Paylaş
Gece boyunca da cinayeti kimin işlediğini bulmaya çalıştık...Murder Mystery Dinner denen bir tür bu...Okan Bayülgen de bir süredir bu türü gece hayatımıza bir eğlence anlayışı olarak sokmaya çalışıyor...Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası adıyla...Bu interaktif oyunu, Etiler’in girişinde Beşiktaş Belediyesi’nin karşısındaki Sahne İstanbul’da sahnelemeye başladılar...İlk gecesinde ben de oradaydım...Yemeğinizi yiyip bir şeyler içtiğiniz şık bir restoran Sahne İstanbul...Gittiğim gece 180 kişi vardı ve herkese yemekleri Sahrap Soysal hazırlamıştı...Mekanın tam ortasındaki masada oyuncular oturuyor, tıpkı müşteriler gibi...Bir şirketin kutlama yemeğindeyiz hep birlikte ve bir cinayet işleniyor...Bundan sonrası klasik bir Agatha Christie romanı tadında akıyor...Herkes şüpheli, herkes katili bulmaya çalışıyor...Oyunun sonunda da bütün masalara birer kağıt dağıtılıyor. Müşteriler oyunla ilgili üç soruya doğru yanıt vermeye ve katili tahmin etmeye çalışıyor...Dört soruyu da doğru bilen masaya, Okan’dan bir şişe şampanya hediye...İyi günündeyse BVS Group’un patronundan Günay’da çift kişilik bir davet de kapıyor...
Nilgün’le katili bulduk
Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’nda ben Nilgün Belgün’le aynı masadaydım ve oyunun sonunda katili doğru tahmin ettik...Ancak diğer üç sorunun tamamına yanlış cevap verdik.Dolayısıyla şampanya hediyesini kazanamadık.180 kişinin olduğu salonda 4 soruya da doğru yanıt veren tek bir masa çıktı o gece...Yerli bir Agatha Christie’miz olduAgatha Christie romanlarını gençliğimde fazlasıyla okumuş biri olarak, Okan Bayülgen’in sahneye koyduğu Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası metnine bayıldım...Tıpkı Agatha Christie romanlarında olduğu gibi katili son ana kadar tahmin edebilmek, olayların örgüsüne hakim olabilmek mümkün değil...Karışık ilişkiler yumağının içinde kalıyorsunuz.Metni yazan Sevin Atasoy, Adli Tıp uzmanı ve ‘delil avcısı’ Sevil Atasoy’un kızı...Kanıt dizisinin özgün hikayesini yazmış bir isim...Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası’ndaki metniyle yerli bir Agatha Christie’miz oldu dedirtti bana...Okan ve Sevin Atasoy’un bir süredir birlikte olduğunu biliyorsunuz zaten...Eğlenceli Cinayetler Kumpanyası, her çarşamba Sahne İstanbul’da. Kişi başı her şey dahil 140 lira.
Kitap fuarı günlüğü
34. İstanbul Kitap Fuarı’nda yarın son gün, bugün ve yarın gittiniz gittiniz yoksa kaçıracaksanız...Hafta sonuna kalmayayım hafta içi sakin olur diyerek önceki sabah kızımla birlikte yola koyuldum...
İşte kitap fuarı günlüğüm...
09.30: Cihangir’den yola çıktım 45 dakika sonra Beylikdüzü’ndeydim...10.15: Otopark girişi her yıl olduğu gibi felaket uzun kuyruklar E5’e taşıp trafiği kilitlemiş... Böyle kalabalık bir organizasyonda neden tek bir trafik polisi olmaz bölgede...10.30: Kapı girişinde hafta içi sabah gelmenin çok doğru bir karar olmadığını anlıyorum. İstanbul’un bütün okulları burada, ama harika bir görüntü...11.30: Bir iki salon gezmeyi başardık, tabii daha çok çocuk kitapları stantlarını...12.00: Galiba çocuk ve gençlerin gürültüsünden kafam şişti, kaçalım artık diyorum, Pera hâlâ kitap karıştırıyor...12.30: Yılmaz Vural’ı gördüm kitaplarını imzalıyordu, “Bak bu amca yazıyor bu kitapları dedim” Pera’ya, çantamıza iki-üç Yılmaz Vural kitabı da attık...12.45: İki saatte dayak yemiş gibi oldum, fuardan çıktık. Öğrenciler hâlâ akın akın geliyordu...Not: Bugün ve yarın 20.00’ye kadar açık kitap fuarı...
Okulların ilgisi harika
Tamam çocuk gürültüsünden başım ağrıdı, tamam yoruldum ama Kitap Fuarı’na okulların ve öğrencilerin ilgisine bayıldım...Onlarca okul servisi yüzlerce ilk ve ortaöğretim okulu öğrencisini fuara getirmişti...Bazıları tek tip okul kıyafetleri, bazıları normal kıyafetleriyle gruplar halinde geziyorlardı...İşin daha da güzeli bu kadar çok çocuğa rağmen yayınevlerinin stant görevlileri soru soran her çocuğa karşı aşırı ilgili ve sabırlıydılar...Kitap fuarının bu çocuk ve genç ziyaretçi kitlesini çok sevdim...
Öğrencilerin yüzde 50’si türbanlı
Kitap fuarında gelen öğrenci gruplarını izlerken dikkatimi çekti. Öğrenci gruplarındaki kızların yarısının başı açık yarısının kapalıydı...Neredeyse tam bir yüzde 50 yüzde 50 durumu vardı...Geçen yıl yapılan yönetmelik değişikliğiyle okullarda öğrencilere 10 yaşından itibaren başörtüsü takma serbestliği getirilmişti...Belki de benim gittiğim sabah daha çok İmam Hatip öğrencileri gelmişti bilemiyorum ama özellikle ortaokul ve liseye giden kız öğrencilerde başı açık ve başörtü takanların oranı yarı yarıyaydı...
Rabia eli
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın masasındaki Rabia işareti yapan el heykelinin orantısız olduğunu yazmıştım önceki gün...Bu heykeli Cumhurbaşkanı’na gönderen Semih Daştan konuya açıklık getirdi... Ceviz ağacından yapılmış ve özel olarak hazırlanmış bu heykelcik...SD Sarel Plastik ve Ambalaj’ın sahibi olan Daştan, bundan sonraki çalışmalar da daha dikkatli olacaklarını söyledi...
Çok kısa
İstanbul’un en önemli sanat etkinliklerinden Contemporary’nin en kötü yanı ne biliyor musunuz, çok kısa olması...Perşembe günü resmi açılışı yapıldı... Yarın da kapanıyor fuar...Topu topu dört gün...Sergileri, yemekleri, partileri, konferanslarıyla çok yoğun bir dört gün...Ama bu kadar büyük ve kalabalık bir şehir için çok az...Hafta içi gelemeyenler için sadece bugün ve yarın var zaten...Onu da kaçırdı mı, bir daha görme şansı yok bu eserleri...Keşke bir haftaya yayılabilen bir etkinlik olsa Contemporary İstanbul...
Paylaş