Paylaş
Kiralık scooter Martı, İstanbul’da yaklaşık 1 yıldır hizmet veriyor.
Önce Anadolu Yakası’nda başladı, geçen yılın ortasında Avrupa Yakası’nı da kapsama alanına aldı.
Ve ilk ölümlü kaza ne yazık ki önceki gece gerçekleşti...
Scooter kiralayan 17 yaşındaki bir genç alkollü sürücünün çarpması sonucu ne yazık ki hayatını kaybetti...
Bu kaza sonrasında scooterlar yasaklansın diyen bile çıktı...
Uber’i şehirden kovmayı başaran taksici lobisi hemen harekete geçti Martı’ya karşı da kampanya başlattı.
◊ Bir defa Martı’larda zil, ışıklandırma hepsi var... Olmadığı yönünde yazılanlar doğru değil.
◊ 18 yaşından küçüklerin kullanması yasak... Ama kredi kartı olan herkes kiralayabilir... Bisikleti kullanabildiği gibi...
◊ Martı’lar yokuş aşağı giderken otomatik olarak yavaşlıyor, yokuş yukarı çıkarken otomatik olarak hızlanıyor. Yokuş aşağı motosiklet hızında gidiyor iddiaları da doğru değil.
◊ Normal scooter’lar 30 kilometre yaparken, hızı düşürülmüş Martı’da en fazla 20 kilometre hızla gidebiliyorsunuz. Hatta ben yavaş gittiği için sürekli şikayet eden müşterilerdenim.
◊ Ben de kaza yaptım scooter’la düştüm ve sağ dizimden yaralandım. Ama tamamen kendi hatamdı, scooter’ı zıplatarak kaldırıma çıkartmak gibi aptalca bir şey yaptım...
◊ Cep telefonumda sadece Martı’nın değil Circ, Bird, Voi gibi Avrupa’da scooter kiralayan şirketlerin uygulaması var. Avrupa şehirlerine gittiğim zaman orada da scooter kiralıyorum ve Martı’yla aynı sistem çalışıyorlar.
◊ Dolayısıyla bu kadar modern, kolay, çevreci bir ulaşım sisteminin suçlanması akıl alır gibi değil...
◊ Scooter’dan önce gence çarpan alkollü sürücüyü, motosiklete-scooter’a dikkat etmeyen sürücüleri, bisiklet ve scooter yolları yapmayan ve yolları düzgün asfaltlamayan belediyeler tartışılmalı...
Scooter buradaki en günahsız olandır.
Bisikletle de bu kadar hız yapılabilir, ölümlü bir kazada bisikletler yasaklansın mı diyeceğiz...
14 gün görüşmeyelim Onur
Virüs yüzünden neredeyse karantinaya alınacak olan Milano’ya bu zamanda giden Chloe’yi, Aleyna Tilki’yi eleştiriyorum ama meğer bizim Onur da (Baştürk) Venedik Karnavalı’na gitmiş...
Karnaval virüs nedeniyle salı gününe kadar sürecekti erken bitirildi...
Milano, Verona, Venedik gibi İtalya’nın kuzey şehirlerinde okullar müzeler kapatıldı, İtalya liginde maçlar seyircisiz oynanacak...
Onur’daki cesarete şaşırmadım desem yalan olur.
Onur iyi ki İsrail’de yaşamıyor, 14 gün karantina altında kalır ve bu akşamki Altın Kelebek’i de kaçırırdı.
Çünkü İsrail, virüslü ülkelere giden kendi vatandaşını bile 14 gün karantina altında tutuyor.
En iyisi biz de 14 gün görüşmeyelim Onur...
İşin şakası bir yana gerçekten ben işin bu kadar hafife alınmasını anlamıyorum.
Dışişleri bile İtalya’ya mecbur kalmadıkça gitmeyin uyarısını yaptı.
Amaçsız gençlik!
Hiçbir amacı olmayan, okumayan, araştırmayan, çevresinde olup bitenle zerre ilgilenmeyen bir gençlik yarattık el birliğiyle hayırlı olsun...
Sadece bizim değil dünyanın da sorunu bu ama bizi Türkiye tarafı ilgilendiriyor.
Bakın sadece son iki günden iki örnek vereyim...
◊ Esenyurt’ta sosyal medyada video çekmek için bir araya gelen gençler arasında kavga çıktı, gençlerden biri bayılana kadar dövüldü...
◊ Antalya’da 40 metrelik falezlerden denize elbiseleriyle atlayan genç yüzerek kıyıya çıktı...
Türkiye’de milyonlarca gencin sosyal medya dışında tek bir amacı yok artık.
Kimi arkadaş grubuyla buluşup video çekiyor...
Kimi takipçi kazanmak, izlenmek için falezlerden atlıyor. Kimi Youtube kanalına akla hayale gelmeyecek abuklukta video yüklüyor.
Hepsinin tek bir amacı var: Ünlü bir sosyal medya fenomeni olmak. Videosunu çok izleterek Youtube’tan Instagram’dan para kazanmak.
Bunun için okumasına, çalışmasına, uğraşmasına, didinmesine gerek yok, “en manyak challenge’ı yap, para kazan” durumuna döndü olay.
Gençler de bu çılgınlığın peşine kapıldı gidiyor.
Bir oyun izleyelim, üzerine konuşalım, buluşup sinemaya gidelim, iki konser izleyip, üç sayfa kitap çevirelim, birlikte futbol-basketbol oynayalım yok artık... Varsa yoksa sosyal medya ve cep telefonları...
Hiçbir hobisi olmayan, amaçsız bir gençlik yetişiyor.
Sonumuz hayrolsun...
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenler ve ailelerle birlikte bu konuyla ilgili uzun vadeli ciddi adımlar almalı...
Paylaş