Paylaş
Sırasıyla Hakan: Muhafız, Kardeş Çocukları, Bir Zamanlar Çukurova, Erkenci Kuş ve Jet Sosyete dizilerinin oyuncuları...
Hepsi de 90 kuşağı...
Kimi 95 doğumlu, kimi 99... Kiminin babası balıkçı, kimi annesi babası ayrı büyümüş...
Kendilerini, “90 kuşağı sanılanın aksine duyarlılığı ve empati gücü yüksek bir kuşak. Çevresine ve dünyaya karşı kayıtsız değil. Kendini rahat ifade edebilen, özgüvenli ve kararlı, özgür ruhlu bir kuşak (Miray Daner)” olarak tanımlıyorlar...
Şöhrete, “Benim hayat amacım değil. Ben hep sıfırdan başlayacak kadar esnek olmak gerektiğini düşünüyorum (Ayça Ayşin Turan)” diye bakıyorlar...
“Şöhretin beni değiştirmesinden çok korkuyorum. Bu yüzden kendimi hep bir adım dışarıdan izliyorum (Hilal Altınbilek)” diyorlar...
Afra Saraçoğlu, kazandığı parayla annesini çok istediği deniz manzaralı eve taşımış ve odasını pembeye boyamış...
Ve, “Odama girenler neden bu kadar pembe diye soruyor. Çünkü çocukluğumda böyle bir odanın hayalini kurardım ama olmamıştı. Bu yüzden hâlâ Barbie bebeklerim vardır” diyor.
Kendilerini iyi tanıyorlar...
Demet Özdemir: İnsan bazı şeyleri kazandıkça, kendinden emin oldukça daha naifleşiyor. Hırçın bir kızken öfkem azaldı.
Zorluk çekmişler...
Ecem Uzun: Ben bu işe çocuk oyuncu olarak başladım. Aman o senin abin ne olacak. Burada giyin ne olacak, sen çocuksun dedikleri nokta, istismardı...
Ama sonunda hepsi genç yaşında başarmış.
Bugün milyonlarca takipçisi, binlerce hayranı olan, çok izlenen dizilerin oyuncuları onlar.
Dünyada Amerika’dan sonra en çok ihracatı yapan Türk dizi sektörünün yarattığı yeni kuşak yıldızlar...
Ortak özellikleri, ayakları yere basıyor, kendilerine güveniyorlar, sözlerini esirgemiyorlar, modern Türkiye’nin güçlü genç kadınları... Bizim dünyada entertainment vitrinindeki yüzlerimiz...
Hakan Gence’nin yeni çıkan “Nasıl Star Oldular” kitabında bu genç kadınların hikayelerini okurken hem bu genç oyunculara, hem de Türk dizi sektörünün gücüne bir kez daha şapka çıkardım...
Hakan Gence’nin kitabında 16 genç oyuncunun şöhret olma hikayeleri var.
Emre Yunusoğlu ve Muhsin Akgün’ün çektiği fotoğraflar da müthiş.
(Nasıl Star Oldular, Hakan Gence, Hürriyet Kitap, büyük boy 168 sayfa, 39 lira)
Uber’in 2019’da yediği rekor trafik cezası...
Dünkü yazımda Uber’de taşıma yapmak için minibüs alanların ne yapacağını yazmıştım...
Bir gece önce Uber sürücüleri Yenikapı miting alanında toplanıp seslerini duyurmaya çalıştılar zaten.
Ben de uzun bir aradan sonra Uber Genel Müdürü Neyran Bahadırlı’yla bir kez daha buluştum.
İstanbul’da Uber XL olarak tabir edilen siyah minibüslerin sayısı 7 binmiş...
“Nedir bu küçülme meselesi, Uber Türkiye’den çıkıyor mu” diye sordum Neyran Hanım’a...
“Trafikte araçlarımız sürekli bağlandığı ve ceza kesildiği için istediğimiz gibi hizmet veremiyoruz. Bu yüzden sadece XL hizmetinde küçülmeye gidiyoruz. Sarı ve turkuvaz taksi hizmetlerimiz ise sürüyor.
Uber’in Türkiye’den çıkma gibi bir projesi asla yok. Biz Türkiye’ye güveniyoruz ve inanıyoruz” yanıtını verdi. Uber bağlanan ve ceza yiyen her aracın cezasını ödüyordu, yolcuya kesilen cezayı da yolcuya geri iade ediyordu. Bunların hepsi şirketin üzerine inanılmaz bir yük olmuş. “2019’da ne kadar aracınız bağlandı” diye sordum. Net bir rakam vermedi Neyran Hanım, benim “Her araç 2-3 kez bağlansa 15-20 bin vardır” sözüme çok daha fazla dercesine gülerek yanıt verdi. Her XL aracı 4 kez ceza yese, 30 bin kez trafik cezası demek bu.
Ortalama 500 liradan 15 milyon lira yapar...
İşte bu ekonomik yük yüzünden XL araçlarında küçülmeye gitti Uber...
“Ne yapacaksınız” diye sordum... “Biz vergimizi ödüyoruz. Bizimle işbirliği yapan 3600 taşımacılık şirketi var, onlar da vergilerini ödüyor.
Uber vergi ödemiyor söylemi kesinlikle doğru değil. Biz bu işin çözülmesi için bir irade bekliyoruz” dedi...
Bu arada Uber sistemine kayıtlı olan sarı taksi sayısı 3 bini bulmuş, turkuvaz taksi sayısı da hızla artıyormuş.
Paylaş