Güncelleme Tarihi:
Oyun, akşam yemeği, banyo, yarına hazırlıklar genelde sıkı bir rutine bağlanmış bir şekilde ilerliyor bizim evde. Yani Ata okuldan gelince park veya bahçede oyun oynayacağını, akşam yemeğine değin oyuncaklarıyla oynayıp sevdiği çizgi filmi izleyeceğini biliyor. Uyku öncesi kitap okumayı ben unutsam o unutmuyor, "bu kitabı seçtim, hadi oku" diyerek hop diye uzatıyor.
Ancak yorgun (pardon anneler herzaman yorgundur. Burada aşırı yorgun ifadesi kullanmalıyım) aşırı yorgun ve hasta olduğumda televizyon izleme süresini aştığını gördüm. Önce normalin dışına çıkmayı normal buldum. Yani hergün robot gibi aynı şeyler yapmak sağlıklı değil tabi. Ancak baktım ki sınırı epey aşmış, müdahale etmek zorunda kaldım. Mecburen.
Sınır çizmek günümüz ebeveynlerinin en çok zorlandığı konulardan biri.
O kadar çocuk merkezliyiz ki, özellikle çalışan annelerin otoritesi neredeyse sıfırlanıyor, sınırı ya çocuk yada büyükanneler çiziyor. Ince kırmızı hatlar aşıldığında özellikle anneler olarak çıldırmış gibi kızmak hatta zorunda kalıyoruz.
Okul öncesi dönemde veya okul döneminde sınır çizme çocuğun kişiliğinde ciddi etkiler bırakıyor. Olumsuz etki yaratmaması için bir takım noktalara dikkat edilebilir.
1- Evin kurallarını bir kağıda yazın. Herkesin görebileceği bir yere, örneğin buz dolabına asın. Bu kurallara herkesin uymasını isteyin ve mümkün olduğunca kurallara uyulmasını sağlayın.
2- Tutarlı olun. Birgün kızdığınız bir şeye ertesi gün "olur" demeyin.
3- Anne-baba olarak söz birliği edin. Bir eşin koyduğu kuralı diğeri görmezden gelirse çocuğun kişilik gelişiminde olumsuz etkiler baş gösterebilir. Çocuğunuzun yemesini, terlemesini, ayakkabısını nasıl önemsiyorsak, kişilik gelişimini daha çok önemseyemek zorundayız. Bu nedenle annenin koyduğu kuralları baba çiğnerse veya tam tersi çocuğun kural tanımaz, uyum güçlüğü yaşayan biri olması kaçınılmazdır.
4- Büyükanne ve dedelerin çocuk yetiştirme konusunda "gerekmedikçe" otorite olmadığı kendilerine "kırmadan" anlatmak zor ama imkansız değil. Sık sık çocuğun grlişimiyle ilgili bilgiler verilebilir. "Aaa, kızma çocuğa" dendiğinde bu arka çıkmanın aslında çocuğa çok büyük bir kötülük olduğu anlatılabilir.
5- Çocuğa seçenekler sunup, kararı vermesi başka bir şey. Örneğin kırmızı montunu mu giymek istersin, mavi montunu mu sorusu mont giymek için yönlendirici, renk konusunda kararı çocuğa bırakıcı bir hareket. Ama "mont giyecek misin" sorusunun yanıtının hayır olma ihtimali çok yüksek. Sorun yaşamamak için yönlendirmeyi doğru yapmak çok önemli.
Herkes çok iyi niyetliyken tablonun karmaşık hale gelmesi üzücü olabiliyor. Davranış sorunlarının, özellikle kendini ağlayarak ifade etmenin, öfke kontrol güçlüğünün ortaya çıkması ebeveynleri zorluyor. Bunun için herkesin tutarlı ve dikkatli olması çok önemli.
Sınır çiz(eme)me konusunda sorun yaşayıyorsanız, uzman yardımı almanızı ısrarla tavsiye ederim.