Teoman’a en güzel tedavi

Teoman’ın seks görüntüleriyle tribute (saygıyla selamlama) albümünün aynı günlerde çıkması kötü bir tesadüf mü yoksa şans mı?..

Bana kalırsa ikincisi...

En sıkıntılı olduğu günlerde, "Memleketim Giresun’a yerleşip, kafamı dinleyeceğim" dediği bir dönemde Teoman’ın sığınacağı en iyi liman bu albüm.

Günlerdir albümü dinliyorum, en güzel 14 Teoman şarkısını 14 ayrı sanatçı seslendirmiş;

Sezen Aksu, Yalın, Candan Erçetin, Yaşar, Nil Karaibrahimgil, Emre Aydın, İzel, Mirkelam, İrem Candar, Yavuz Bingöl, Kreş, Harun Tekin, Rashit ve Hayko Cepkin...

Daha önce de Balans ve Manevra’da Teoman şarkılarını Aylin Aslım, Emre Altuğ gibi isimler seslendirmişti ama bu albüm çok daha iyi...

Bu kadar güzel albümde Teoman şarkılarını en kötü seslendirenler kim peki?

Yalın ve Sezen Aksu...

Yalın Gönülçelen’i, Sezen Aksu da Paramparça’yı resmen katletmiş...

İşin ilginci çok iyi söylemişler gibi bu iki şarkı albüme birinci ve ikinci şarkı olarak konulmuş.

Sezen Aksu’nun hatırı olmasa A-1 şarkısı olabilecek bir yorum mu Paramparça?..

Yalın’ın Gönülçelen’i ise bugüne kadar söylenmiş en kötü Teoman şarkısı.

Ama albümde çok güzel yorumlar var.

İşte benim ilk 5’im;

1- Nil Karaibrahimgil-İstanbul’da Sonbahar

2- Emre Aydın-Sürpriz

3- Yaşar-Rüzgar Gülü

4- Candan Erçetin-Kim

5- Hayko Cepkin-Gökdelenler

Bana kalırsa Teoman’ın en güzel albümü olmuş "Söz Müzik Teoman"...

Bu kadar iyi isimlerden bu kadar iyi şarkılar dinlemek bunalımda olduğu günlerde eminim Teoman’a en güzel tedavi olacaktır...

Bu sözleri ben yazdım, bu müzikleri ben yaptım demek bile insana kendini yeterince iyi hissettirir...

Sevgiliye mektup...

Sevgililer Günü hızla yaklaşırken gazeteler ünlülere de günün anlam ve önemiyle ilgili fikirlerini soruyor, onların sevgililerine yazdıkları mektupları yayınlıyorlar.

Nedense bu yılın Sevgililer Günü yıldızı Ebru Şallı olmuş durumda...

Mutlu bir evliliği olduğu için gazetecilerin ilk akla gelen isim olarak Ebru Şallı’ya hücum ettiğini düşünüyorum.

Zaten eşine yazdığı "Aşk seninle başbaşa pilates yapmaktır" türünden Sevgililer Günü mektupları beğenilip basılıyorsa, Türk medyası derin bir krizde demektir.

Cumartesi günü bizim Look ekinde de Ebru Şallı’nın eşi Harun Tan’a yazdığı bir mektup gördüm;

"Canım sevgilim sensiz her şey çok anlamsız geliyor.

İyi ki varsın iyi ki seni tanımışım.

Çok özelsin.

Sen de benimle aynı duyguları paylaşıyorsun biliyorum.

Biz yalnız kalınca uyuyamıyoruz, sen de ben de...

O yüzden hiç yalnız uyumayalım"...

Böyle uzayıp gidiyor aşk mektubu.

İyi ki kimse bundan 10 yıl önce Ebru Şallı’dan sevgilisine mektup yazmasını istememiş, onu hayal bile edemiyorum...

Bennu Gerede’nin mektubu başka bir ilginçti.

"Hayatıma girdiğin an demiştin ki; We will grow old together gracefully"...

Bennu Gerede finali de "To die" diye yapmış ki, herhalde mektubu The Times’a yazmıştı da, karıştırıp Hürriyet Look’a gönderdi dedim.

Ama aynı sayfada bir başka sevgiliye mektup daha okudum.

"Ben senin bir tanecik kızın" başlığıyla kaybettiği babasına yazmış oyuncu Şebnem Dönmez.

Şebnem çok küçükken babasıyla bir anlaşma yapmış; 40 yaşına kadar kucağında oturacağım diye...

Şimdi diyor ki; "Daha altı senelik hakkım var ama sen yoksun, özledim"...

Sonra da ekliyor;

"Bu benim ilk ve son Sevgililer Günü mektubum. Senden başka kime yazabilirim ki"...

Şebnem’in mektubunu okurken gözlerim doldu...

Ben de bir Sevgililer Günü mektubu yazsam, adresi büyükbabam olurdu.
Yazarın Tüm Yazıları