Paylaş
İddiam şuydu: Bu reyting sistemiyle televizyonda yeni bir dönem dizayn edilmeye çalışılıyor...
Bu deneklerle ne doğru düzgün kaliteli bir dizi yapılabilir artık ne de reklamveren doğru hedef kitlesini bulabilir...
Daha da kötüsü, dizi ihracatımızı bitirir bu, yakın gelecekte dünyaya satacak dizi bulamayız...
Çünkü bu hedef kitleyle artık ne “Aşk-ı Memnu”lar izlenir, ne “Gümüş”ler, ne “Binbir Gece”ler, ne “Kurt Seyit”ler...
Samanyolu, Kanal 7, TRT gibi kanalların reklam payını artırmaktı hedef...
Ben bunları diyordum...
Hükümete yakın gazeteler bana sallayıp duruyordu...
“Hadi oradan, yeni reyting sisteminde Kanal D izlenmiyor, o yüzden bunları yazıyorsun” falan diyorlardı... Hadi buyrun...
Kanal D bu reyting sisteminde de neyin izleneceğinin formülünü kısa sürede buldu ve hayata geçirdi... “Küçük Ağa”, “Ankara’nın Dikmen’i”, “Arkadaşım Hoşgeldin” gibi yapımlarla olayı toparladılar.
Ama ben hâlâ reyting sistemi kötü diyorum, buna ne diyeceksiniz?
İşin ilginci beni eleştirenler de yavaş yavaş kötü demeye başladılar... Neden?
Çünkü 17 Aralık yaşandı, köprülerin altından çok sular aktı, Samanyolu-TRT-atv çatısı çöktü...
Her şeyin paraleli bulunup ortaya çıkarıldı...
Devlet yönetiminde bile yıllardır kandırıldıklarını söyleyenler, reyting sisteminde mi kandırılmayacaklar?
Seçim sonrasında intikam yeminleri edildi, “Yapılanların hesabını soracağız” denildi, “İnlerine gireceğiz” açıklaması yapıldı...
Şimdi reyting sisteminde de mızırdanmaya başladılar.
Her şeyin inine girileceği söylenirken, peki reyting sisteminin inine de girilecek mi?
Ben söyleyeyim, kesinlikle girilecek...
Eli kulağındadır, “Reyting sistemi de paralel yapının kontrolündeymiş” denilerek yeni düzenlemeler yapılacaktır...
Zaten TNS’de denek sayısının artırılması hedefleniyordu... Bu arada reytingleri ölçen bir diğer şirket SBT’nin ölçümlerine 21 Mart itibariyle son verildi.
Şimdi elde kalan tek şirket TNS’ye eklenen yeni deneklerle ve yapılacak düzenlemelerle bugünkü sonuçlardan daha farklı sonuçlar elde edilecek yeni bir sistem kurulacaktır...
Yani yakın gelecekte Samanyolu’nun “Küçük Gelin”, “İki Dünya Arasında”, “Şefkat Tepe” gibi yapımları ilk 50’ye giremezse şaşırmayın...
Ama buna peşin peşin sevinmeyin...
Reytinglerde bugünü mumla arayacak bir noktaya bile gelebiliriz...
Sistem değişecek
Şimdi siyasetin ve hayatın her alanında ‘paralel yapı’ diyerek tasfiyelere başlayan hükümetin reyting alanında hiçbir şey yapmaması beklenemez...
Seçimlerin hemen ertesinden, 31 Mart’tan beri bunu söylüyorum ben...
İlk işaret fişeği de 6 Nisan’da Başbakan’ın danışmanı Yiğit Bulut’tan geldi zaten...
Yiğit Bulut, Star gazetesindeki köşesinde kendince “Bütün kötülüklerin anası bu reyting düzenidir” demeye getirdi...
“Eyy tecavüzü ve ensesti bize dizi olarak izlettirenler” gibi uçuşa geçtiği tespitleri bir yana bırakırsak yazıda ilginç bir ipucu vardı...
Şunları söylüyordu:
1- “Bu kirli düzene ait TV’lerin çoğunun hatta tamamının lisansı yok ve devlet gereğini yapacak, kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın...”
2- “Hâlâ temiz bir ölçüm izleme sistemimiz yok ama olacak...”
Yiğit Bulut’un köşesinde bunları okuduktan sonra, yukarıya neden “hemen sevinmeyin” diye yazdığımı anlamışsınızdır herhalde...
Başbakan, Acun’la reytingi mi konuştu?
Tam bu reyting meselesi konuşulurken, Yiğit Bulut bunları yazarken, Başbakan Erdoğan’ın aynı günlerde Acun Ilıcalı ve Rıdvan Dilmen’le sürpriz bir görüşme yapması tesadüf mü?
Seçimlerden çıkılmış, Başbakan ilk görüşmelerinden birini Acun ve Rıdvan’la basına kapalı şekilde yapıyor.
Daha önce de Başbakan’la görüşmüş bir ikili bu. Kâh yanlarına Arda’yı, kâh Sow’u, kâh Emre’yi alarak...
Ama seçimden hemen sonra niye?
Acun reyting analizlerini en iyi yapan adamlardan biridir... Bugün değil, yıllar önce de böyleydi ve bu reyting bilgisi ona başarıyı getiren en önemli anahtarlardan biri oldu zaten...
5’inde Başbakan’la Acun görüşüyor...
6’sında Yiğit Bulut, “Reyting sistemi kirli” diye fişeği çakıyor...
Ve şimdi biz bekliyoruz...
Bakalım şu ölçüm işinde başımıza ne gelecek diye...
Walesa filmi neden üç kere izledi?
Andrzej Wajda’ya röportajda Lech Walesa’nın, hayatının anlatıldığı filmi izleyip izlemediğini sordum...
Galada izlemiş ilk olarak...
Kendisini canlandıran oyuncuya takılmış en çok da... “Biraz kibirli duruyor sanki, bana benzemiyor o haliyle” demiş Wajda’ya...
Galaya katılan oğlu, “Öyle deme baba ya” diyerek itiraz etmiş Walesa’ya...
İlk izlediğinde pek hoşnut kalmamış filmden Walesa...
İkinci kez izlemiş sonra...
Üçüncü kez izledikten sonra da, “Her seferinde filmi daha çok sevmeye başladım” demiş Wajda’ya...
Film, İstanbul Film Festivali’nde bugün Beyoğlu Atlas Sineması’nda, 14 ve 20 Nisan’da Nişantaşı City’s’de gösterilecek.
Paylaş