Akşam’ın türbanlı yazar Elif Çakır’a köşe vermesi üzerine, önceki gece Habertürk’te Sedat Ergin’e "Milliyet’te türbanlı yazara köşe açar mısınız" diye sordum.
Kısa bir süre düşündükten sonra, kararlı bir şekilde yanıt verdi; "Kesinlikle türbanlı yazara yazdırmam"...
Beklemediği bir soruydu çünkü Elif Çakır’ın Akşam’a geçtiğini canlı yayında benden öğrendi.
Çakır kısa süre öncesine kadar Tempo’da yazılar yazıyordu.
Timaş Yayınevi’nde uzun süre çalıştıktan sonra kendi yayınevini kurmuş ve yazılar yazmaya başlamıştı.
Yani aslen yayıncı...
Tempo’daki yazılarını beğenirdim, açık fikirli, fotoğrafını kapasanız asla bir türbanlı yazarın elinden çıktığını anlamayacak kadar eğlenceli yazılardı...
Merkezde bulunan Akşam gazetesi tarihinde ilk kez türbanlı bir yazara kapılarını açmış oluyor böylece.
Sedat Ergin, "Milliyet’te türbanlı yazar çalışamaz" dedikten sonra anında tepki mailleri yağmur gibi gelmeye başladı.
Sedat Ergin’i demokrat olmamakla eleştirenler, fikir özgürlüğünün nerede kaldığını soranlar, ayrımcılıkla suçlayanlar vardı...
Ergin’e canlı yayında bu eleştirileri ilettim ve duruşuna ’bittim’;
"Ben buyum kardeşim, ister beğenirsiniz ister beğenmezsiniz ama ben ve Milliyet bu çizgide duruyor. Benim kimliğime, duruşuma türbanlı yazar uymuyor.
Türbanlı çalıştırmak ne zamandır demokratlık ölçütü oldu...
Her gazetede türbanlı çalışacak diye bir kural mı var?
Çalıştıran gazeteleri asla eleştirmiyorum, öyle gazeteler olduğu gibi Milliyet gibi çalıştırmayan gazeteler de olacak...
Beni eleştirenlere sormak lazım;
Demokrasi adına dinci bir gazetede laik bir yazarın yazmasını savunuyorlar mı?
Yeni Şafak’ın bir Kemalist’e köşe vermemesi sorun olmuyor da, Milliyet’in türbanlı yazara köşe vermemesi niye tartışılıyor?"...
Sedat Ergin ’in canlı yayın performansı muhteşemdi.
Açıklamaları, dik duruşu büyük övgü aldı seyircilerden...
Benzer duruşu kaçırılan asker fotoğraflarının yayınlanmasında da gösterdi.
"Bu bir gazetecilik tercihidir, bazıları manşet yapar bazıları hiç görmez.
Ben iç sayfada küçük görerek orta yolu buldum" dedi...
Manşet yapanın da, görmeyenin bu konuda eleştirilemeyeceğini söyledi...
Anladım ki Sedat Ergin kolay olunmuyor...
Bir erkekle 20 günlük seyahatte ne yapılır?
Bir kadın 20 gün bir erkekle gezse neler olur?
Ama arkadaşça gezmenin ötesinde bir şey bu...
Adam en başta, evli çocukları var...
20 gün boyunca birikte yurt dışı tatillerine gidiyorlar, o şehir benim bu şehir senin geziyorlar...
Aynı otellerde kalıyorlar...
Beraber yiyip içip, geziyorlar...
Üstelik aralarında da bir elektriklenme olduğu belli...
Çünkü 20 kişilik bir masada ilk kez tanışıp, birbirlerine yakınlaşıyorlar...
Daha da ötesi kadın 20 günlük tatilini anlatırken;
"Ben de bir şey buldu ki, beni yanına çağırdı"...
"Bir genç kadar hareketli değil"...
"Her sabah yüzüyor" gibi erkekle ilgili sınırları zorlayan ipuçları veriyor.
Bu çiftin birlikte olduğunu mu düşünürsünüz, yoksa "sadece iyi arkadaşlar" der geçer misiniz?
Açıkçası ben böyle bir seyahat boyunca birlikte olmadıklarına inanmam.
Haa gerçekten birlikte olmadılarsa da, bunu bir tek Julio Iglesias’ın yaşına bağlarım.
Başak Sayan’ın "aramızda aşk yok" açıklamalarını bu çerçevede değerlendirmek lazım...