Paylaş
Seyreden herkesi hüngür hüngür ağlatan bir baba-kız hikayesi;
Haksız yere hapsedilen Memo ve
7 kışındaki kızı Ova’nın...
Şu sıralar farklı dijital platformlarda tavsiye olarak önüme düşüyor film. Belli ki PSG’nin dünyaca ünlü futbolcusu Neymar’ın da önüne düşmüş ve açıp izlemiş “7. Koğuştaki Mucize”yi...
Daha sonra da sosyal medyasından, “Çocuğu olanlar bu filmi izledikten sonraki duygumu daha iyi anlar. İnanılmaz güzel bir film, izlerken çocuklar gibi hüngür hüngür ağladım” paylaşımını yaptı.
137 milyon takipçisi var Neymar’ın... Türk yapımlarının dünyada gücünü ve etkisini göstermek açısından çok önemli bir nokta bu...
Ama Neymar’ın bile ağladığı bu filme ben hâlâ ağlamadım.
Orijinal Kore filminin de finalini biliyorum, bizimkinin de...
Galaya da davet edildim, sinemada izlemeye de...
Ama bir türlü gönlüm izlemeye el vermiyor bu filmi..
Şimdi televizyonda karşıma gelince de açıp bakamıyorum.
Galiba bir baba-kız hikayesine hüngür hüngür ağlamak istemiyorum.
Tekrar maç izlemek mi
Bir arkadaşım var, akşamın bir vakti sürekli mesaj atıyor, bilmem hangi kanalda yayınlanan bilmem hangi maç çok iyi diye... “Çok iyi” dediği maç en erken 5-10 yıl önce oynanmış bir karşılaşma.
Bu eski futbol maçlarını yeniden izlemek gram ilgimi çekmiyor...
Bir filmi yeniden izlerim...
Bir kitabı yeniden okurum ama bir maçı yeniden izlemek hiç benim harcım değilmiş onu da anladım.
Sıkıldım
◊ Tok sesli abilerin okuduğu, “bu günler bitecek” diye umut aşılamaya çalışan reklam filmlerinden...
◊ Sunucunun, muhabirin sorduğu “Salgın ne zaman bitecek” sorusundan.
◊ Dünyada kimsenin bilmediği cevabın peşinde olunmasından...
65 yaşa ilk itiraz Oral Abi’den geldi
Bizim meslekte sokağa çıkma yasağına takılan 65 yaş üstü abilerimizin neler yaptığını dikkatle takip ediyorum.
◊ Hıncal Uluç (80):
AVM gezmeyi bırakıp eve kapattı kendini, hayatında ilk defa yazılarını gazeteye gitmeden yazıyor.
◊ Güneri Cıvaoğlu (80):
Her daim genç olduğu için bu meseleyi ağzına bile almıyor... Sokağa çıkma yasağına hiç takılmamış gibi davranıyor.
◊ Ertuğrul Özkök (73):
Evin salonunda 12 metrelik parkurda her gün 5 kilometre yürüyor, ekmeği bıraktı, viskiyi azalttı...
◊ Ali Sirmen (80):
Büyük geçmiş olsun... Covid 19 pozitif çıktı, hastanede tedavisinin ardından taburcu olup yazılarına yeniden başladı.
◊ Mehmet Barlas (78):
New York’a gidip gidemeyeceğini düşünüyor ama gidersin Mehmet Abi, Allah sağlık versin...
◊ Rauf Tamer (83):
Bu dönemde yazılarına bir süre ara verdi, dinlenmeye çekildi... Sağlığında bir sıkıntı yok, hafta sonuna doğru yazılara başlayacak.
Bizim kuşağın üstatlarıdır bu isimler... Allah hepsine sağlık, uzun ömürler versin ama bakıyorum da hiçbiri 65 yaş üstü yasak kuralına itiraz etmiyor. Evde kapalı kalmaya ses çıkarmıyorlar.
Bu meseleye ilk itiraz Oral Çalışlar’dan (73) geldi. Dün Posta’daki köşesinde Oral Abi şunları yazdı:
◊ 65 yaş üstü kişilerin ev hapsine sokulması Sırbistan ve Kolombiya dışında dünyada görülmüş bir şey değil.
◊ 65 yaş üstü insanların eve kapatılıp tecrit edilmesini onaylamıyoruz.
◊ 65 yaş üstünü tecrit etmek, bu grubu hayattan tamamen soyutlamak insan haklarıyla bağdaşmıyor.
◊ Bu tecrittin işe yaradığına dair bir veri yok. Ölümlerin çoğunluğu bu tecrite rağmen yine bu yaş kuşağında gerçekleşiyor.
◊ Sokağa çıkmak herkes için olmalı veya olmamalı...
Bunları yazdıktan sonra da; “65 yaş üstüne belli bir hareket imkanı tanınmasını, bu uygulamaya son verilmesini umuyoruz” dedi. Böylece 65 yaş üstüne özgürlük fişeğini medyada ilk yakan Oral Çalışlar oldu.
Medyanın 65 yaş üstü abileri bakalım ne diyecek? Oral Abi’nin peşinden mi gidecekler yoksa evde kalmaktan memnunlar mı?
Ev halleri...
Şu karantina günlerinde televizyonlardaki canlı yayın haber programlarında;
∆ Uyundu...
∆ Sigara içildi...
∆ Gaz çıkarıldı...
Daha ne olsun? Geriye birkaç şey kaldı da onu da ben yazmayayım. Ev yapımı haber programcılığı böyle oluyormuş demek ki...
Bakalım daha neler göreceğiz...
Portren hangi ressamın tablosuyla eşleşiyor
Dün Borusan Contemporary’de Bill Viola’nın sergisini gezdim. Durun sakin olun, evden kalkıp Baltalimanı’na gitmedim elbette, dijital sergilerden bahsediyorum. Dünyada pek çok sergiyi, müzeyi olduğu gibi bizde de müzeler, sanat etkinlikleri dijital ortama taşındı.
Üç boyutlu olarak koridorları geziyor, sanat eserinin karşısına geçip bakabiliyorsunuz.
Google’ın Arts&Culture adlı bir uygulaması var.
Telefonunuza indirip Borusan’daki sergiyi de, Paris’tekini de gezebiliyorsunuz. Bu uygulamada eğlenceli bir bölüm de var; Kendi selfie’ni çekiyorsun, dünyaca ünlü ressamların hangi tablodaki karakterine benzediğinizi söylüyor uygulama size...
Uygulama benim fotoğrafımı Gürcü ressam Magalashvili’nin bir tablosuyla eşleştirdi sürekli...
Maske, TC kimlikle alınmalı...
Maske dağıtım işinin PTT’nin üzerinden alınması çok doğruydu. Hem PTT çalışanlarına yazık, hem de PTT önüne kalabalık oluşturan vatandaşa...
Perşembe gününe kadar 39 milyon vatandaşa kod gitmiş olacağını açıkladı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca...
Ancak kod gitmeyen de eczaneye koşuyor.
Bu karışıklığın da önüne geçebilmek için TC kimlik numarası yeterli olmalı maske alabilmek için...
Numarasını gösteren haftalık maskesini alsın. Diğer türlü yine el altından satışı patlamaya başlayacak maskelerin..
Paylaş