Sibel Can’ın ne müziği ne bugüne kadar yaptığı programlar ne de tarzı bana uygun.
Saklambaç adıyla yeni bir diziye başlayacağı haberi de bu yüzden hiç heyecanlandırmadı beni.
Adı önce Üç Küçük Sır olarak düşünülen sonra Saklambaç olarak yayına başlayan dizinin ilk bölüm kasetini Faruk Turgut geçen hafta göndermişti.
Resmen ağzım açık kaldı! İleri geri sarıp tekrar tekrar izledim bazı sahneleri.
Ve daha ilk bölümle Sibel Can, kafamdaki bütün imajını ters yüz etmeyi başardı.
Hiç bu kadar iyi bir oyunculuk beklemiyordum kendisinden.
Bu yüzden ilk başta ‘burun kıvırdığım’ Saklambaç’a kanım ısındı. Seyirci de sevmiş gözüküyor diziyi; cumartesi günü tüm izleyicide 10’uncu, AB grubunda 6’ıncı oldu dizinin ilk bölümü.
Saklambaç’ta bana zayıf gelen senaryo oldu. Bazı espriler fazla zorlama... Mesela Bağdagül karakteri (Akasya Aslıtürkmen) çok modern görünüp çok köylü değil mi?
Yıldız Kenter’in klásik oyunculuğu bu dizi için avantaj mı emin değilim.
Bir de Talat Bulut, geçtiğimiz yaz Emel Müftüoğlu’yla tartışmalı bitirdiği Aşk Olsun dizisinden sonra ‘Bir daha şarkıcıyla aynı dizide oynamam’ dememiş miydi?
Yanılıyor olabilirim ama Sibel Can’ın şarkıcı olduğundan eminim!..
Kirli çamaşırlar dökülüyor
CNBC-e’nin yeni dizisi Desperate Housewives, önümüzdeki günlerde üzerine bolca konuşacağımız yapımlardan biri olacak. Dizi, Amerika’da ratinglerde ABC kanalının yüzünü fazlasıyla güldürdü.
Dizi Sex and The City’nin anti-tezi gibi gözükse de (çünkü burada izleyeceğimiz dörtlü, dışarıdan son derece domestik görünen ev kadınları), tıpkı Sex and The City’de olduğu gibi kahramanların iç dünyalarını birbirlerine anlattıkları, kirli çamaşırlarını döktükleri sahneler fazlasıyla var.
Susan, Lynette, Bree ve Gabrielle adlı mazbut gözüken, gerçekte ise içinde fırtınalar kopan dört ev kadının hikáyesini anlatan dizi Amerika’da tartışmalar yaratmıştı. Kadın oyuncuların en az Sex and The City’dekiler kadar güzel olduğunu da hatırlatayım.
(CNBC-e, 21.00)
Reklam süreleri yine uzuyor
Geçen yıl yaşadıklarımızı unutmak mümkün mü? Reklam arasında yayınlanan diziler, bitmeyen reklam kuşakları, kanalların anlamsız rekabeti sonucu köşedeki bakkalın bile reklam verdiği televizyon herkesi çıldırtmıştı.
Kanallar kendi aralarında anlaşamayınca da RTÜK olaya el koydu ve reklam sürelerini program içinde 20 dakikada bir 6 dakika olarak belirledi.
Program önünde ise 8 dakikayı geçemiyor reklamlar.
Ancak kanallar bu sınırları yine zorlamaya başladı. Buldukları formüllerle reklam sınırlarını deliyorlar, her geçen gün reklam süreleri biraz daha uzuyor.
Kanalların ilk buldukları formül reklam cıngıllarının yanına reklam almak oldu. Bu önce donuk kareydi, şimdilerde ciddi ciddi hareketli reklam filmleri yayınlanıyor.
Hatta cıngılla birlikte başlayan reklam filmi, daha sonra cıngılın-kanalın logosunun kalkmasıyla devam ediyor.
Reklama geçmeden önce, ‘Bilmemnenin sunduğu program reklamlardan sonra devam edecek’ ibaresini de unutmamak lazım.
Bu da görüntülü, bildiğimiz türde bir reklam.
Böylece daha reklama geçmeden iki reklam yayınlanmış oldu mu?
Sonra ‘Bu bir reklamdır’ yazısıyla yayınlanan reklamlar başladı. Böyle yayınlanan reklamlar, reklam kuşağının dışında gözüküyor.
Sanki ‘Bu bir reklamdır’ yazınca yayınlanan reklam olmuyor!
Reklamlar bitince iş bitmiyor. Yine cıngılın yanındaki reklamla kuşağa nokta konuluyor.
Bir de tanıtımlar var tabii... ‘Bilmemne firması, bilmemne programını sunar’ diye başlayan.
Elbette kanalların tek gelir kaynağı reklamlar. Ancak ben bu uygulamaların yarın öbür gün yine abartılmasından ve bir yıl öncesine dönmemizden korkuyorum.
RTÜK şu sponsorluk konusunda katı kurallarını yıksa, belki kanallar bu tür formülleri zorlamak zorunda kalamayacaklar.
Sinan’ın yumrukları
Boks maçları televizyonlar için büyük risktir. Düşünsenize on binlerce dolar vererek yayın hakkını aldığınız boks maçı ilk raundda nakavtla bitse.
Neyse ki Sinan Şamil Sam’ın maçında böyle kötü bir sürprizle karşılaşmadı Star televizyonu. Maç 12 raund sürdü, Sinansayıyla rakibini yendi. Star’ın da yüzü güldü.
Haftalardır geçilmeyen Size Anne Diyebilir miyim, Sinan Şamil Sam’ın yumrukları karşısında dayanamadı.
Sinan Şamil Sam-Lawrance Clay boks maçı hem tüm izleyicide hem AB grubunda cumartesinin birincisi olurken, Size Anne Diyebilir miyim ikinci sırada yer aldı.
En çok bu gelini sevdim
Ortalık gelinden kaynanadan geçilmiyor. Sabah kuşağında endam gösteren isimleri karıştırır olduk. Ortada bu kadar gelin olunca işin komedisi de kaçınılmaz oluyor.
Bütün gelinlerden nefret eder oldum.
Kanal D’de Pazar gecesi başlayan Sahte Gelin tamamen kurmaca olduğu için de sevdim.
Bu kadar sahte yüzün, iki yüzlü polemiklerin, yanar döner ilişkilerin içinde hiç değilse sahte olduğunu bildiğimiz, bu konuda dobra bir gelin var.
Birayı içip, kafayı bulan, her erkeğe göz kırpan bir garip gelin adayı...
Pelin Koskal bu sahte gelini çok iyi oynuyor.
Daha önce Oyun İçinde Oyun diye bir formatı vardı Kanal D’nin... Sahte Gelin de benzer bir format ve altı hafta boyunca bizi güldürecek.
Biliyor musunuz?
Şahan Gökbakar dizi çekecek
Sinan Çetin’in son gözdesinin TV8’de Dikkat Şahan Çıkabilir adlı programı yapan Şahan Gökbakar olduğunu... Çetin’in geçtiğimiz gün bir araya geldiği Şahan’a en kısa sürede bir dizi ya da film projesi yapmak istediğini...
TV bombaları
Canlı fırça
Çocuklar su istiyorum su... Bir tepsiye koy, getir Mülayim.
Seda Sayan (Sabah programında ekibe canlı yayında fırça atıyor)
Çok oldu!
Harika bir açılış olmuş oldu.
İkbal Gürpınar (TRT1’de Gün Başlıyor programına başlarken)