Safranın çok azı dahi alıştığınız bir tencere yemeğine bambaşka bir hava katar. Oysa İran mutfağını en çok hatırlatan bu malzemeye bizde hemen hiç rastlayamazsınız. Temel nedeni fiyatı gibi görünse de, sanıyorum asıl etken, yemeğe verdiği kendine has aroma. Bu hafta safranlı bezeyi limonlu turtada kullanmak istedim. Limonun asidik tadı şekerle birleşince, safranla çok uyumlu bir lezzet ortaya çıkıyor. Bezeli turta, zahmetli gibi görünse de, ortalama bir saate hazır oluyor
Unu eleyip pudra şekeriyle beraber mutfak robotuna koyun. İri küpler haline getirdiğiniz tereyağını yumurta sarısıyla birlikte, çalışmakta olan robota ekleyin. Birkaç saniye sonra iri parçalı bir karışım elde edeceksiniz (gevrek bir turta istiyorsanız malzemeleri robotta çok çekip tek parça, pürüzsüz bir hamur elde etmeye çalışmayın). Pürüzsüz bir hal almasını elinizle sağladığınız hamuru streç filme sarın ve dolapta yarım saat dinlendirin. Limon kreması için tüm malzemeyi orta boy bir kâseye alın. Bir küçük tencereye dört parmak su koyun ve hafifçe kaynamasını sağlayın. Bain marie için kâsenizi bu tencerenin üstüne oturtup altını kısın, kenarların daha fazla pişmemesi için sürekli çırpın. Koyulaşıp çırpma telinden parça parça dökülmeye başladığında tencereden alın. Üstünü streç filmle kapayıp sıcak tutmaya çalışın. Bezeye başlamadan önce hamuru dolaptan alın, kalın bir disk haline getirip unlanmış tezgâha alın. Fırınınızı 165 dereceye kurun. 24 santim çapındaki turta kalıbınızın içini tereyağıyla hafifçe yağlayın. Merdaneyle hamuru kalıbın içine girdiğinde kenarlardan sarkacak büyüklükte açın. Hamuru böyle açmak zor geliyorsa, kalıbın iki katı büyüklüğündeki bir streç filmi gergin bir biçimde tezgâha açın. Hamuru tam ortasına yerleştirin ve başka bir streç filmle üstünü kapatın. Şimdi üstünden merdaneyle geçin; 1 santim kalınlığında bir hamur elde edene kadar dikkatlice açmayı sürdürün. Yeterli genişliği elde ettiğinizde üstteki filmi kaldırın, diğer filmin kenarlarından kaldırıp hamuru kalıbın içine tersyüz edin. Kenar kısımlarını elinizle hafifçe oturtun, bıçak yardımıyla kalıbın dışına çıkan parçaları kesip atın (bu parçalardan kurabiye yapabilirsiniz). Fazla kabarmaması için, kalıptaki hamurda yine bıçakla gelişigüzel delikler açın. Kalıbı fırın tepsisine yerleştirip 20 dakika kadar fırının orta rafında pişirin. Güzelce sararmış ama ortası hâlâ çok hafifçe yumuşakken, tartınızı fırından alın ama fırını çalıştırmaya devam edin. Birkaç dakika bekletip ılıttıktan sonra tartı, ters çevirdiğiniz kalıptan dikkatlice çıkarın.
TÜM MALZEMELER HAZIR OLSUN
Safran tellerini küçük bir cezve ya da sos tavasında hafifçe ısıtın. Tokmak ya da ezici başka bir aletle iyice ezin. Sonra onları mikser kâsenize alıp yumurta akını ekleyin. Beze yapmaya başlamadan önce tüm malzemeyi hazır edin. Mikseri yüksek hızda çırpmaya başlayın. İyice kabarıp mikser telinden düşmeyecek kıvama geldiklerinde (yaklaşık bir-bir buçuk dakika sonra) bir fiske tuz atın ve iki dakika kadar bir süre içinde pudra şekerini azar azar ilave edin. Parlak ve hacimli duran bezenize en son nişastayı da ekleyip yedirdikten sonra mikseri durdurun. Bu karışımı krema torbasına alın. Kenarda bekleyen tart hamurunuzu tepsiye alın, limonlu kremayı üstüne yayın. Krema torbasındaki bezeyi de, kenarlardan başlayarak ve irice kiraz büyüklüğünde parçalar halinde limon kremasının üstüne sıkın. Sonra hepsini tepsiyle fırına verin. Bezelerin uçları renk almaya başladığında fırından alıp oda sıcaklığına getirin ve dolaba koyun. Soğuduğunda çıkartıp servis edin.
MALZEMELER
(Tart hamuru için) Un 150 gram Pudra şekeri 75 gram Tereyağı 75 gram Yumurta sarısı 1 adet
(Limonlu krema için) Limon suyu 180 ml. Limon kabuğu rendesi 3 limondan Toz şeker 200 gr. Yumurta 4 adet Buğday nişastası 1 çorba kaşığı
(Safranlı beze için) Pudra şekeri 200 gram Yumurta akı 100 gram Tuz 1 fiske Buğday nişastası 1 çay kaşığı Safran 15 tel
Marketler de özeldir
İnsan sadece küçük butiklerle, mütevazı dükkânlarla değil büyükleriyle de bağlar kurabiliyormuş. Bu hafta Londra’da yıllar önce koltuklarına yayılıp saatlerce müzik dinlediğim, sonra da CD’lerimi satın aldığım dev bir mağazanın kapandığına tanık oldum. Sadece Virgin değil, beğendiğim kitap, hatta dergileri satın almak zorunda kalmaksızın kafesinde okuyabildiğim Borders da aynı hezimete uğramıştı. İşten arta kalan zamanımı geçirdiğim yerler artık yoktu. Derken, çalışmaktan yorulduğum günlerde, Edgeware Road’daki Lübnan restoranı Maroush’ta acılı muhammara ve tavuklu shawarmalarla ateşlendikten sonra serin koridorlarında ferahlamak için gecenin geç saatlerini geçirdiğim Sainsburrys’e girdim. İstanbul’da, mahalle süpermarketinde ara sıra karşılaştığım tuhaf arkadaşlarımı düşündüm sonra... Pazardan alışveriş yapmamış olmayı bana yakıştıramayanları... Sadece gececilerin doldurduğu, girişi her gece başka çiçek kokan marketimdeydim yeniden. Neredeyse hiç değişmemişti; tanımak için can attığım yüzlerce yeni malzeme vardı raflarda yine. Süpermarket değildi kesinlikle, kaçıp yeşil parklardaki gibi saatlerce gezinebildiğim klimalı bir vahaydı benim için. Bu defa niyetim alışveriş yapmak değildi. Yine bir yemekten çıkmıştım; Türkiye’deki şubesi maalesef ayakta fazla duramamış Hakkasan’ın Çin mahallesi Soho’daki kardeş restoranından. İçerideki hava sirkülasyonunun mumların loş ışığını dalgalandırdığı alt kata inmiş, tek kollu sandalyesiyle yarış arabasına oturmuş gibi bütünleştiğim alçak bir masaya yerleşmiştim Yauatcha’da. Böyle aksaksız, güleryüzlü ve kusursuz bir servisle hiçbir yerde karşılaşmamıştım. Çok şık olup da içinizi bayan, herkesi rol yapmaya zorlayan yerlerin çok ötesinde bir restorandı. Çoğunu denediğim enfes yemekler arasında siyah fasulyeli kuzuyla bin bir türlüsünü yaptıkları wontonlar ve bunların üstüne içtiğim çeşitli meyvelerden ve Oolong çayından yaptıkları soğuk içecekler ise nefes kesiciydi. Yauatcha, 15-17 Broaddwick Street Soho W1F 0DL. +44 (0) 20 7494 8888