TRT 30 yıl önce 4. Murad’ı yayınladı, kimse tartışmadı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’den rica etsek, 30 yıl önce gösterilen “4. Murad” dizisini arşivlerden çıkarıp yeniden yayınlar mı acaba?
Bugünkü “Muhteşem Yüzyıl” tartışmalarına fena halde ışık tutacağına eminim... 4. Murad’ı Cihan Ünal oynamıştı dizide. Annesi Kösem Sultan rolünde Ayten Gökçer vardı. Cüneyt Gökçer, Şair Nefi rolündeydi. Bugünkü gibi dekorlarda da değil, Topkapı Sarayı’nda, gerçek mekanlarda çekilmişti dizi. O yıllar “Abdest al bre kafir” sloganıyla dillere düşmüştü dizi. Bugün Muhteşem Yüzyıl için RTÜK’e şikayette bulunan, protestolar yapanlar, 1981’de TRT’de yayınlanan “4. Murad”ı izlemeli... Üstelik darbe sonrasının TRT denetimi, bugünkü RTÜK’ten bin kat beterdi. Buna rağmen dizide ortaya çıkan 4. Murad portresi şuydu:
Kız kardeşi Ayşe Sultan’la evlendirdiği Sadrazam Hafız Paşa’yı yeniçeriler istedi diye görevden alacak kadar zayıf bir karakter...
Yeniçeriler istedi diye İkinci Vezir Recep Paşa’yı sadrazamlığa getiren ezik bir sultan...
Ayaklananlar karşısında sesi titreyen bir hükümdar...
Abisi Genç Osman’ın öldürülmesini hatırlayıp korkudan yere çöken, nefesi kesilen bir padişah...
Masaya yumruğunu vurmak yerine, “Ben sizin padişahınızım, İslam’ın halifesiyim, her istediğinizi bana böyle kabul ettiremezsiniz” diye ricacı olan bir çekingen...
“4. Murad” aynen böyle yayınlandı TRT’de. Kimse de o zaman kalkıp “ecdadımız karalanıyor, küçük düşürülüyor” diye protesto etmedi. Hadi bunu darbe sonrası sessizliğe bağlayalım. Peki 4. Murad’ı bugün yeniden çeksek nasıl anlatacağız? Sadece 200 kiloluk gürzleri kaldıran, en kuvvetli yayları çeken, çok uzaklara cirit atan bir padişah olarak mı? Cihan Ünal, 4. Murad’ı 30 yıl önce oynadı diye yatıp kalkıp dua etsin... Bugün böyle oynasa, işitmediği hakaret kalmazdı.
Dayak atılacak yeni isimler Spielberg ve Tom Cruise
Ünlü yönetmen ve yapımcı Steven Spielberg’ün, Fatih Sultan Mehmet’in hayatını film yapmaya kararlı olduğunu öğrendik. Tartışmalar yaratan “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin danışmanlığını da üstlenen Erhan Afyoncu, Murat Bardakçı’nın programında açıkladı bu haberi. Spielberg, Afyoncu’yu arayarak resmen filme danışmanlık yapmasını teklif etmiş. İş bu noktaya geldiyse, Spielberg Fatih filmini ciddi ciddi takvimine almış demektir. Bu filmi Tom Cruise’la birlikte çekecek Spielberg. Ben şimdiden söyleyeyim; Dünyanın en iyi filmini de çekse... Gişe rekorları da kırsa... Oscar’lara da boğulsa... Önünde sonunda bu filmi çektiğine pişman olacaktır Spielberg. “Ben nasıl bir işe kalkıştım” sorusu kafasından geçecektir. Hatta şimdiden başlayın, “Bizim ecdadımızın hikayesini neden elin Amerikalısı çekiyor” demeye... Steven Spielberg ve Tom Cruise’u şimdiden dayak atılacaklar listesine alın... Yönetmenlik ve oyunculuk kariyerlerinin en zorlu yolculuğuna çıkıyorlar, haberleri yok gariplerin.
Apaçiler Paris’te
5-6 yıl önce Londra sokaklarında girmiştim yeni yıla. Trafalgar Meydanı’na yakın bir barda silahla adam öldürülmüştü. Etraf, Taksim Meydanı’ndan farklı değildi. Bu yıl bir arkadaşım 31 Aralık gecesi Paris sokaklarındaydı. “Taciz, sarkıntılık, taşkınlıktan başka bir şey yok” diye anlattı kutlamaları. Champs Elysees, Eyfel apaçilerden geçilmiyormuş. Kadın turistler sürekli taciz altındaymış. Hatta 10-15 kişilik gruplar, mağazalara saldırıyormuş. Bir başka arkadaşım da Barcelona’daydı. Kutlamalar sırasında sokaktan yalnız geçen kızları alıp havalara atan erkek gruplarını gözleriyle görmüşler. Önceki yıllarda boş bira ve şampanya şişelerini kalabalığın üzerine atanlar olduğu için, bu yıl polis plastik bardaklar dağıtmış Barcelona’da. Meydana cam şişelerle girilmesini yasaklamış. Yani şunu demeye çalışıyorum; 31 Aralık gecesi bizdeki tacizlerin çok daha fazlası medeniyetin beşiği olarak gösterilen Avrupa şehirlerinde de var. Hatta fazlasıyla var. Faruk Abi’yle (Bayhan) geçenlerde bunu konuşurken, “Farkında mısın Avrupa giderek bize benzemeye başladı” dedi. Şunu da ekledi: “Biz medeniyet konusunda iyi-kötü yol alırken, onlar gerilemeye başladı, sonunda ortada bir yerde buluşacağız galiba...”