Paylaş
Suskunlar adlı Türk dizisi, “Game of Silence” adıyla Amerika’nın en büyük kanallarından NBC’de başlıyor. Türk televizyonculuğu için büyük bir başarıdır bu.
Çekilmiş bir diziyi yurtdışına satmaktan, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya pazarlamaktan çok daha önemli bir gelişme bu.
Hele Türk işi bir yapımı Amerikan televizyonlarına kabul ettirmek hiç kolay değilken...
“Suskunlar”, 2012 yılında 28 bölüm olarak Show TV’de gösterilmiş, yapımcılığını Timur Savcı’nın üstlendiği, başrollerini Murat Yıldırım, Sarp Akkaya ve Aslı Enver’in oynadığı bir diziydi.
Dizinin haklarının Amerika’ya satıldığı haberleri bir süredir gazetelerde yazılıp çiziliyordu...
Dizinin haklarını Amerika’ya satmak bir şey değil, o yüzden bugüne kadar hiç üzerinde durmadım konunun.
Önemli olan, hakları satılan dizinin çekilip çekilmeyeceği...
İşte şimdi o gerçekleşti.
CSI’ı hayata geçiren isimlerden olan Carol Mendelsohn’ın Sony bünyesine geçtikten sonra yapacağı ilk dizi olacak “Suskunlar”...
Başrollerinde de “E.R”, “Revolution” gibi dizilerden tanınan David Lyons, “Once Upon Time”, “True Blood” ve “The Walking Dead”in oyuncusu Michael Raymond-James oynuyor.
Dizinin yönetmeni ise “Ejderha Dövmeli Kız” filminin yönetmeni Niels Arden Oplev.
Yani hiç öyle ‘tırışkadan teyyare’ durumuyla karşı karşıya değiliz.
Russell Crowe için ‘zaten düşüşe geçmişti’ diye burun kıvıranların bile kulp takamayacağı büyük bir başarı var ortada.
Tabii bu başarıdaki en büyük paylardan biri, “Suskunlar”ın senaristi Pınar Bulut’a ait.
Türk senaristlere Hollywood’un kapısını bir ucundan açmış oldu.
Türk televizyonculuğu için bu gurur verici gelişme üzerine dün Timur Savcı’yı telefonla aradım...
Timur Savcı döndü Kösem’e başladı
Muhteşem Yüzyıl’dan sonra sektöre ara veren Timur Savcı’nın hâlâ Los Angeles’ta olduğunu sanıyordum ben. Üç gün önce Türkiye’ye dönmüş ve “Kösem Sultan” için yoğun çalışmaya başlamış.
“Suskunlar” için tebrik ettikten sonra şu bilgileri öğrendim:
* Suskunlar dizisinin haklarının satılması önemliydi. Pilot bölümünün çekilmesi de önemliydi ama en önemlisi son aşamayı geçip yayınlanmaya değer görülmesi...
* Amerika’da bir sonraki sezonun dizileri reklamcılar, gazeteciler ve focus izleyici gruplarının olduğu bir grup tarafından izleniyor önce. Buradan geçerse televizyonda yayınlanıyor.
* Upfronts adı verilen bu toplantılarda ya “Suskunlar” ya da “Warrior” adlı bir dizi geçecekmiş sınavı, focus grup “Suskunlar”ı daha çok beğenmiş.
* “Ya beğenmeseydi?” dedim... “Bütün emeklerimiz de çekilen pilot bölüm de çöp olacaktı” dedi Timur Savcı.
* Çünkü bu gruptan sınavı geçemeyen diziyi daha sonra bir başka kanal da satın almıyor.
İşte “Suskunlar” bunu başardı ve önümüzdeki sezon NBC’de gösterilmek için anlaşmaları imzaladı.
İşte tüm bunlar yüzünden “Suskunlar”ın başarısına hiç kolay bir şey değil diyorum...
Bizim ünlü oyuncular deneme çekimine girer mi?
Timur Savcı’yı bulmuşken hemen “Kösem Sultan” dizisini de sordum. “Muhteşem Yüzyıl”ın platosundan çok daha büyük bir plato kuruyorlarmış.
Bir yandan onun hazırlıkları, bir yandan kast seçimi sürüyormuş...
Kılı kırk yarıyorlarmış.
Peki Kösem Sultan’ı kim oynayacak?..
“Görüştüğümüz, konuştuğumuz hatta deneme çekimleri yaptığımız isimler var ama henüz netleşmedik” yanıtını verdi Timur Savcı.
Kösem Sultan için deneme çekimleri yaptırdığı oyuncuları bile focus gruplara izletiyormuş.
“Bizde ünlü oyuncular deneme çekimlerine girmez ki, benim oyunculuğumu mu sınayacaksın diye itiraz eder” dedim Timur’a.
“Bunu yapanlar var ama hepsi öyle yapıyor demek haksızlık olur” yanıtını verdi.
Sonra da Amerika’da aklınıza gelebilecek en iyi oyuncunun bile deneme çekimine girdiğini hatırlattı.
Bizimkiler bunu aşağılayıcı bir şey olarak görüyor ama doğrusu da bu. Çok iyi oyuncular bile bazı projelere, bazı rollere oturmayabilir.
Deneme çekimlerinde onların oyunculuğuna değil, projeyle örtüşüp örtüşmediğine bakılıyor.
Ama gel de bunu bizimkilere anlat.
“Ben 40 yıllık oyuncuyum”dan girerler, “Oynadığım diziler reyting rekorları kırdı”dan çıkarlar...
Timur Savcı, “Kösem Sultan”da bu alışkanlığı kırıp biraz Amerikan modeli kurmaya çalışıyor.
Bir şehir nasıl renklenir?
Her zaman söylerim; Türk insanı ‘renksizdir’.
Şehirlerimizin derme çatma meydanlarına bakın, apartmanlara bakın...
Hadi o kadar uzağa gitmeyin, açın gardırobunuza bakın...
Ne görüyorsunuz; siyah ve gri hakim değil mi?
Ne yazık ki renklerle hayatın hiçbir alanında barışık değiliz.
Bu yüzden hayatı renklendirenleri önemsiyorum.
Benim bu takıntımı bilen Marshall’cılar aradı geçen gün; “Büyük bir Renk Hareketi başlattık, haberiniz var mı” diyerek.
2010’da Kadıköy Ayrılık Çeşmesi Sokağı’nı renklendirmişler ilk olarak, sonra Yıldız Sarayı’nı...
Ben bilmiyordum Renk Hareketi’nin işi olduğunu, fırsat bulup gidin görün Yıldız Sarayı’nı, nasıl güzel olmuş anlatamam.
Sonra Manisa’nın Kula ilçesini, Kadıköy Yeldeğirmeni’ni ve son olarak Kastamonu’yu renklendirmişler.
Şimdi Hatay’ın Herod Caddesi’ndeki tarihi binaları boyayacaklar.
Sokakta boyanacak evleri bir yıl önce restore etmişler.
“Aman” dedim “Bana Hatay ve restorasyon demeyin”... Malum tarihi mozaikler karikatüre çevrildi geçen hafta.
Herod Caddesi’ndeki evler ise çok güzel olmuş; “Mutlaka gelip görmeniz lazım, hatta gelin beraber boyayalım” dediler.
Daha önce defalarca davet edildim Hatay’a ama üç semavi dine ev sahipliği yapan Hatay’ı hiç görmedim.
Galiba bu sefer gideceğim.
Bu kadar siyah ve griye boğulmuşken bir şehrin nasıl renklendiğine tanıklık etmek istiyorum...
Paylaş