Paylaş
Sektördeki diğer şarap üreticileri bu duruma ne der?
Okurları bundan sonra Milor’un tavsiye edecekleri şaraplara ne kadar güvenebilir?
Bir ay kadar önce Büyülübağ’ın 3 kırmızı, 1 beyaz ve 1 rose olmak üzere 5 şarabına kendi ismini verdi Vedat Milor.
Ben Cabernet Sauvignon&Merlot’sunu denedim, açıkçası çok da etkilemedi beni.
O şişeyi açarken de yukarıdaki sorular geldi aklıma.
Bir hukukumuz olduğu için de Vedat Milor’a açtım sordum, “Beraber bir akşam yemeği yiyelim, anlatayım” dedi.
Önceki akşam Büyülübağ’ın patronu Alp Törüner, Vedat Milor ve geceyi organize eden Esra Türker’le Ataşehir’deki Beluga’da
buluştuk.
Notlarım şöyle:
- Vedat Milor bir insanın 10 bin şişe içmeden şarap uzmanı olamayacağını söylüyor. Ben hemen sordum tabii, “Sen 10 bin şişe içtin mi” diye... “Fazlasını içmişimdir” dedi... Ben hesap yapmaya başlayınca atladı, “Bütün şişeyi bitirmek gerekmiyor, buna tadımlar, yarım kadeh içilen şişeler de dahil” dedi.
- Tam bir şarap aşığı. Daha Amerika’da Dünya Bankası’nda çalışırken 200 bin dolarlık bir şarap koleksiyonu oluşturmuş kendine. “O dönem çok ucuza çok kaliteli şarapları tatma fırsatım oldu, benim şarap zevkimin oluşmasında bunun büyük katkısı oldu” diye anlatıyor Amerika yıllarını...
- Yazının başında sorduğum sorulara da şu yanıtı verdi; “Ben Türk şarapçılığının gelişmesini istediğim için Büyülübağ’la böyle bir işe kalkıştık. Büyülübağ sektörün küçük oyuncusu. Para için bu işi yapmış olsam büyük oyunculardan biriyle böyle bir işe kalkışırdım...”
- Bu yüzden yazılarımda Büyülübağ şaraplarının adı bile geçmiyor. Kendi şaraplarımı asla yazmadım, yazmayacağım da... Sırf bu yüzden haksızlık yaptığım da oluyor Büyülübağ’a. İyi şaraplarını görmezden
geliyorum mesela.
- Ben zaten Türk şaraplarını çok yazan biri değilim. Sadece yabancı şarap eksperlerinin puan verdikleri Türk şaraplarını değerlendirdim. Daha çok yabancı şaraplar ve üzümler üzerine yazıyorum...
- “Master of Wine’ların puanlarına güvenir misin” diye sordum. “Güvenmem” yanıtını verdi. Pek çok şarap uzmanının üreticilere danışmanlık yaptığını ve sektörü manipüle ettiğini söyledi.
- Bazı üreticilerin de Master of Wine’ları kandırdığını söyledi. Az miktardaki özel şarapları tadımlara gönderiyorlarmış.
- Dünyadaki Wine of Master’larla kafa tutacak kadar iyi olduğunu söyledi. Türkiye’de şaraptan anlayan isim sordum. Yanıt vermedi. “Ertuğrul Özkök nasıl mesela” dedim. “Beklediğimden ve umduğumdan çok daha iyi buldum” dedi.
- 10’ar bin şişeden olmak üzere toplam 50 bin şişe üretilmiş Büyülübağ’ın Vedat Milor serisi... Seneye de devam edeceklerini söyledi Alp Törüner. Üretimin her aşamasında Vedat Milor’un bizzat ilgilendiğini söyledi.
- Cabernet Sauvignon&Merlot’yu çok beğenmediğimi onlara da söyledim. Öyleyse diğerlerine de tadalım dediler, şaraplarla ilgili şu izlenimleri edindim...
Puan durumu
3 Numara
Cabernet Sauvignon&Merlot: Vedat Milor serisinin en zayıf halkası... Daha önce de içmiştim, yemekte de içtim. Yine keyif alamadım...
2 Numara
Öküzgözü & Boğazkere: Bu da Türk üzümlerinin karışımı... İyi sonuç almışlar. bana göre üç kırmızı içinde orta seviyedeki buydu...
1 Numara
Syrah, Tempranillo & Grenache: İşte benim şarabım bu dedim. Belki de İspanyol Tempranillo’yu sevdiğimden. Bunu tavsiye ederim işte herkese...
Ben bu sıralamayı yaptıktan sonra işin uzmanına Vedat Milor’a sordum doğru mu diye...
“Laf aramızda benim sıralamam da bu” dedi...
Peki diğer iki şarap nasıldı?
Sultaniye Beyaz: Beyaz şarabı seven biri değilim buna rağmen bu beyazı başarılı buldum, asiditesi güçlü ve kolay bir
içimi var.
Adakarası&Grenache Roze: Avşa’nın yerel üzümü Adakarası ve İzmir’nde yetiştirilen Granache üzümünden yapılmış.
Bildiğimiz roze işte..
Paylaş