Tek güzel yanı o dekolte

Gözde Kansu’yu apar topar göndermek zaten darmadağınık bir iş olan Veliaht’ın antipatikliğine tüy dikti. Dekolte krizinin üstüne kötü başlayan işi toplamak daha da zor.

Haberin Devamı

Çok net bir şey var: Veliaht son zamanlarda gördüğümüz en kötü yetenek şovlarından. Geçen yıl ‘Ben Burdan Atlarım’ gibi şeyler izlediğimizi unutmadan söylüyorum bunu. Çok net bir şey daha var: Gözde Kansu’ya büyük haksızlık yapılsa da o son zamanlarda gördüğümüz en kötü sunuculardan. Bunu da Gupse Özay’ın Rekorlar Dünyası’nı sunduğunu unutmadan söylüyorum... Televizyon karşısında bazı anlar ekranda izlediğiniz kişi adına sırtınızı kamaştıran bir utanç duyarsınız. Mesela o şifon eteği döndürdükçe, elini kolunu bir bando şefi gibi seyirciye doğru salladıkça, neden güldüğünü anlamadığımız anlarda ağzını kulaklarına gerdikçe, cevapsız sorular sordukça ben Kansu için çok utandım. Etrafında “vuhuhuuu” diye dönmesin istedim. Her şeyi “dev!”, “inanılmaz!” diye sunmasın istedim. Ama bir yere kadar coşkunun dozunu kısma inisiyatifi onda olsa da iyi bir metin yazarı olmadan oraya Cat Deeley’i de koysanız iş yapmazdı. Kimse çok sıradan şeylerin ‘Gözlerinize inanamayacaksınız!’ diye anons edildiği bir hayal âleminde olmak istemez. “O çok orijinal bir adam. Kendi bestelerini kendi yapıyor” diyen biriyle aynı heyecanı paylaşamam. “Aman Tanrım Rafet El Roman beste yapıyor!” olmuyor yani. Ancak Kansu’suz da Veliaht’ın problemleri var. Gerçekten ‘temel’ problem şu: Yetenek yok. Jüri koltuğunda oturan B/C sınıfı yıldızların ‘veliahtlarımız’ diye oraya getirdikleri zavallı insanlar her düette pestile döndü. Ucuza kapatılmış bir bayi toplantısına son anda ara sokaktaki bir butikten kotarılmış kostümleriyle yaldızlı yaldızlı katılmış gibi titrediler. Tüm bu yeteneksizlik, bileklerimizi kesecek uzunlukta şarkılarla sürerken jüri her bir veliahtı ‘Ay canım 10’, ‘Sana dersini çalış diye 8’, ‘Kıyamam 9’ diye ödüllendirip durdu. Bir yandan da aralarında iltifatlaştılar. Sahneye çıkarılan bu dayı oğulları, çocuklar, yeğenler, vokalistler hangi kritere göre seçilmişti? Madem bunlar değişebiliyordu, neyi yarıştırıyorduk? Çoğu şöhretten düşmek üzere ünlünün egosunu tatmin edip, ününü koruma çırpınışına mı şahit oluyorduk? Bu zavallı şarkıcılar da onları vasat düetlerle parlatmak için mi oradaydılar?

Yıllar önce TRT yılbaşı gecelerinde yaşanan rüküşlükte bir mizansen, üçüncü sınıf tatil köylerinin akşam gösterilerini andıran sahne şovları ve evet etrafında deli gibi dönüp duran Gözde Kansu eşliğinde çok tuhaf bir şeyler izledik. Üstelik baştan aşağı klişelerle dolu yetenek şovu formatlarının kurtarıcısı ‘o an’dan da yoksun kaldık. Bu tip şovların alametifarikası, bizi kanepeye yayılmış tıkınırken her şeyi bırakıp mum gibi yapacak bir iki dakika bile yoktu. O bir iki dakika, mesela Susan Boyle’un ‘I Dreamed a Dream’i söylediği ya da Bayhan’ın ‘Unchained Melody’yi gerçekten iyi ‘okuduğuna’ şahit olunan andır. Veliaht yeni sunucusuyla da katlanılır gibi değil. Hatta bize kattığı tek güzellik Gözde Kansu’nun dekoltesi.

Yazarın Tüm Yazıları