Paylaş
Pasaport ücretleri de tepki çekiyor ama bu konuda henüz atılmış bir adım yok...
Halen 6 aylık pasaport almaya kalkan 165 lira...
3 yıllık almaya kalkan 385 lira ödüyor...
4-10 yıl arası almaya kalkarsanız ücret 513 lira...
Bunun 72 lirası defter bedeli, 441 lirası harç bedeli, yani vergi...
Her yurtdışına çıkışta da 15 liralık çıkış pulu alma zorunluluğu var.
Eskiden 70 liraydı bu harç pulu ve bazı kesimler muaftı, 6-7 yıl önce herkesten alınması kararlaştırıldı ve 15 liraya düştü.
Bir de tüm bunlara fahiş vize fiyatlarını ekleyin.
Tüm bunlar, seyahat özgürlüğü önünde ciddi engel.
Şu kadar ülkeyle vize kalktı, bu kadar ülkeye vizesiz gidiliyor diye propaganda yapılacağına...
Vatandaşın o ülkelere gitmesini kolaylaştıracak adımlar atılmalı önce...
Demir perde ülkelerini andıran çıkış pulu tamamen kalkmalı, pasaport ücretleri de makul fiyatlara düşmeli.
Çünkü biz seyahat özgürlüğümüzü istiyoruz!
Yemek mi tıkınmak mı
Bizim için yemek yemek, sadece karın doyurmaktan ibarettir, ne yazık ki kültürümüz bu...
İşten eve gittiniz, akşam yemeğinizi yiyip sofradan kalkmak ne kadar sürüyor?
15 dakika, 20 dakika? Belki de daha az.
Hızlıca yiyelim, sofradan kalkalım.
Sonra doğru televizyonun karşısına kanepeye...
Dışarıya arkadaşınızla, sevgilinizle yemeğe çıktığınızda ne kadar sürer ana yemekten tatlıya geçişiniz?
Bir arkadaşım, “Eşimle İstanbul’un en lüks restoranlarına gidiyoruz, yemeği bitirmemiz maksimum 40 dakika sürüyor” dedi.
Yavaş yavaş yemek yerine bir an önce saldırıp bitirelim mantığı hakim bizde...
Çocukluktan edinilen bir kültür bu...
Hiçbirimiz İtalyan aileleri gibi saatler süren kalabalık sofralarda büyümediğimiz için, yemeği bir ritüel olarak değil tıkınma olarak görüyoruz.
Tabii bir de yabancılarda ev sofrasında bile yemekle birlikte içme kültürü olduğu için saatler sürüyor sofra düzeni.
Bizde ise hepimizin kulağında “Hadi bir an önce yemeğini bitir” diyen anne uyarıları çınlıyor.
Böyle olunca dışarıya yemeğe çıktığında, o yemeğe alkol eşlik ettiğinde bile keyif almaktan çok saldırıp tüketmek esas oluyor.
Bayramda Selanik’in Türk kaynadığını yazmıştım ya, biz de dahil olmak üzere restoranlarda Türkler çekirge sürüsü gibiydik.
Yabancı masalar ağır ağır takılırken, Türkler kıtlıktan çıkmış gibiydi...
Oysa yemek karın doyurmanın yanı sıra masadan, sohbetten, lezzetten de keyif alınan bir olay olmalı.
Biz beceremiyoruz, o ayrı...
Biliyor musunuz...
“Sevdaluk” dizisinin NTV’de yayınlanan bir belgeselden hareketle hayata geçtiğini... NTV’de bir çevre belgeseli izleyen Erdal Özyağcılar’ın “Bu dizi olur” diyerek senaristleri harekete geçirdiğini...
Yıldız Tilbe’nin aşk yaşadığı söylenen Yaşar İpek’le bir süre önce takside giderken, ortada hiçbir şey yokken kırmızı ışıkta “Hadi görüşürüz” diye arabadan inip birden yolda koşmaya başladığını...
Firuze açıklaması
Yeni çekilen “Firuze” dizisiyle ilgili Müjde Ar’ın Mahsun Kırmızıgül’e tepki gösterdiğini yazmıştım geçenlerde.
Dizinin yapımcısı Murat Tokat bir açıklama gönderdi.
Özetle; “Mehtap Ar’la telif için anlaştıklarını, ancak son anda Mehtap Ar’ın ‘Ablamla da konuşun’ dediğini, Müjde Ar’ın da şarkının sözlerinin kullanılmasına itiraz ettiğini” söylüyor Boyut Film’in sahibi Murat Tokat...
Bu yüzden şarkının sözlerini değil sadece Atilla Özdemiroğlu’na ait olan müziklerini kullanmışlar Firuze dizisinde...
Müziğin telifi Özdemiroğlu’na, sözlerin telifi ise Mehtap-Müjde Ar’a ait olduğu için yasal bir sorun olmadığını açıkladı Tokat...
Ben de bu konuda “Müjde Ar’ın Boyut Film’in ortağı Mahsun Kırmızıgül’e tepki gösterdiğini” yazmıştım zaten...
Sözleri vermediğine göre tepki gösterdiği açık...
Ayrıca Firuze’nin sözleri kullanılmasa da, hepimizin aklına Aysel Gürel’in unutulmaz Firuze’si geldiği ortada.
Müjde Ar’ın tepki gösterdiğini de bizzat biliyorum.
Firuze meselesi davalık olursa şaşırmam.
Paylaş