Paylaş
Bir tarafta birbirinden şık erkekler ve güzel kadınlar...
Diğer tarafta hâlâ eski makinelerin bulunduğu, kabloların sarktığı yıkık dökük iplik fabrikası...
Görüntü fazlasıyla tezattı...
Şık ve cool GQ tarzını yansıtması için burası tercih edilmiş.
17 yıldır dünyada GQ’nun yayın yaptığı ülkelerde dağıtılıyor bu ödüller.
Bizde şubat ayında başladı GQ yayına ve “2012’nin en iyi erkekleri”yle ödüller de dağıtılmaya başlandı.
Yılın yapımcısı Timur Savcı, yılın komedi oyuncusu Ahmet Kural, yılın spor adamı Fatih Terim, yılın oyuncusu Burak Özçivit, yılın uluslararası şöhreti Michael C. Hall nam-ı diğer Dexter...
Böyle 13 ayrı kategori...
Ve bu kadar erkeğin içinde tek bir yılın kadını: Meryem Uzerli...
“Neye göre kategorileri seçiyorsunuz ve ödül veriyorsunuz?” diye sordum Mirgün Cabas’a.
Bir oylama falan yokmuş, tamamen derginin editoryal tercihiymiş. Bir de seçilen ismin bulunduğu sektörün kanaat önderlerine soruyorlarmış.
“Dünyada da GQ Men of the Year ödülleri böyle veriliyor. Seneye bu kategoriler değişebilir, azalabilir ya da çoğalabilir” dedi Mirgün.
Gecenin en sevdiğim yanı, ödül töreninin ışık hızıyla bitmesiydi.
Hayatımda gördüğüm en hızlı ödül töreni buydu. Sadece 40 dakika sürdü...
Kimse sahnede uzun uzun konuşmadı, her şey derli topluydu ve hemen after party’ye geçildi.
Bu yönüyle uzun ve sıkıcı ödül törenlerine örnek olmalı...
Ve bir not daha: Sahneye çıkan herkes takım elbise ya da smokinliydi, çoğunluk papyon takmıştı.
Bu haliyle de ödül alanların en çok özen gösterdiği tören bu oldu.
Gecenin en ilginç ödülüne gelince...
Yılın yönetmeni ödülünü “Zenne” filmiyle Mehmet Binay ve Caner Alper aldı.
Ve Mehmet Binay şunu söyledi:
“Yılın erkeklerinin ödüllendirildiği gecede gay olarak bize ödül verilmesi, Türkiye’de bazı şeylerin değişmeye başladığını gösteriyor ve bu bizi sevindiriyor...”
Gecede en çok alkışı da bu konuşma aldı.
Geceden notlar...
- Burak Özçivit-Ceylan Çapa’dan sonra, Kaan Urgancıoğlu-Derin Mermerci çifti... Yakışıklı oyuncuları sosyetenin güzelleri kapmaya başladı. Her iki çift de GQ’nun gecesindeydi...
- Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da gecedeydi. Üçüncü kez baba oldu ve kızı 13 aylık şimdi. “Şu sıralar koşarak eve gidiyorum” dedi, “Ben de aynı durumdayım” yanıtını verdim...
- Haliç kıyıları giderek çekim merkezi oluyor, Hasköy’deki bu eski iplik fabrikası da çok karakteristik bir yer...
- Derginin yayın yönetmeni Mirgün Cabas olunca, Tuba Ünsal da ev sahibesi konumundaydı ve bunun hakkını verecek kadar iddialı giyinmişti.
- Dexter’la fotoğraf çektirmedim... Ne olur ne olmaz, sonuçta seri katil adam...
Hangi ünlünün çektiği İstanbul fotoğrafı en pahalıya satılacak?
Milliyet gazetesinin deneyimli foto muhabiri Ercan Aslan’ın World Travel Channel’da yaptığı bir program var.
Ünlülerle İstanbul’u geziyor ve ünlüler İstanbul’u fotoğraflıyor.
İşte o fotoğraflar, 17 Aralık’ta Çırağan Sarayı’nda açık artırmayla satışa çıkacak.
Emine Erdoğan’ın da katılacağı gecede açık artırmayı Raffi Portakal yürütecek...
En pahalı fotoğraf hangi ünlüye ait olacak?
Zülfü Livaneli’nin çektiği mi, Doğan Hızlan’ınki mi?
Ayşe Kulin’in, Ahmet Ümit’in yoksa Arif Sağ’ınki mi?
Tabii açık artırmada fotoğrafları yer alacak Ara Güler ve İzzet Keribar’ı ayrı tutuyorum bu listeden...
Geceden elde edilecek gelirin UNICEF’e aktarılacağını da söyleyeyim...
Eski Ümit Besen, şimdiki Ümit Besen
Merak ediyordum, sonunda Ümit Besen’i Cahide sahnesinde izledim ve geçmişte Tarabya’da fırtına gibi esen Ümit Besen’le bugünkü Ümit Besen arasındaki farkları not aldım...
- Eskiden “Nikâh Masası” dediği zaman masada oturan tek bir Ümit Besen seyircisi olmaz, herkes dansa kalkardı. Bugünkü seyircisi sadece seyrediyor.
- Eskiden Ümit Besen sadece kendi şarkılarını söylemezdi, geçti mi klavyenin başına “Ankaralı”yla göbek attırır, popüler şarkılarla oynatırdı. Bugünkü Besen sadece kendi sevilen eski şarkılarını söylüyor.
- Eski Ümit Besen seyircisi gerçek Ümit Besen seyircisiydi. Önceki akşam Cahide masalarına baktım, bir yanda Zeynep Ilıcalı kız arkadaşlarıyla oturuyor, diğer yanda BKM Mutfak ekibi... Bir yanda Safiye’yle Faik’in masası var, diğer yanda Nuri Alço’nun... Bir masada biz varız, diğer tarafta Ahmet Hakan, Tuğçe Tatari, Özlem Gürses... Ümit Besen ne yapsın bu seyirciye...
- Eski Ümit Besen’e kadehte şampanyalar, viskiler gönderilirdi, peçetelere yazılan istek şarkılar eşliğinde... Bugünkü Besen’e bir ben şampanya jesti yaptım, bir de Ahmet Hakan...
- Eski Ümit Besen oynatırdı, şimdiki Ümit Besen dinletiyor...
Ama iki Ümit Besen arasında değişmeyen tek bir şey var; Sesi...
Dün nasılsa bugün de aynen öyle...
Bu da hepsine değer zaten...
Benim gibi ayrıntılara takılmayıp nostaljik bir yolculuğa çıkmak isterseniz, salı geceleri Cahide’de Ümit Besen.
Paylaş