Nimet Hanım bu binayı eğitime kazandırın...

Ortaköy’de köprünün hemen ayağı altında bulunan ve yakıldığı 2002 yılından bu yana yıkık dökük vaziyette duran tarihi Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu’nda okumuş biriyle ilk kez karşılaştım.

Boğaz’ın hemen kenarında, 1800’lerde yapılmış bir yalıda okumanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ederdim.
Ne büyük bir ayrıcalık...
Bir arkadaşımla Ortaköy’den Bebek’e giderken, “Biliyor musun ben bu okulda okudum” deyince arabayı hemen durdurdum.
110 yıllık Hatice Sultan Yalısı’ndan Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu’na dönen tarihi binada üç yıl ortaokulu okumuş arkadaşım. Başladı anlatmaya;
Tavanları altın varaktı...
Mezuniyet törenlerinde denize atlanırdı...
Bazı tavanlarda Boğaz manzarası resimleri vardı...
Eğitimi çok iyiydi...
O anlattıkça sanki ben bahçesinde merdivenlerinde koşuyormuş gibi oldum.
İşte o muhteşem bina 2002 yılında kundaklandığından beri içler acısı vaziyette öylece duruyor.
Sakıp Sabancı’nın ölümünden önce ‘tekrar yapılsın’ diye vasiyet etmesine, bizzat Başbakan Erdoğan’dan ricacı olmasına, okul mezunlarının, Ortaköylüler’in ve tarihe sahip çıkanların tüm çabasına rağmen 7 yıldır kaderine terk edildi bina.
İl Genel Meclisi 2008 yılında butik otel olması için ihale açılmasına izin verdi ve 25 yıllığına kiralandı da bina...
Geçtiğimiz aylarda ise İdari Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi ve ihale iptal edildi.
Dava halen sürüyor. Yeni Milli Eğitim Bakanımız Nimet Çubukçu mutlaka burayı mercek altına almalı, davanın seyrini takip etmeli, burayı yeniden eğitime kazandırmak için ne gerekiyorsa yapmalı... Boğaz’da otellerimizin lüksü de var, butiği de, Ortaköy’ün yeni bir otele ihtiyacı yok...
Bu bina tekrar öğrencilerin bahçesinde koştuğu, mezuniyet törenlerinde denize atladığı, 30 yıl sonra bile mezun olanların gururla “Burada okudum” dediği Türk eğitim sisteminin pırlantasına dönüşmeli...

Rijkaard’ın saç meselesi

Galatasaray çok önemli bir iş yaptı ve Rijkaard’la anlaştı.
Rijkaard’ı anlatmaya gerek yok, hem futbolculuğu hem de hocalığı döneminde büyük başarıları var... Buna rağmen bizim spor basını Rijkaard’ı sevmedi. Gıcık oluyorlar!
Haber yapmaya elleri gitmiyor. Fotoğrafını basmak istemiyorlar, kanları ısınmadı Rijkaard’a... Bunun nedeni ne?
Hiç öyle futbolda, hocalıkta, taktikte, basınla kurduğu ilişkide aramayın nedeni...
Çünkü olay tamamen teknik ve problem Rijkaard’ın saçlarından kaynaklanıyor.
Malum Rijkaard’ın bir ‘bonus kafa’, şampuan reklamlarında oynayacak kadar kıvır kıvır saçları...
Eee bizim dekupe fotoğraf basmaya meraklı spor medyası bu saçları nasıl dekupe yapsın?..
Tek tek saç bukleleriyle uğraşacaklar, aralara girip fotoyu temizleyecekler bir ton iş, zaman yok gazete baskıya yetişecek. O yüzden ince işçilik yerine cart diye kesilmiş Rijkaard fotoğraflarına rastlıyorum spor sayfalarında, kafasına tas geçirilmiş gibi oluyor adam, bütün havası gidiyor. İşte bu yüzden sevmiyor spor basını Rijkaard’ı, saçları sayfa yaparken ekstra iş çıkardığı için...

Metrobüs köprüyü mahvetti

Metrobüs iyi oldu diyenlere akşam iş çıkışı Beşiktaş Yıldız yokuşundan çıkıp birinci köprüye girmelerini öneriyorum. Bütün o Yıldız’dan Beşiktaş’tan Dolmabahçe’den gelen araçlar tek bir şeritten (Dikkat! Sadece bir şeritten) köprüye girmeye çalışıyor.
Çünkü diğer şerit köprüye giriş yapması için Metrobüs’e tahsis edildi... Böyle bir yol planlaması olur mu?
Bu yüzden her akşam Yıldız köprü girişinden Karaköy’e kadar uzanan kilometrelerce kuyruk oluşuyor.
Geçen akşam Kabataş’tan o tek şeride ulaşıp köprüye girmek tam 70 dakikamı aldı.
Metrobüsle giden vatandaş da, metrobüs yüzünden 4-5 kilometrelik yolu 70 dakikada gidenler vatandaş değil mi?
Sadece özel araç sahipleri de değil, 70 dakika bekleyenler arasında belediye otobüslerindeki, dolmuşlardaki vatandaşlar da var...

Burhan’la karşılıklı oynayacağım, heyecanlıyım

Önceki gün Cem Yılmaz’ı gördüm Cihangir’de, “Herhalde Plato’ya Sinan Çetin’in yanına gelmiştir” diye düşündüm. “Nereye gidiyorsun” dedim. “Burhan’la karşılıklı oynayacağım çok heyecanlıyım” dedi.
Avrupa Yakası’nın finalinin çekimlerine konuk oyuncu olarak katılmaya gidiyormuş.
Engin Günaydın’ın canlandırdığı Burhan Bey’le karşılıklı oynayacağı için de ayrıca keyifliydi.
Dün Milliyet’te Ali Eyüboğlu yazdı; tek konuk oyuncu Cem Yılmaz değilmiş 17 Haziran’da yayınlanacak Avrupa Yakası’nın finalinde; Emel Sayın, Tamer Karadağlı, Melis Birkan ve Cem Davran da kadroda varmış.
Yazarın Tüm Yazıları