Kadınlarla erkekler için zaman ters orantılı çalışıyor.
Geçen her yıl kadınlar için acımasız olurken, erkeklerde tam tersi bir etki yapıyor.
Sean Connery yaşlandıkça karizmasına karizma kattı, Taxi Driver'daki (1976) Robert De Niro'yla Meet The Fockers'taki (2004) De Niro arasında dağlar kadar fark var...
Ne yazık ki aynı şeyi kadınlar için söylemek mümkün değil.
30'lu yaşlara kadar kadınlar güzellikte erkeklere üstünken, 30'dan sonra iş tersine dönüyor.
Kadınlar güzelliklerini kaybetmeye başlarken, erkekler her geçen yıl daha yakışıklı daha karizmatik oluyorlar.
Dün gazetelerde yer alan iki Abdullah Gül resmi de bu iddiamı doğrular nitelikteydi.
5 Ekim 2005'te Meclis kürsüsünde AB yanlısı konuşan Abdullah Gül'le, 8 Mart 1995'te AB karşıtı konuşan Gül'ün resimleri gazetelerde yan yana yayınlandı.
Bugünkü Abdullah Gül, giyimi, kuşamı, duruşuyla 10 yıl önceki Abdullah Gül'den çok daha karizmatik.
İyi şekil verilmiş ak düşmüş saçlarıyla, George Clooney'e benzetilecek kadar yakışıklı.
Aynı gün Sabah'ta Ali Kırca'nın köşesinde, Turgut Özal'la birlikte 1987 yılında çekilmiş resmi vardı.
Ali Kırca için de aynı şey geçerli.
Özal'ın yanında kesimi aynı olsa da rengi aynı olmayan, simsiyah saçlı bir Ali Kırca duruyor...
Aradan geçen 18 yıl, Ali Kırca'ya çok daha fazla yaramış...
Ben isim vermeyeyim, Kırca'nın yaşıtı bir kadın düşünün...
1987'den bu yana nasıl değişmiştir sizce...
Ali Kırca'ya Abdullah Gül'e ve genel olarak erkeklere yarayan yıllar aynı cömertliği biraz da kadınlara gösterseydi ne olurdu sanki...
Alışkanlık
Eti'nin Tutku adlı çikolatalı bisküvisi 'alışkanlık yapıyor'.
Reklamında öyle diyor...
Tutku alışkanlık yapıyor da, sigara da alışkanlık yapar, uyuşturucu da, alkol de...
Yani kelimenin olumsuz anlamı da var.
Nur Özer adlı okurumun kızı, Tutku alan babasına "Bu bisküviler alışkanlık yapıyormuş, reklamlarda gösteriyor. Neden aldın? Ben onu yemem" diyerek tepki göstermiş.
Demek 5.5 yaşındaki çocuk da da alışkanlık kelimesini olumsuz tarafından düşünüyor.
Eti'cilerin bilgisine sunarım...
Haber olmak için iftar yemeği vermek
Ünlülerin haber olmak için her yolu denemelerine akıl sır ermiyor.
Son olarak Gülben Ergen, 1.500 kişiye Sarıgazi'de verdiği iftar yemeğini basına faks çekerek duyurdu.
Amaç ramazanda yoksullara iftar yemeği vererek yardım etmek mi, yoksa bunu kullanarak haber mi olmak?..
Gülben Ergen önceden bunu faks çekerek duyurduğu için demek ki ikincisi!
Her ramazanda benzer örnekler çıkıyor.
Bu ramazan da Gülben Ergen, elini çabuk tutarak daha ikinci günde 'reklamlık iftar vererek' açılışı yaptı.
Din adamları, "Sağ elin verdiğini sol el bile görmeyecek" diyor.
Ergen'inkini dünya alem duyuyor.
Yoksullara yardımın gizli yapıldığı bir teamül bile, reklam hırsına kurban ediliyor...
İslami filmler yayınlanmasın!
Ramazanın ilk akşamı, çarşamba Star'da İslamiyetin Doğuşu adlı filme rastlayınca "Yeter artık" diyecektim ki, lafı ağzımdan Yeni Şafak aldı.
Perşembe günü Yeni Şafak, "Göstermeyin bu filmleri" manşetiyle çıktı.
Ramazanın ilk gününe İslamiyetin Doğuşu'yla başlayan kanallar, klasikleşen Çağrı'yla devam edip hız kesmeyeceklerdi:
Yürek Dede, Son Türbedar, Erzurumlu İbrahim Hz., İnanan İnanmayan, Kaab Bin Züheyr, Işık Kapısı, Behlül-i Dana Hz...
Çuvalla var bu filmlerden!
Film sektörünün İslami sermayesi tarafından geçmişte el çabukluğu marifet çekilen, çoğu senaryo, yönetim ve oyunculuk adına zayıf yapımlar.
Her ramazanda da karşımızda.
Yeni Şafak olaya kendi açısından bakıp oyuncuların Kelime-i Şehadet bile getiremediğini yazıyor.
(Diğer yandan da aynı gün 22. sayfasında sözünü ettiği filmlerin ilanını yayınlamış ki, tam talihsizlik).
Ben sadece seyirci olarak ekranda kötü yapım görmekten rahatsızım.
Düştü düşecek takma sakallar, uyduruk kılıçlar, garip kostümler ister İslam adına ister sinema adına deyin ekrana yakışmıyor.
Tarikata nasıl girilir?
Ramazanla birlikte her yıl olduğu gibi gazeteler özel sayfalar yapmaya başladı.
Sabah da iki gündür İslam'da Tarikatlar adlı yazı dizisi yayınlıyor.
Satır satır okuyorum, okudukça da şaşırıyorum.
Yazı dizisi, "Ey vatandaş, gel sen de tarikatçı ol" diye bangır bangır bağırıyor.
İlk gün Cerrahilik için "Sanatçıların tarikatı" başlığını atmıştı Sabah.
Ahmet Özhan, Mazhar Alanson, Biricik Suden'in de bu tarikatın toplantılarını gittiğini anlatarak Cerrahilik cazip kılınıyor.
Olay ikinci gün bir adım daha ileri gitti, zikir dersleri verilmeye başlandı. Devran zikrinin nasıl başladığı, neden sola doğru dönüldüğü, nasıl bittiği ayrıntılarıyla anlatıldı.
Sürmanşetten "Devran zikrinin sırrı" başlığını atan Sabah, Tarikat Sözlüğü bile yayınlıyor.
Şeyh ne demek, Mürşid ne demek, Sufi ne demek ayrıntılarıyla var.
Onu geçtim, "Cerrahi olmanın şartları" bile var.
Bir tek tarikata nasıl ulaşacağımız eksik.
Adres ve telefon numarası da verdiler mi tam olacak.
Cerrahi'den sonra yazı dizisi Kadiriyye, Mevleviyye, Rifaiyye, Halvetiye diye devam edecek mi?
Üç gündür Cerrahi tarikatını öve öve bitiremeyen dizi 30 gün boyunca diğer tarikatları da cilalayacak mı ve böyle bir Ramazan sayfasına Sabah'ta kimse itiraz etmeyecek mi?
TARİHTE BUGÜN
7 Ekim 2004
AB yine manşetlerde
AB'nin Türkiye ile müzakerelere başlaması gazete manşetlerinde yer aldı...
7 Ekim 1995
Cumartesi Ali'si
Mehmet Ali Erbil, yeni kanalı Star'da Cumartesi Ali'si adlı programa başladı.