Paylaş
Kimi diyor; bütçesi yüksek olduğu için kaldırıldı...
Kimi diyor; Başbakan’ın çıkışının etkisi bunlar...
Kimi diyor; reytingleri kötüydü...
Hiçbiri değil...
10 gün önce dizinin ana karakteri Fırat Tanış, yapımcıyla tartışmalı şekilde diziden ayrıldı.
Bu dizi neyi anlatıyordu?
Patrona Halil İsyanı’nı...
Özcan Deniz, Türkan Şoray falan tamam da, Patrona Halil karakterini oynayan kimdi?
Fırat Tanış...
Diziden ana karakter gidince, yapımcı ve senaristler hikâyede nasıl bir çıkış yolu bulacaklarını aramaya başladılar.
Ama buldukları yollar, TRT’ye sıcak gelmedi.
Patrona Halil rolünü başka bir oyuncuya vermek de doğru bir çözüm olarak görülmeyince, “Bir Zamanlar Osmanlı”nın bitirilmesine karar verildi.
Fırat Tanış’la yapımcı Burhan Özkan arasındaki tartışmada kim haklı bilmiyorum.
Ama kritik roldeki bir oyuncunun devam eden bir diziyi yüzüstü bırakması, o dizinin bütün vebalini olmasa da yarısını yüklenmesi demek.
Fırat Tanış ayrılmasa, yapımcıyla TRT arasında kriz doğmaz ve o dizi devam ederdi.
Yapımcının İzmit’e yaptığı milyon dolarlık yatırımları geçtim, o setten ekmek yiyen yüzlerce çalışan vardı...
Şimdi kışın başında, sezonun ortasında hepsi işsiz.
Bu hiç yabana atılacak bir sorumluluk değil.
Tanıdığım kadarıyla Fırat Tanış da bunları düşünmeyecek kadar vicdansız biri değil.
Demek onun için de bıçak kemiğe dayanmış.
Şimdi yapımcı, Fırat Tanış’a “Beni büyük zarara uğrattı” diye yüklü bir tazminat davası açacak.
Fırat Tanış, kendi gerekçelerini öne sürerek karşı dava açacak...
Kazanan kim olacak bilmem ama kaybeden herkes oldu.
Son kurşun...
Nişantaşı City’s’in son kurşunu Mahalle açıldı.
Son kurşun diyorum, çünkü AVM’nin en üst katına bugüne kadar ne yaptılarsa tutmadı. Onlarca restoran, kafe geldi geçti binadan, bir türlü olmadı.
Üstelik çok iyi sinema salonlarına sahip olmasına rağmen.
Bir tek İzzet Çapa’nın Limonata’sı kalmıştı, sonunda tüm konsepti İzzet’e teslim ederek bir çözüm buldular.
İzzet de oraya bir mahalle kurdu.
Mantı, çiğ börek satan var, dondurmacı var, birahane var, Wagamama var, Kaşıbeyaz var...
İstinye Park’ta büyük başarı yakalayan Balık Ev var...
İrili ufaklı onlarca dükkan...
Biraz İstinye Park’ın pazar yerini andırıyor ama olsun...
Sıcak, sevimli, gidildiği zaman saatlerce vakit geçirilecek bir yer olmuş Mahalle.
Son kurşun bu sefer hedefi bulacak gibi gözüküyor.
Kulübe zenginliği!
Aykut Kocaman’ı eleştirmiştim, son UEFA maçına yedeklerle çıktığı için...
“Buna hakkın yok hoca” demiştim...
Ülke puanı var, galibiyete gelecek para var, prestij var.
Aykut Kocaman bunların hepsini gözardı etmişti.
Fatih Terim de Türkiye Kupası’na aynı şekilde yedeklerle çıktı ve Galatasaray elendi.
Bu yüzden Terim’e de aynı şeyi söylüyorum; buna hakkın yok Fatih Hoca.
Tamam, hafta sonu büyük derbi var, tamam takım Avrupa yorgunu...
Ama büyük takımlar da üç cephede birden savaşabilirse büyük takım oluyor.
Bunu en iyi Fatih Hoca bilir.
Yedeklerle çıkarak bir cepheyi gözden çıkardı Terim.
Fenerbahçe’nin Avrupa, Galatasaray’ın Türkiye Kupası mağlubiyetleri gösterdi ki; büyük takımların kulübe zenginliği lafı falan hikâyeymiş.
Sezar’ın hakkı
Posta’nın yayın yönetmeni Rıfat Ababay’a takıldım;
“Abi Pazar Kelebek’te bizim Sinem Vural’ın hazırladığı Sokak Modası köşesini aynen alıp Posta’ya yapmışsınız, gözümüzden kaçmadı...”
Güldü...
“Oğlum çok iyi gazete yapıyorsunuz. Pazar Kelebek de harika oldu.
Bizim kompleksimiz yoktur, iyi olan şeyleri alıp biz de yaparız” yanıtını verdi.
Hiç komplekssiz, hakkımızı teslim etti.
Bu arada ben de onların hakkını teslim etmeliyim. Posta magazin gazetesi olarak görülüyor ya lütfen takip edin; son dönemde hiçbir gazetenin atmadığı siyasi başlıkları, haber ve fotoğrafları manşetine taşıyor.
Paylaş