İstanbul 2020 Olimpiyatları’na aday oldu, sanki ilk kez aday oluyormuşuz gibi manşetlere çıktı dünkü gazetelerde haber.
5. adaylığımız bu kadar büyük haber oluyorsa, olimpiyatları kazanırsak ne yazılacak merak içindeyim... Türk’ün olimpiyatla imtihanı ‘yenilen pehlivan güreşe doymazmış’ hesabıdır... Olimpiyatla serüvenimiz ne zaman başladı biliyor musunuz? 1908 yılında... 2. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra Osmanlı Olimpiyad Cemiyeti kuruldu. O gün bu gündür olimpiyat organize etmeye çalışıyoruz. İlk resmi başvuru 2000 yılındaydı. Çok iyi hatırlıyorum; Ataköy Olimpiyat köyü olacaktı, dev kampanya düzenlendi, dönemin Başbakanı Tansu Çiller lobi faaliyetini bizzat yönetti. Sonuç; oyunları Sydney’e kaptırdık. Olimpiyat köyü yapamadık ama hemen billboard’lardaki 2000’in son sıfırını değiştirip 4 yaptık. 2004 için tekrar aday olduk. Bu kez Yunanistan aldı oyunları. 2008’de tekrar... Yine hüsran. Bu kez Çin’e gitti oyunlar. Yılmadık 2012’de bir kez daha... Ama önümüzdeki ay İstanbul’da değil, Londra’da başlıyor olimpiyatlar. Olimpiyat da, tam Sertab öncesi nefretlik Eurovision’a dönmek üzereydi ki 2016’da başvuru yapmayı kestik. Şimdi yeni bir gazla 2020’ye hazırız! Yani son 20 yılda (2016 hariç) yapılan ve yapılacak olan bütün olimpiyatlara başvurduk. 2020 için bu kez rakipler Tokyo ve Madrid... Karar seneye açıklanacak. Şimdiden gazeteler “2020 İstanbul” manşetleri atmaya başladı. Bu kez alacağız! Almazsak da üzülmem çünkü tıpkı 2000’de olduğu gibi billboard’ları değiştirmek zor olmayacak yine... Son sıfırı atıp kolayca 2024 yapabileceğiz. Tabii en önemlisi de şu; 20 yılda olimpiyat oyunlarını almak için harcadığımız enerji ve parayı sporcu yetiştirmeye harcasak, nice olimpiyat şampiyonları çıkarır, oyunları da bize ayıla bayıla verirlerdi. Olimpiyat şampiyonları çıkaramayan bir ülke olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapsa ne olur yapmasa ne olur...