Paylaş
Sonradan ‘köşeyi dönme’ usulü kabul görüyor da içine doğulan servet bazılarına antipatik geliyor. Bir dolu kirli numarayla holding patronu olmuş adamların, mafya babalarının zenginliğinden soğumuyor kimse. Ama hanedanlık torunları, piyano resitalleri, valsler, balolar, dantelli eldivenler, tüllü şapkalar ve tüm o ‘gâvurluk’ hallerinde kimimizi ezen bir hal var. Ne kadar daha eğitimsiz, ne kadar daha yoksul, ne kadar daha cahil, ne kadar daha pırıltısız bir ömür geçirdiğimizi hatırlatan bir tarafı var tüm bunların. Şura gibi tatlı bir kızı bile gönül rahatlığıyla sevmeyi engelleyen de bu olsa gerek. Dizinin yeni sezona TOTAL’de 23’üncülük gibi ürkütücü reyting’lerle başlaması bu tutmayan kimyanın eseri büyük ölçüde. Bu kibar kibar konuşmalar, efendilikler, bize ne kadar kaba olduğumuzu anımsatan nezaket gösterileri Türkiye’nin en yakışıklı jönünden bile uzaklaştırabiliyor izleyiciyi.
Tabii evinde Bach’la büyümüşleriniz varsa gönül rahatlığıyla Seyit ve özellikle Şura’nın dünyasına akıp gidebilirsiniz. Ama bazen Pera’nın şık şıkırdımlığı da bir St. Petersburg kadar uzak gelebilir.
Yine de hemen vazgeçmeyin. ‘Kurt Seyit ve Şura’, bu sezon izleyicisine kendisini sevdirmek için üstün bir çaba sarf ediyor. O zenginlerin, ‘gâvurların’ dünyasına uzaktan bakıp küsen teyzeler için Emine karakteri var mesela. Olabildiğine tutucu, kötümser, karanlık, korku dolu. Buna rağmen bir Zerrin Tekindor klasiği; iki cümleyi geçen her repliğinde tüyleri diken diken ediyor, ağlatıyor ya da kesin güldürüyor. Öyle sahici, bildiğimiz bir yanı var yine.
ÇAMAŞIRHANENİN ALAMETİFARİKASI
Emine ve kızı Mürvet sayesinde Seyit-Şura-Celil-Petro-Tina ekibinin dünyasına daha tanıdık bir yerden bakabiliyoruz. Onları çözemediğimiz sıralarda Mürvet de şaşkınlıkla izliyor mesela. Aynı şekilde Emine’nin muhafazakârlığını ‘cıkcık’layanlardansak o mahalleyi anlamamız için de Rus ekolü yardımımıza yetişiyor.
Öte yandan aşk üçgenleri, dörtgenleri, kökleri, dipleri havada uçuşuyor. Çamaşırhanenin büyüsü herhalde, nazar değmesin; kim içeri girse kör kütük âşık. En zevklisi Seyit-Ayşe çarpışmaları. Ayşe dizinin en fişek kızlarından biri. Melisa Aslı Pamuk da dişi aslan gibi rol kesiyor. Şura’nın kıskançlıkları, Ayşe’nin hırsı, Seyit’in öfkesi hikâyenin en ateşli ilişki ağının köşe başlarını oluşturuyor.
Diğer taraftan Celil ve Güzide gibi kavuşamayanlar, Petro’nunki gibi karşılıksız aşklar, Alya gibi kadersizler var. Yani bu sezon Ece Yörenç ve Murat Uyurkulak, önümüzdeki salıyı tırnaklarımızı yiyerek bekleyelim diye ellerinden geleni yapıyor.
Ne yazık ki, çok iyi oyunculara, nefis sanat yönetmenlerine rağmen acımasız reyting arenasında hâlâ ‘çabalamak’ zorundalar. Çünkü o kırılan bağ kolay kolay tamir olmuyor. Ama böyle giderse, hatta belki biraz daha tempo artarsa, yalnızca AB’de değil TOTAL’de de üst sıralara çıkabilirler. En azından aynı gün yayımlanan ‘Seksenler’, ‘İki Dünya Arasında’ ve ‘Emanet’ten çok daha iyi bir yeri fazlasıyla hak ediyorlar.
Paylaş