Paylaş
Çünkü o programın çivisi çıktı artık.
Her şeyi yaparız, aklımıza eseni söyleriz, ekrana her istediğimizi taşırız, bize kimse karışamaz mantığı sonunda duvara tosladı.
Gece vakti milletin gözünün içine baka baka “öküz gibi” yiyin (siz kendiniz için bu tabiri kullandığınızdan
ben de yazıyorum), canlı yayında etleri, hamburgerleri ağzınıza tıkıştırın...
Parası olmayanı “onlar da gitsin yarım ekmek döner yesin” diyerek aşağılayın.
Hapse gönderilen meslektaşlarınızı umursamadan...
Suriye’ye giren Mehmetçik’e aldırış etmeden yiyin...
Fakire fukaraya aldırış etmeden...
Suriyeli mültecilerin gözünün içine baka baka yiyin...
Zaman sizin zamanınız...
İstediğinizi yapın, istediğinizi yiyin.
Tevfik Fikret’in dediği gibi:
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak.
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin.
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Vasata itiraz ediyorum
Kerimcan Durmaz’a ilk taşı atıyorum dedim ya, konuyu tartışmaya başladık işte...
Baktım Oben Budak, “Köşe yazılarında uçuşan egolar” diye bir eleştiri yazısı yazmış.
“Homofobik olmadıklarını söylüyorlar ama Kerimcan Durmaz’a takmış” diyerek ekliyor: “Alt beyinlerinde yatan homofobinin farkında değiller...”
Madem alt beynimde homofobi yatıyor da bugüne kadar eşcinsel bir edebiyatçıya, oyuncuya, modacıya karşı neden böyle tepki göstermedim Oben?
“Sizler yıllarca bu ülkede sesi olmayandan star yaratmayı, film çekemeyenden yönetmen yaratmayı başarılı bir şekilde kıvırdınız,
içinde şarkıcı olmayan albümleri, içinde yönetmen olmayan filmleri bize kakaladınız. Şimdi sosyal medya fenomenlerinin insanları eğlendirmesi mi dert oldu?” diye soruyor Oben...
Kim nasıl eğlenirse eğlensin, umurum olmaz...
Sadece, medyanın prim vermesine, hiçbir şey üretmeyen bu insanların rol model olmasına...
Ortada yüzlerce Kerimcan Durmaz’ın dolanmasına...
Ünlü isimlerin bile bu sosyal medya fenomenlerinin peşine takılmasına itiraz ediyorum.
Bir itirazım da aynı konuyu yazan Onur Baştürk’e...
“Arz talep meselesi. Çok da hayıflanacak, abartılacak bir durum yok” diyor...
“Eşcinselliği karikatürize ediyorlar” lafıma da
“Onlara bu kadar misyon yüklemeye gerek yok” diye itiraz ediyor.
Abartılacak durum şu: Vasatın matah bir şeymiş gibi sunulması...
Vasata da her platformda itiraz etmeliyiz.
100 liraya hatıra para...
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden daha bir ay geçmeden 12 Ağustos’ta yazmıştım;
“FETÖ’nün 1 dolarları varsa, bizim de 15 Temmuz hatıra paramız olmalı” diye...
15 Temmuz şehit ve gazileri için Başbakanlık’ın başlattığı yardım kampanyasına hatıra para satışının destek olacağını söylemiştim...
Aklın yolu bir...
Darphane bu paraları hazırladı.
Darphanenin bastığı ilk hatıra paralar önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’a verildi...
Üzerinde 20 lira yazan ve gümüşten 5 bin adet üretilen hatıra paralar 100 liraya satılacak.
Elde edilen 500 bin lira da şehit ve gazilere yardım olarak gidecek...
Neden sadece gümüş?
Daha fazla gelir elde etmek için 500 liraya, 1000 liraya satılacak altın versiyonu da yapılabilirdi bu paraların.
Paylaş