna göre, Genel Sekreter Kofi Annan’ın BMGK’ya bir rapor vermesi gerekiyor.
Tüm akli ve vicdani veriler bu raporun içeriğinin KKTC’nin lehine olacağını söylüyor. Bu rapor ile KKTC üzerindeki (tanınmasını yasaklayan, ambargo uygulanmasını zorunlu hale getiren) 541 ve 550 sayılı kararları tamamen ortadan kaldırmasa bile, AB ve ABD’nin KKTC’ye karşı tavrını rahatlatacak kararlar alınabilir...’
* * *
Bugün ise serbest dolaşım üzerinde durmak isitiyorum. Gazetelere göre, raporda:
‘....serbest dolaşıma ise ‘kalıcı önlem’ getirilebileceği belirtiliyor...’
* * *
Bir tarihte Alman Tarım Bakanı bizzat bana:
‘Türkiye, tarım sektöründe AB’nin ortalama verimliliğini ve ücret seviyesini yakalayamadığı sürece, öldüm Allah AB’ye giremezsiniz’ demişti.
Nitekim, bu tarihten sonra AB’de serbest dolaşım konusunda bazı ülkeler için geçici önlem hayata geçirildi.
Çeşitli ortamlarda devamlı dile getiriyorum:
Türk insanının zihin haritasına ‘verimli üretim’ ve ‘etkin üretim’ kavramlarını yerleştirilmediği sürece Türkiye Cumhuriyeti, kazara AB üyesi olsa dahi Türk insanı Avrupalı olamaz!
Tarım sektöründe nüfusunun %35-40’ını barındırdığı halde nüfusunun sadece %3.5-4’ü ile, bizden daha fazla tarımsal üretim yapan AB’nin parçası olmak mümkün değildir.
Toprağı Konya’dan küçük olan Hollanda’nın tarımsal ihracatı Türkiye’nin toplam ihracatından fazla!
* * *
Ancak, serbest dolaşım AB’nin ruhunun özüdür ve serbest dolaşıma kalıcı önlem getirme gayreti süt kullanmadan sütlaç yapma gayreti kadar beyhude bir gayrettir.
İlginçtir, serbest dolaşım tartışması da bizi Kıbrıs’a götürüyor!
Annan Planı’nın oylanması öncesi, plan üzerinde pazarlıklar sürerken, KKTC Güney’den Kuzey’e yerleşecek Rumlar için kalıcı kota-önlem getirmek istemişti.
Bugün Türkiye için kalıcı-önlemden bahseden AB yetkilileri o tarihlerde:
‘Katiyen olmaz, Kıbrıs topyekûn AB üyesi olacak, serbest dolaşıma kalıcı önlem anlamına gelen kalıcı-kota AB’nin ruhuna aykırıdır’ diyerek karşı çıkmışlardı.
Nitekim, hayata geçemeyen Annan Planı’nda Güney’den Kuzey’e yerleşme gayretlerine yönelik serbest dolaşım için ancak kısıtlı-kota kabul edilmişti.
* * *
24 Nisan’da referanduma ‘evet’ diyen KKTC halkı şimdi TC’nin eline, onun için hayati olan konularda çok önemlipazarlık kozları hediye etmiştir.
AB ile kavga değil pazarlık edeceğimizi unutmayalım!