‘Modern pavyon’: Lucca

Tanımlama bana ait değil, bizim Sibel Arna'nın. Ben Lucca'yı başından beri beğeniyorum, hem mekan, hem konum, hem de dekor olarak bana sıcak geliyor.

Cihangir'in Leyla'sı da, Bebek'in Lucca'sı da ne kadar popüler olursa olsunlar bende hep "mahallemizin barı" hissi uyandırıyor.

Ancak Sibel, Lucca'nın "modern bir pavyon" olduğunu düşünüyor.

Çoğunlukla ünlü erkeklerin gitmesi ve mekana gelen kadınlara bakarak bu izlenimi edinmiş.

Şimdi geçen akşam aynı anda Lucca'da olan isimleri sayayım, kararı siz verin.

Yılmaz Erdoğan, Banu Sağnak, Demet Akbağ ve eşi Zafer Çika bir masada...

Girişte sağda Okan Bayülgen ve Faslı sevgilisi Kansa, Saba Tümer'le sohbet ediyor.

Arka tarafta Reha Muhtar ve Ferhan Tezcan arkadaşlarıyla bir masa kurmuş.

NTV habercileri Mirgün Cabas ve Ahmet Yeşiltepe başbaşa kaynatıyorlar.

Gecenin ilerleyen saatlerinde Ozan Güven ve Mehmet Aslantuğ da gelerek bir masaya oturdular ki kadro tam oldu.

Yanlış anlamayın parti ya da davet yok, normal bir Lucca gecesi bu.

İsimleri sayınca fark ettim ki, benim "mahalle barı" tamımlamam da abartılı oldu galiba.

Sibel'in "modern pavyon" tanımlamasının nasıl olduğuna da siz karar verin artık.

Kanal D'de yeni dönem

Doğan TV grubunda yeni görev dağılımları yapıldı, Kanal D'de İrfan Şahin dönemi başladı.

CINE5'te dört yıl boyunca genel müdürüm olduğu için Şahin'i yakından tanırım.

Herkesin İrfan Şahin'le ilgili ortak görüşü aynıdır: Televizyon piyasasının görüp görebileceği en dürüst isim.

CINE5 öncesinde Show TV yönetiminde olan, son olarak D Productions'ın başında bulunan Şahin, Kanal D'nin yeni Genel Müdürü olarak, sadece Kanal D'ye değil televizyon piyasasına da çok şey katacaktır.

Doğan TV'de İrfan Şahin'den boşalan D Productions'a Oğuz Koloğlu gelirken, Cengiz Özdemir'in Star TV'deki görevine devam edeceği bir kez daha belirtildi.

Tüm bu organizasyonun başında ise Yayın Grup Başkanı olarak Murat Saygı var...

İclal'le Tuna, Picus'a kapak

İclal Aydın'la Tuna Kiremitçi'nin aşkı gündemde... Bu aşka şaşıranlar var, ne zaman başladığını sorgulayanlar var, eski eşlerden görüş alanlar var.

Benim anlamadığım bu işi bu kadar abartmaya ne gerek var?

İclal'i yıllardır tanırım, hafta başında nasıl bir ilişki yaşadığını tüm samimiyetiyle anlattı, uzun uzun konuştuk.

Ben bu ilişkinin nasıl olduğundan çok, Tuna'yla İclal aşkının okur olarak bize nasıl döneceğini merak ediyorum.

Acaba bu aşk iki yazarın bir sonraki kitaplarını besleyecek mi, bu ilişki bir sonraki kitaplara nasıl yansıyacak?..

Şimdiden bir sonraki kitaplarını bekliyorum.

Bu arada edebiyat dergisi Picus herkesi atlattı.

Picus'un aralık sayısının kapağında Tuna Kiremitçi'yle İclal Aydın var.

Dergide çiçeği burnunda sevgililerin birbirleriyle kitapları hakkında yaptıkları röportajlar yer alıyor.

Zaten derginin kasım sayısında da Tuna'nın İclal'in kitabıyla ilgili "Çok güzel gülümser İclal" diye başlayan bir yazısı var ki, kitap yazısı değil tam bir ilan-ı aşk...

Kocaman tashihler

Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde takımlar sahaya Kızılay pankartlarıyla çıktılar.

Galatasaraylı futbolcuların taşıdıkları ve taraftarları kan vermeye davet eden pankartta aynen şöyle yazıyordu: Sende hayat kurtarabilirsin.

Oradaki -de'nin ayrı olması gerektiğinin, ne pankartı yazan, ne onay veren, ne taşıyan futbolcu...

Kızılay'a mı kızalım, Galatasaray'a mı?

Dün gazetelerde yer alan tam sayfa bir ilanda da "Kısa zamanda hiçbirşey inşa edilmez" diyordu.

Reklamcı da, şirket sahibi de şey'in ayrı olması gerektiğini bilmiyor.

Koskoca pankartlarda, koskoca ilanlarda kocaman tashihler yapılıyor.

Yok mu bir parça Türkçe bilip, bunları okuyan biri?..

Babam ve Oğlum'un domino taşı etkisi

Bir filmin en iyi reklamının "kulaktan kulağa" yapıldığını, son olarak Çağan Irmak'ın filmi Babam ve Oğlum kanıtladı.

Eğer filmden çıkan izleyici, eşine dostuna beğenisini anlatmaya başlıyorsa bilin ki o filmin sırtı yere gelmez.

İşte Babam ve Oğlum.

Vizyona girdiğinin ilk haftasında sadece 74.406 kişi izledi filmi...

Ama o 74 bin kişi filmi eşine dostuna öyle bir anlattı ki, ilk haftayı takip eden üç günde 79.030 kişi filmi izlemek için sinema salonlarına koştu.

7 günde 74 bin, sonraki ilk üç günde 79 bin kişi...

Babam ve Oğlum'un 10 günlük seyirci sayısı toplam 153.430.

Bence bu rakam artarak devam edecek.

Filmin izleyici üzerinde domino taşı etkisi yarattığını gören yapımcı Şükrü Avşar, 56 kopyayı artırıp daha fazla salonda filmi vizyona sokmaya karar vermiş.

Benzer etkiyi basında da gördük.

Film hakkında çıkan yazılar ve haberler her geçen gün artarak devam etti.

Normalde film vizyona girerken haber sayısı çoktur, ilerleyen günlerde azalır.

Babam ve Oğlum ise medyada tam tersi bir grafik izledi.

Demek ki iyi olan, mutlaka karşılığını buluyor.

TARİHTE BUGÜN

1 YIL ÖNCE

1 Aralık 2004

Bir zamanlar Rüştü

Son 10 maçta 5 gol yiyen, son 4 maçında ise kalesinde gol görmeyen Rüştü Reçber, 5 yıl daha futbol oynayacağını söyledi.

10 YIL ÖNCE

1 Aralık 1995

Med TV kapatılsın

Türkiye, İngiltere'den yayın yapan PKK destekli Med TV'nin kapatılması için hukuk mücadelesi başlattı.
Yazarın Tüm Yazıları