Paylaş
Bu kitapların kimisi cariyeleri anlatıyor, kimisi Osmanlı’daki yaşam tarzını...
Kimi padişahların hayatını, kimi sultanları...
Gazeteler, bir süredir padişahlar ve sultanlarla ilgili cilt cilt kitapları promosyon olarak okurlarına dağıtıyor.
Bu okur ilgisinin, satışlardaki artışın tek bir nedeni var:
“Muhteşem Yüzyıl” dizisi.
Geçen gün anneme uğradım, kadınlar beş çayında oturmuş bu diziyi konuşuyordu.
Dizide olup biteni merak edip, Kanuni’yi, Hürrem’i daha yakından tanımak için kitap okuyanlar var.
“Hürrem şöyle olacak, şehzadeler böyle olacak.”
“Padişahlar içki içerdi, şu kitapta okudum...”
“Harem sarayın bir gerçeğidir, şu tartışma programında dinledim.”
Sanki ev kadınları beş çayında toplanmamış da tarihçiler bir araya gelmiş tartışıyor!
Ev kadınlarının Osmanlı tarihi hakkındaki bilgisi karşısında şaşırdım kaldım.
Bu yıl birden açığa çıkan bu tarih ilgisinin tek nedeni var:
Sülüman’ın etkisi...
Oturup araştırdım, 2011’in başından bu yana yayınlanan Osmanlı’yla ilgili yeni kitapların sayısı 20’den fazla...
İşte bunlardan bazıları:
Cariyelikten Hasekiliğe Hürrem (Erdem Anılan)
Suların Getirdiği Padişah-II.Selim (Cahit Ülkü)
Kanuni Sultan Süleyman-Tanrı’nın Gölgesi (Anthony A. Goodman)
Kadın Sultanlar (Sibel Eraslan)
Aşkın ve Şiirin Sultanı Kanuni (Mete Göktürk)
Osmanlı Müfessirleri (İshak Doğan)
Cariyeler Saltanatı (Ertuğrul Burak)
Kanuni’den Hürrem’e Sultanların Aşk Şiirleri (Azra Yıldız)
Osmanlıda Harem Ağaları ve Bir Harem Masalı (Ziya Şakir)
Cariyenin Gelini Nurbanu (Demet Altınyeleklioğlu)
Telli Haseki Hümaşah Sultan (İskender Fahrettin Sertelli)
Ocak ayından bu yana Osmanlı’yla ilgili kitapların bu kadar çok yayınlanması, satışlarının iyi olmasından kaynaklanıyor.
Yayınlanıyor da, okunuyor mu diye merak edebilirsiniz...
Ona da baktım.
Buyrun bu da mart ayında en çok satanlar listesinde yer alan tarih kitapları:
Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı (Halil İnalcık)
Osmanlı Padişahları Albümü (Ali İmren)
Hürrem Sultan (Nazım Tektaş)
Muhteşem Süleyman ve Hürrem Sultan (Yavuz Bahadıroğlu)
Muhteşem Süleyman (Erhan Afyoncu)
Pargalı İbrahim (Nazım Tektaş)
Osmanlı Padişahları ve Büyükleri (Adem Suad)
Büyük Türk - İki Denizin Hakimi Fatih Sultan Mehmet (John Freely)
Katledilen Şehzadeler (Nazım Tektaş)
Şimdi merak ediyorum, “Muhteşem Yüzyıl” dizisi başladığında protesto edenler, “ecdadımız kötüleniyor” diyerek sokaklara dökülenler, RTÜK’ü şikayet yağmuruna tutanlar bu tablo karşısında ne diyecekler...
Haftadan kalanlar
İstanbul’da 40 gün 40 gece sürecek Shopping Fest dün başladı. Demet Cengiz Bilgin’in hazırladığı Hürriyet’in Shopping Fest eki her cumartesi yayınlanacak. İlki bugün çıktı, festivalle ilgili izlenimlerimizi orada yazacağız.
Derbi maçı sonrasında en sevdiğim şey Radikal’de ünlülerin derbi tahminlerini açıp yeniden okumaktır. Kimin doğru tahmin ettiğini öğrenmek ilginç bir hastalık oldu bende...
Partilerinin isminin AKP olarak yazılmasını istemeyen Ak Partililer’in (Bekir Bozdağ), CHP’ye Cumhuriyet Halt Partisi yakıştırması yapması nasıl izah edilir? Edilemez!
İbrahim Tatlıses’in yoğun bakımdan fotoğrafı basına yansımadı. Zaten böyle bir fotoğraf çekilmesin diye yoğun güvenlik önlemleri vardı hastanede. Dün avukatı basından artık hastaneye getirilme fotoğrafının bile kullanılmamasını istedi. Tatlıses’i zayıf durumda gösteren bir fotoğrafın akıllarda kalması istenmiyor.
İtirazım var
Dün magazin sayfalarında çıkan iki habere itirazım var:
1- Nejat’ın hakkı yok mu?
Bu galalara özen gösterilsin, herkes şık şıkıdım gelsin durumu abartılmaya başlandı artık.
Nejat İşler galaya kot pantolonla, montla gelmiş!
Bugüne kadar Nejat’ı takım elbiseyle gören var mı?
Gardırobunda takım elbisesi olduğundan bile şüpheliyim ben.
Savaş Ay yıllarca en resmi davetlerde bile şapkasını çıkarmadı, Sinan Çetin de siyah tişörtünü.
Bazı adamların tarzı buysa neden zorla değiştirmeye çalışıyoruz?
Nejat’ın da tarzı bu...
2- Fatmagül’ün olayım!
Bar çıkışı bir genç kadın, dizide Fatmagül’e tecavüz eden oyunculardan biri olan Engin Öztürk’e “Fatmagül’ün olayım” diye laf atmış.
Gazeteler yazıyor; işin çivisi çıktı, bu ne rezalet, pes artık...
Mizah anlayışımız da mı öldü arkadaşlar?
Bir genç kadının, bir erkek oyuncuya esprili şekilde laf atmasını da anlamayacaksak yandık demektir.
Belli ki içeride tanışılmış, içilmiş, kafalar güzelken de bar çıkışı genç kadın tüm fırlamalığı ve kendine güveniyle lafı çakmış, gitmiş...
Genç kadın neredeyse tecavüz yanlısı ilan edilecek!
Asıl ben bunu anlamayan gazeteciliğe pes diyorum.
Paylaş