Paylaş
Tıpkı Halep katliamında çekilen fotoğraf gibi (Ramazan Öztürk çekmişti) Nilüfer’in bu fotoğrafı da Suriye savaşının ve dramının simgesi olarak geçecek tarihe...
* Bu fotoğrafı ne zaman çektin Nilüfer?
- Çarşamba sabahı saat 06.30’da Akyarlar’da çektim.
* O saatte orada ne yapıyordun? Haber alıp da mı gittin?
- Hayır, haber alıp gitmedim. Zaten sürekli nöbetteyiz. Suriyeli mültecileri sürekli takip ettiğimiz noktalardan biriydi orası. Çarşamba gecesi de nöbet bendeydi ve sabah bu manzarayla karşılaştım.
* Sen geldiğinde jandarma var mıydı?
- Hayır. Ben geldikten 3-5 dakika sonra jandarma geldi.
* Fotoğrafı çekerken ne hissettin?
- Çocuk olması, çok daha farklı bir duygu uyandırdı bende...
* Daha önce de cansız çocuk bedenleri çekmiş miydin?
- Evet, çok ölmüş insan fotoğrafı çektim. Trafik kazalarında parçalanmış bedenleri çektim. Çocuklar da çektim... Ama bu hepsinden farklıydı.
* Ne düşündün fotoğrafı çekerken?
- Sahilde üzerinde kıyafetleri, cansız bedeniyle yatıyordu. Onun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Onun için yapabileceğim en iyi şey, çekeceğim fotoğraflarla cansız bedeninin çığlığını bütün dünyaya duyurabilmekti.
* Çektiğin bu kare dünya medyasında yer aldı. Gördüğüm kadarıyla telefonların da susmuyor.
- Evet, dünden beri Türkiye ve dünya medyasından konuyla ilgili telefonlar geliyor. İzlenimlerimi, duygularımı öğrenmeye çalışıyorlar.
Nilüfer Demir, dünyada olay yaratan fotoğrafı çektiği yerde bir gün sonra bu kareyi çekti. Ölen Suriyeli çocuğun cesedinin vurduğu sahilde yaşıtları oyun oynuyordu...
* Daha önce bu kadar ses getiren bir fotoğrafın olmamıştı herhalde...
- Hayır, olmamıştı. Keşke bu da olmasaydı. Keşke Suriye’de bu savaş ve mülteci dramı da yaşanmasaydı. Ve ben de bu fotoğrafı çekmemiş olsaydım. Ama belki çektiğim bu fotoğrafla Suriyeli mültecilere bir parça yardımım olur. Onların sorunları, dünya gündemine daha fazla gelir.
* Kaç yaşındasın?
- 29 yaşındayım.
* Kaç yıldır gazetecilik yapıyorsun?
- 2002 yılından bu yana çalışıyorum. 13 yıldır DHA’da muhabir olarak görev yapıyorum.
* Çocuğun var mı?
- Hayır, yok. Haziran ayında evlendim. Belki çocuğum olsaydı bu fotoğrafı çekmekte daha da zorlanırdım.
* Deklanşöre basarken yaşadığın duyguyu anlat bana...
- Kolay değildi. Çektiğim herhangi bir fotoğraf değildi çünkü. Bunun, çektiğim herhangi bir fotoğraf olmadığını biliyordum. Ben gazeteci olarak görevimi yaptım.
Spor salonunda bile şiddet gördüm
Erkek arkadaşı Murat Varol’dan şiddet gördüğü gerekçesiyle şikayetçi olan Deniz Akkaya’yla önceki gün konuştum.
Kızının okulunun ilk günüydü, sesi çok iyi geliyordu; “Neden öyle olmasın, normal hayatıma devam ediyorum” dedi...
“Bu ilişki benim için tamamen bitmiştir ama dava süreci devam ediyor” diye ekledi...
Mahkemeye başvurup hemen uzaklaştırma kararı aldırmış, “Benden, evimden ve kızımdan uzak duracak bundan sonra” dedi...
Sonra ben merak ettiklerimi sordum:
* Ne zamandır şiddet görüyordun?
- Çok uzun zaman olmadı, 3-4 aylık mesele bu... Susmak yerine tepki göstermeyi, şikayetçi olmayı tercih ettim...
* Neden 3 ay önce ilk şiddet gördüğünde bunu yapmadın?
- Kızımla tehdit etti beni... “Kızının babası Efe Önbilgin’le bir olup Ayşe’nin velayetini elinden aldırırım” dedi. Açıkçası ilk başta çekindim, ancak şiddet devam edince hemen ayrıldım...
* Peki, yıllar önce de ilişkiniz olmuştu Murat Varol’la. O zaman şiddet görmedin mi, bilmiyor muydun böyle biri olduğunu?
- Hayır, o zaman çok kısa bir ilişkimiz olmuştu ve hiç şiddet görmemiştim. O dönem böyle biri değildi...
* Ağır şiddet gördün mü?
- Hayır ama arkadaşlarımın yanında, evde ya da dışarıda saldırıya maruz kaldım...
* Şiddete tanık olan insanlar da var yani?
- Evet... Gerekirse mahkemede de bunları sunacağım.
* Dışarıda derken, restoranda falan herkesin ortasında da mı şiddete maruz kaldın?
- Restoranda değil, spor salonunda oldu... Arkadaşlarımın yanında da yaşadık benzer şeyler...
* Daha önce şiddet gördüğünde de sessiz kalmamış ve bunu cesurca açıklamıştın...
- Ne eğitimli insanlar var dayak yiyorlar ama seslerini çıkarmıyorlar, ay kimse bilmesin diyerek sineye çekiyorlar. Beni tanırsın, öyle biri değilim. Kadın şiddete karşı sesini yükseltmeli. Ben de sessiz kalmadım...
* Peki bu olayları yaşarken profesyonel bir destek almadınız mı?
- Almaz olur muyuz! 4-5 ayrı psikoloğa, psikaytra gittik. Ama hepsine bir kulp bulup bıraktı. Devam etmedi... En son kendi bir psikolog buldu, ona da devam etmedi...
Paylaş