DÜNYA Bankası’nın Washington’daki merkezinde Ankaralı bir sosyal bilimci görev yapıyor: Adı Deniz Baharoğlu.
Geçtiğimiz günlerde, Bankanın, sadece çalışanlarının görebildiği İntranet sitesinde Baharoğlu hakkında övgü dolu bir yazı yayımlandı.
"Yiğit Bir Yönetici" başlığını taşıyan yazının anlattıkları, sınırlı bir alanda kalmayı değil, insan olmayı önemseyen herkesle paylaşılmayı hakediyor.
Dünya Bankası’nda Kıdemli Sosyal Sektör Uzmanı olarak görev yapan Baharoğlu’nun; ölüm, saldırı ve hastalık risklerini göze alarak Kongo’ya yaptığı seyahat ile izlenimleri konu alan bu yazı, "işe yarama duygusunun", nasıl da cinsiyet, ülke, sınır tanımayan bir evrensel insanlık hali olduğunun etkileyici bir kanıtı.
ODTU Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden mezun olup master yaptıktan sonra dört yıl DPT’de görev yapan Baharoğlu, altı yıldır da Dünya Bankası’nın doğrudan yatırımları sigorta eden MIGA Ajansı’nda çalışıyor.
Dünyanın en yoksul ve sıcak çatışmalar açısından riskli ülkelerine gitmek, Baharoğlu’nun görevi olmuş. Çünkü Banka projelerinin bölgede yaşayanlara dönük olası olumsuz etkilerinin önlenmesi gerekiyor.
Baharoğlu, son Kongo gezisinden şu izlenimi aktarıyor:
"Dünya Bankası’nda ne yaptığımızı bilmeyenler, beş yıldızlı otellerden söz ediyorlar. Fakat her yanda sıtmalı sivrisineklerin uçuştuğu, akarsuyun olmadığı, elektriksiz çadırlarda kalmak burada çok olağan. Son gezide, işçilerin çamaşır yıkadığı yerde kovayla duş almıştım"
Dört yaşında bir çocuk annesi olan Baharoğlu, aklındaki ve kalbindeki suçluluk duygusunu, kıtalararası yolculuklara da sürüklüyor.
Gelgelelim, Baharoğlu’nun "Oradaki bir kadının ikinci gidişimde (Geleceğinizi biliyordum) demesi benim için en büyük ödül oldu" sözleri, elektriği, suyu olmayan Afrika köylerinde "işe yarama duygusu"nun, bu suçluluk duygusunun bir adım önüne geçtiğini hissettiriyor bize.
Hasılı; Ankara-Washington-Afrika hattındaki insan öyküleri, daha devam edeceğe benziyor.
Koç kardeşler "Konu dışı konuşmayız" derse
KOÇ Holding’in "şehir otelciliği" kavramıyla kurduğu "Divan Moment Ankara", geçen çarşamba açıldı.
Güniz sokaktaki otelin fuayesi, aralarında eski siyasetçi, yüksek hakim ve bürokratların yer aldığı çok sayıdaki davetliyi ağırlamakta zorlandı
Açılışa, Adalet Bakanı Cemil Çiçek’in de katılması bekleniyordu. Bu nedenle, otelin girişinde, kalabalık bir haberci ordusu teyakkuzda bekledi.
Çiçek’in gelemeyeceği kesinleşince Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ile Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu Başkanı Ali Koç, holdingin diğer üyeleriyle açılış kurdelesini kesti.
Gazeteciler, kamuoyunun önüne sık çıkmayan Mustafa Koç ve Ali Koç’un, yoğun siyasi gündem ve ekonomiyle ilgili sorulara yanıt verebileceğini düşünüyordu.
Ancak açılış anına kadar üst katta bir konuğuyla ilgilenen Mustafa Koç, kurdeleden sonra fuayede kalmadı. Soru taleplerini alan bir yetkili hanım, "Sorularınız Divan Oteli’yle mi ilgili, başka konularda mı?" dedi. Gazeteciler her konuda olabileceğini söyleyince, az sonra "Mustafa Bey konuşmak istemiyor" mesajı geldi.
Mikrofon ve teyplerin yöneldiği Ali Koç da sadece Divan Oteli’yle ilgili sorulara yanıt verebileceğini, "konu dışı" konuşmak istemediğini söyledi. Nedeni sorulunca da "Başka konular olunca, burada bulunma sebebimizin anlamı kalmıyor. Mesela şimdi biz konuşsak, o konular ön plana geçecek, Divan Oteli’nin açılışı içerde küçücük tek satır olarak geçecek" yanıtını verdi.
Bu yanıtlar üzerine, Ankaralı gazetecilerden de "konu içi" yani Divan Oteli’yle ilgili soru soran kimse çıkmadı...
Dünya Bankası’nın desteği sürecek
DÜNYA Bankası’nın yeni Türkiye Temsilcisi Ulrich Zachau, Ankara’ya alışmaya çalışıyor. Atandıktan sonra Türkiye’ye tam olarak yerleşmesi biraz zaman alan Zachau’nun önceliklerinden birisi de çocuklarının eğitim konusu oldu.
Zachau sohbetimizde, çocuklarının kaydını, kısaca BUPS olarak bilinen Bilkent Üniversitesi Hazırlık Okulu’na yaptırdığını, içinin rahat olduğunu ifade etti.Dünya Bankası’nın Türkiye’ye desteğini süreceğini vurgulayan Zachau, görevi süresince, sadece Ankara’da kalmayacağını Türkiye’nin farklı yerlerini görmek istediğini söylüyor.