Paylaş
Zaten şu dört şey iyiyse bir ödül töreninin başarısız olmasına imkan yok...
1- Süresi uzun değildi...
Ne uzun ne kısa, tam tadında olacak. Yeşilçam da öyle oldu. NTV’nin yayınlaması Yeşilçam’ı daha kıymetli bir ödül töreni haline getiriyor. Üstelik ödül töreninin sarkmasını engelleyen en büyük neden de NTV’nin canlı yayını...
2- Gelenler çoğunlukla özenliydi...
Ödül törenlerinde hep eleştirdiğimiz noktaya bu kez davetliler dikkat etmişti. Konukların da, ödül alanların da, verenlerin de özenli giyinmesi “Demek ki bu iş oluyormuş” dedirtti.
3- Sahne iyiydi...
Sahne, dekor, ışık ve reji başarılıydı. Bu tür organizasyonları televizyonda başarılı gösteren en büyük etken de bu zaten.
4- Ödül dağılımı adaletliydi...
Yeşilçam Ödülleri hem “Çoğunluk”u gecenin galibi yaparak hem de Cem Yılmaz ve Demet Akbağ’a ödül vererek sanat filmlerine ve popüler sinemaya aynı mesafede durduğunu göstermek ister gibiydi.
Peki kötü olan hiçbir şey yok muydu?
Benim için kötü olan tek şey siyasetçilerin ödül vermeleridir.
Tamam, Beyoğlu Belediyesi’nin himayesi olmasa Yeşilçam Ödülleri olmazdı.
Ama bu, Ahmet Misbah Demircan’ın, Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun, Egemen Bağış’ın hep beraber ödül vermesini gerektiren bir durum olmamalı.
Ne zaman ki bunu da başaracağız, o zaman dört dörtlük bir ödül törenimiz olacak demektir.
Trafik ne ceza verecek?
Trabzonsporlu Jaja ve Fenerbahçeli Bilica’nın direksiyon başında şampanya kadehi kaldıran görüntüleri televizyon ve gazetelerde yayınlandı.
Alkollü araç kullanmakla kalmayıp, direksiyon başında da içmeye devam ediyorlar.
Her iki futbolcuya da kulüpleri ağır ceza vereceğini açıkladı.
Peki trafik ne yapacak?..
Görüntüleri delil kabul ederek bu iki futbolcuya ceza kesip, ehliyetine el koyacak mı?..
Yoksa bu arkadaşlar Türkiye’yi istediklerini yapabilecekleri üçüncü dünya ülkesi olarak görmeye devam edecekler mi?..
Japonya’nın teşekkürünü hak edecek ne yaptık?
Önüme gelene soruyorum, size de sorayım; Japonya’daki yüzyılın felaketiyle ilgili bir yardım kampanyasına, bağış organizasyonuna, ne bileyim simgesel bir dayanışmaya tanık oldunuz mu?
Tamam nükleer tehlike var, Japonlar’ın kendi yaralarını sarma çabası var...
Destek illa maddi olmaz, manevi olarak Japon halkının yanında olabildik mi?
1999 depreminde yardımımıza ilk koşanlar onlar değil miydi?
Prefabrik evleri ilk onlar kurmadı mı?
Biz Japonya’yla ilgili ne yaptık peki...
Haiti için konserler düzenleyen sanatçılar Japonya için ne yaptı?..
Sivil toplum örgütleri “yanınızdayız” mesajını vermek için hangi adımı attı?..
Yapılanlardan da bizim haberimiz yok.
Buna rağmen Japonya Büyükelçiliği’nin teşekkür reklamlarını gördüm televizyonlarda.
Büyükelçilik, Türk halkına teşekkür ediyordu. Ne yaptık ki bunu hak edecek...
İbo’nun iyileşme hızı Sezen’i de şaşırttı
İbrahim Tatlıses’i hastanede ziyaret eden sanatçılar arasında Sezen Aksu da vardı. Bu ziyaret sırasında Sezen’in İbo’ya bir şarkı sözü hediye ettiği dedikodusu kulağıma geldi.
Ziyareti sırasında İbo’ya bıraktığı mektubun sonuna bir de şarkı sözü yazdığı söyleniyordu. Dün sabah telefon açtım, sordum Sezen’e... “Şehir efsanesi. Ben gittiğimde bu kadar iyi durumda değildi zaten” dedi.
Sezen de birçok kişi gibi kafasından kalaşnikofla vurulmuş birinin bu kadar kısa sürede iyileşmesinin doğa üstü bir durum olduğuna inanıyor.
Yeni albümü 20 Mayıs’ta çıkacak.
İlk kez bütün albümü oğlu Mithat Can’ın imzasını taşıyacak. Sezen albümü teslim ettiğinde, “Nihayet bana güvenebildin anne” demiş Mithat Can... Sezen’in cevabı da; “Belki de biraz büyümen gerekiyordu” olmuş.
Paylaş