TRT’ye ambargo Terim’e yakışmadı

“Sizinle ilgisi yok ama ben TRT’nin sorularını yanıtlamıyorum. Programlarına da katılmıyorum” dedi.
Neden?
Futbol programı olmayan Pelin Çift’in programında, futbolla ilgisi olmayan bir tarih profesörü üç dakika milli takımı değerlendirdi ve Terim’i istifaya davet ettiği için...
Ne var bunda?
Bir tarih profesörü, futbolsever olarak ülkenin milli takımı hakkında iki çift laf söyleyemez mi?
Hakaret mi etmiş, dalga mı geçmiş, küçük mü görmüş? Hiçbiri yok...
Öyleyse bu kadar alınmaya ne gerek var?
Sırf bundan dolayı Terim’in koskoca devlet televizyonunu boykot etmesi, çocuk gibi ‘küstüm oynamıyorum’ demesi doğru değil...
“TRT’de bizim için böyle böyle deniyor ama ben yine de sorunuzu yanıtlayayım” deyip geçse...
TRT’ye sitemini ilettikten sonra sorusunu yanıtlasa...
Terim çok daha doğru bir iş yapmış yapacaktı.
En ufak aksaklıkta Terim’in kamuoyundan büyük eleştiri almasında, gösterdiği bu tür tepkilerin etkisi yok mu zannediyorsunuz?

Bu hayvanlar boşuna ölmüyor

Amerika’da hayvanat bahçesindeki gorilin öldürülmesini doğru bulmuştum ama bakın Brezilya Manaus’ta öldürülen jaguar için sonuna kadar hayvanseverlerin yanındayım.
Olimpiyat meşalesini almışlar jaguarın yanına getirmişler poz veriyorlar.
Hayvanı doğal ortamından koparıp tutsak ettikleri yetmemiş bir de animasyona çıkarmışlar.
Etrafında olimpiyat ateşi yakıyorlar falan...
Hayvan da bakıcısının elinden kurtulmuş, sakinleştirici iğneyle yakalanamayınca bir asker tarafından vurularak öldürülmüş.
Ama bu hayvanlar boşuna ölmüyor bilesiniz...
Hayvanat bahçeleri, yunus eğlence parkları günün birinde kapanacaksa, (ki ben öyle olacağına inanıyorum) bu ölen hayvanlar sayesinde kapanacak...

Arda Turan’ın unutamayacağıikinci gece oldu bu

Bu kış Barcelona’da buluştuğumuz Arda Turan’a, yıllar önce Galatasaray taraftarı tarafından yuhalandığı maçı hatırlatmıştım.
İçine öyle bir oturmuş ki bugün gibi hatırlıyordu.
Canı gibi sevdiği Galatasaray taraftarı tarafından yuhalanmasını, ıslıklanmasını yıllar geçse de unutamıyordu.
“Sakatlıktan yeni çıkmıştım, kortizon tedavisi görüyordum. Yorumcular hakkımda konuştuğu için atlara vurulan iğneler gibi kocaman iğneler vuruluyordu bana” diye duygulanarak anlatıyordu o yuhalandığı maçı.
O maçta tribündeydim.
Yıllar sonra milli takımda yuhalandığı maçta da tribündeydim...
Arda o kadar duygusal biri ki, eminim o İspanya maçını da ömrü boyunca unutamayacak.
Galatasaray’da yuhalandığı maçı unutamadığı gibi...
Ama tarih onu hep Türk futbolunun en iyilerinden biri olarak yazacak.
Onu yuhalayanları değil.

Mustafa Denizli, 15 kiloyu Emre Mor yüzünden verdi!

Franck Ribéry, Galatasaray taraftarının içindeki yaradır.
Sadece kötü geçen 2004-2005 sezonunun değil, tüm zamanların Galatasaray’a gelmiş en iyi 10 yabancı futbolcusundan biriydi.
Zamanında yapılmayan ödemeler yüzünden yok yere elinden kaçırdı Galatasaray yönetimi Ribery’yi...
Galatasaray taraftarı da yıllarca ah çekti Ribery’nin arkasından.
Ribery’nin acısı daha yeni dinmeye başlamıştı ki şimdi de Emre Mor çıktı.
İspanya maçı öncesi Nice’te Mustafa Denizli ve Şansal Büyüka’yla karşılaşıp ayaküstü sohbet ettik.
Mustafa Hoca 15 kiloya yakın vermişti, zayıflamış ve çok iyi görünüyordu.
“Galatasaray’dan ayrılmak sana yaramış” dedim Mustafa Hoca’ya.
“Yok...

Emre Mor’un kahrından bu kadar zayıfladı. Biliyorsun Emre Mor’u 2 milyon euro’ya Galatasaray’a aldırmak için çok çırpındı, başaramayınca kahrından bu kadar zayıfladı” diye takıldı Şansal Abi.
Güldük, geçtik...
Ama Galatasaray’ın kaybettiği değer gülünecek gibi değil.
Son 20 dakika oynadığı Hırvatistan maçında bile kumaşını göstermişti
Emre Mor.
Terim’in neden İspanya maçında ilk 11’e almadığını, oynatmadığını kimse anlamadı zaten.
Görünen o ki Galatasaray taraftarının Ribery’den sonra, yıllarca arkasından ağlaşacağı futbolcu olacak Emre Mor...
Çek Cumhuriyeti maçından sonra Burak Yılmaz’ın dediği gibi; “Allah onu sakatlıklardan, nazarlardan korusun...”