Radyonun gücü

Katılmakla kalmadılar piste çıkıp göbekler attılar, halay çektiler.
Görüntüleri izledim, gecenin sonunda ünlülerin yüzlerinden belliydi ne kadar eğlendikleri...
Belli ki görev diye gitmemişler, içlerinden gelerek katılmışlar düğüne...
O kadar ki yıllar önce çektikleri reklamlardan bu yana bir araya gelmeyen Demet Akalın ve Hande Yener bile bu düğün sayesinde yan yana geldi...
Hande’nin “Demet’le Amerika’yla Kuzey Kore gibiyiz” dediği bu düğüne sadece bu ikili katılmadı...
Seda Sayan, Ayla Çelik, İrem Derici, Mehmet Erdem, Ferhat Göçer, Ebru Yaşar, Buray, Dilan Çıtak, Cem Belevi, Betül Demir, Emre Kaya, Gökçe kimi ararsanız vardı düğünde...
Peki bu kadar popçuyu bir araya getiren kimin düğünüydü?
Süper FM Müdürü Duygu Özkan’ın...
Radyolar bitti, reklam alamıyor, etkisi azaldı falan deniyor ya yalan arkadaşlar...
Sadece şu düğünün davetlileri bile radyoların gücünü göstermeye yeter.
Hâlâ bir şarkının tutmasında en büyük güç radyo.
Radyoların çaldığı şarkının bilinirliği artıyor, kulüplerde çalıyor, Top 10 listelerinde hızla yükseliyor.
Yoksa bu kadar popçu, küs olanlar bile koşarak bir radyocunun düğününe neden gitsin...
Hepsi radyonun gücünün farkında, radyocularla arayı iyi tutma derdinde...
Radyocu Duygu Özkan’ın eşinin aranjör Alper Atakan olmasının da davetli listesine katkısı var ama sonuçta bu kadar ünlüyü benim diyen toplayamaz...
O yüzden hiç endişelenmeyin radyocu arkadaşlar devriniz geçmiyor, gücünüz azalmıyor...
Tam aksine artıyor, bu düğün onu gösterdi...

Sahnedeki çanta!..
Demet Akalın’ın geçen hafta Bostancı Gösteri Merkezi’nde verdiği konserden sahnedeki Hermes çanta konuşuluyor...
Vallahi Akşam Life’ın çiçeği burnunda yazarı Ebru Yaşar hepimize nal toplattı...
Sahnenin önüne konan, hatta bir ara dansçılara bile engel olduğu söylenen 120 bin lira değerindeki Hermes çantayı cuma günü köşesinde yazınca, herkes çantanın sahibinin kim olduğunu merak etti...
Demet Akalın, sosyal medyadan yazıya itiraz edince olay iyice köpürdü...
Işıl Reçber çantanın kendisine ait olmadığını açıkladı...
İş iyice büyüdü.
Olay ortaya çıktı, Işıl’ın konsere sonradan gelen bir arkadaşınınmış çanta...
En önde oturan diğer ünlülerle birlikte o da eşyalarını sahnenin önüne koymuş.
Sonuç: Ebru Yaşar’ın sahnedeki çanta yazısı konuşuldu mu, konuşuldu...
Doğru yoldasın Ebru...

Biletler mi pahalı, film mi çok,alım gücü mü düştü?..
Bu sezon “Ayla” ve “Yol Arkadaşım” dışında daha yüzü gülen film yok.
Barış Arduç-Elçin Sangu, Şener Şen, Kenan İmirzalıoğlu-Meryem Uzerli, Şafak Sezer...
Bunu ben demiyorum filmlerin oyuncuları söylüyor artık, “Beklediğimizin altında kaldık, bizde eksik var demek ki” diyorlar...
Bu hayal kırıklığı kervanına son olarak Murat Boz-Burak Özçivit katıldı...
İlk filmlerinin ilk 3 gün açılış 400 bindi. “Kardeşim Benim 2”, yarı yarıya düştü 213 binde kaldı...
İlk film 2.070.000 gişe yapmıştı, bu 1 milyonu göremez bile...
“Ayla” 3,5 milyonu, İbrahim Büyükak-Oğuzhan Koç ikilisi 1,5 milyonu devirebildi bir tek...
Türk sinemasının sıkıntılı bir döneme girdiğini uzun süredir söylüyorum...
En iddialı işler bile 500-600 bin sınırında kalıyor...

Neden?
1- Filmler, özellikle komediler birbirlerine çok benziyor...
2- Seyirci hızlıca çekilip bitirilmiş filmlerle kandırılmaktan sıkıldı...
3- Bu filmlere bu bilet fiyatları pahalı...
4- Pasta fena halde bölündü... Ortaya hiçbir filmi tatmin etmeyen gişe rakamları çıkmaya başladı...
Beşincisi de son dönemde çok duymaya başladım;
İki kişi bilet alıp sinemaya gitmek artık pahalı bir eğlenceye dönüştü...
İnsanlar eskisinden çok daha fazla kılı kırk yarıyor bilet alırken...
Seyircinin alım gücü düşüyor mu?