Geçtiğimiz hafta ’Modacı Emel Acar’ın Çırağan Sarayı’ndaki ilk defilesi övgülerle karşılandı.
Hatta Yıldırım Mayruk gibi deneyimli modacılar tarafından ayakta alkışlandı.
Bu durum kimseye şaşırtıcı gelmiyor mu?
Ben defileyi izlemedim, aynı gece DKNY’ın farklı konseptteki defilesinde olduğumu cuma günü yazmıştım.
Emel Acar’ın böyle bir meziyeti olduğunu pek çok insan gibi ben de bu defile sayesine öğrendim.
Ortaya çıkan ürünler, Çırağan’daki şaşalı gösteri göz kamaştırmış olacak ki, herkes Emel Acar’a kırk yıllık modacı muamelesi yapmaya başladı.
Bir yandan da kafalarda soru işaretleri var; acaba bu modelleri kendisi mi tasarladı, yurt dışından mı esinlendi, yoksa aile parayı bastırıp yabancı modacılara mı çizdirdi.
Ortaya çıkan modellerin bir yerlere danışmadan yapılabilmesi, ilk bakışta Emel Acar’ın boyunu aşar gibi duruyor.
Günahını da almak istemem belki müthiş bir yetenek var içinde, Acar sermayesiyle birleşince de böyle bir sonuç ortaya çıktı.
Erdal Acar’ın bu defile için 1 milyon dolar harcadığı söyleniyor.
Defileyi ayakta alkışlayan Yıldırım Mayruk, "Benim diyen bir çok modacıdan daha iyiydi, Nişantaşı’nda bir çok zengin kişiye kepenk kapattırır" dedi.
Cengiz Abazoğlu da, "Gerçekten çok beğendim" diyerek Emel Acar’a geçer not vermiş.
Mayruk da Abazoğlu da, Acar ailesine ’haute couture’ çalışan isimler.
Aileye yılda kaç elbise diktiklerini bilmiyorum ama Emel Acar’ın defilesini modacı gözüyle eleştirmelerini zaten beklemiyorduk.
Muhtemelen Acarkent’te indirimli ev sahibi olanlar da vardı defileyi ayakta alkışlayanlar arasında.
Defileye gidenler bir de en ön 20-25 sıranın Acar ailesine ayrıldığını söylüyorlar ki, ilk defilesini yapan bir modacıya hiç yakışmayan bir misafirperverlik olmuş bu... Erdal Acar’ın bu işe ayırdığı bütçeyi de, Emel Acar’ın yılda kaç defile yapacağını da bilemiyoruz...
Ancak şunu biliyoruz; ’ünlü modacılar’ kulübüne girmek için 1 milyon dolar yetiyormuş.
Medyaya yön verenler
Televizyon ve Radyo Müzesi (MT&R), tüm dünyada büyük medya patronlarının üyesi olduğu bir kurul.
Her yıl toplanarak medyada yeni akımları görüşüyorlar.
MT&R Danışma Kurulu, geçtiğimiz hafta Doğan Grubu’nun ev sahipliğinde İstanbul’daydı.
Üç gün boyunca çeşitli toplantıların yapıldığı organizasyon, cumartesi akşamı Dolmabahçe Sarayı’nda Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı yemekle sona erdi.
Tüm davetlileri şaşırtan bir ev sahipliği, kusursuz bir organizasyon vardı.
14 farklı ülkenin 80’e yakın medya patronu ve yöneticisi gecedeydi. NBC’den BBC’ye, ABC’ye kadar aklınıza kim gelirse...
Yani dünya medyasına yön verenler. Ben Canwest grubuyla aynı masadaydım.
Yanımızda TGRT’yi alan News Corp’çular oturuyordu.
Şimdilik üç radyosu bulunan Canwest’çilerle Türkiye’deki yeni yatrımlarını konuştuk.
Önümüzeki günlerde bunları da aktarırım size... Şimdilik bu organizasyonun çok görkemli olduğunu söylemekle yetineyim.
Hıncal Uluç, atv’ye kızacak mı?
Yaşamdan Dakikalar, atv’de olduğu dönemde gece 24’te yayınlanıyor diye ortalığı yıkmıştı Hıncal Uluç... Sonra da program TV8’e geçmişti zaten.
Geçen gece 00.20’de başlayan Super Lady’de 02.30’a kadar canlı yayında kalan bir Hıncal Uluç görünce bu olay geldi aklıma.
Merak ettim acaba Hıncal Uluç yine Super Lady’i geç yayınladıkları için atv yönetimine kızacak mı?
Yoksa Yaşamdan Dakikalar’ı keyif, Super Lady’i para kazanmak için yaptığı için olayı görmeyecek mi?
Yaşar Kemal, Kanyon’dan ne alır?
Cumartesi akşamı Kanyon’da Yaşar Kemal’i gördüm, yanında eşi Ayşe Baban’la birlikte alışverişten dönüyordu.
Kanyon’a ilk kez gelmiş gibi bir izlenim edindim, sorup soruşturarak çıkışı bulup, kapının önünden taksiye binmeye çalışıyorlardı...
Elinde de alışveriş torbaları...
Guess, Cesare Paciotti, Vakko mu?..
Değil...
İki elinde iki D&R torbası, ağzına kadar kitap dolu.
İnsanların hayran bakışları altında öylece uzaklaştı Kanyon’dan...
Viagra kuşağı
60 yaş üstü erkeklerdeki değişimin farkında mısınız?..Yerlerinde duramıyorlar, kıpır kıpırlar, ikinci baharlarını yaşıyorlar.
Viagra kuşağı bu... Başka bir adı olamaz! Viagra kuşağı ya çocuk sahibi oluyor ya yeni sevgili buluyor.
Bugünkü Kelebek’in birinci sayfasına bakar mısınız?
Günay Restaurant’ın sahibi Günay Tuncel, 66’sında ikinci kez baba oluyor. Bir önceki çocuğuna 63 yaşında sahip olmuştu.
Koşar Deri’nin sahibi Alaattin Koşar, 7 yıl önce bir Rus güzel yüzünden sarsılan evliliğini kurtaramadı.
Saroz’da sadece balık tutmayacak herhalde...
Geçtiğimiz hafta armatör Eşref Cerrahoğlu, evdeki yardımcısı Bahtegül Abdullah’la yaşadığı aşk yüzünden evliliğini bitirdi.
Raffi Portakal’ın da yeni bir ilişkisi var, bu yüzden evliliği bitti.
Bu kadar ayrılığın peşpeşe gelmesi tesadüf olabilir mi...
Bence ikinci delikanlılık dönemi bu.
Viagra kuşağı ya çocuk sahibi oluyor ya yeni sevgili buluyor.