Militarist dizilere neden kızıyorsunuz?

Sinemada “Dağ 2”nin başarısıyla başlayan ve bir anda ekranları istila eden militarist dizileri bazıları eleştiriyor. Savaş kışkırtıcılığı yaptığı, şiddeti özendirdiği, barış dili yerine savaşın dilini kullandığı gerekçesiyle...

Haberin Devamı

Militarist dizilere neden kızıyorsunuz

Benim de bu tarza çok sıcak baktığım söylenemez, ancak bu sadece bizim değil dünyanın bir gerçeği. Hep söylüyorum, bir toplum neyse televizyonu da odur.
Güneydoğu’da, Suriye’de operasyonlar yapan, şehirlerde terörle mücadele eden bir ülkede asker dizisi olmasından daha doğal ne olabilir?
Sadece bizde değil, dünyanın dört bir yanında savaşlar sürerken, terör olayları patlak verirken, dünyanın çivisi çıkmışken Amerikan televizyonlarında da militarist dizilerin sayısı artıyor.
Üstelik bu yeni bir şey değil. Yıllardır Amerikan dizi sektörü bu tür işleri üretiyor, bizimkiler geç bile kaldı hatta bu alana girmekte. “Band of Brothers”ı kim unutulabilir? “The Pacific”, “Generation Kill”, “Over There”, “The Unit”...
Bunun gibi onlarca militarist dizi sayabilirim Amerikan TV tarihinden... Vietnam ve II. Dünya Savaşı üzerine yapılanlar hariç...
Bugün de durum değişmiş değil.
Bizde şu an üç militarist dizi var (Kanal D’nin “İsimsizler”, Star’ın “Söz” ve Fox’un “Savaşçı” dizileri), üçü de izleniyor.
Peki biliyor musunuz Amerikan televizyonlarında şu anda 10’a yakın asker dizisi olduğunu...
“Live to Tell”, yeni başlayacak dokümanter drama “Five Came Back” gibi...
Hatta geçen yıl Afganistan’da görev yapan askeri doktorların hikayesi bile vardı; “The Night Shift”. Ödüllere boğulan “Homeland”i bile bu kategoriye koyabiliriz.
Dolayısıyla dünyada bu kadar çok savaş, terör, silah, askeri operasyon varken televizyonların buna kayıtsız kalması mümkün değil.
Amerika’da da kalmıyor, Türkiye’de de...
Peki bu kadar çok militarist dizi çekilmesinde Amerikan silah lobisinin etkisi yok mudur?
Yok demek çok masumca olur...

Haberin Devamı

Cizreli-Anne Marie düeti viral reklam mı

Cizreli genç Mehmet Ali Şulan’ın İngiliz şarkıcı Anne Marie’yle yaptığı düet o kadar çok konuşuldu ki... Gören de gerçekten düet yaptılar sanacak.
Oysa bu bir akıllı telefon uygulamasından başka bir şey değil.
Smule adlı yazılım şirketinin geliştirdiği “Sing” adlı bir program.
Müzik yarışması “Amerikan Rising Star”ın da sponsoru aynı zamanda bu uygulama.
İsteyen programı indiriyor, üyelik için aylık 7-8 lira para ödüyor ve istediği kişiyle düet yapıyor.
Uygulamanın özelliği bu; Kullanıcılara karşılıklı düet yaptırmak.
Bu yazıyı okuduktan sonra programı indirip 5 dakika içinde siz de Anne Marie’yle ya da sisteme üye diğer ünlü şarkıcılarla birlikte şarkı söyleyebilirsiniz.
Anne Marie gibi isimlere Smule muhtemelen para ödüyor, sisteme üye olup kullanıcı çekmeleri için.
Bizim Cizreli kardeşimizin yaptığı da bundan ibaret.
Hatta bu olayın tamamı Sing programı için kurgulanmış bir viral reklam bile olabilir.

Haberin Devamı

Ali Poyrazoğlu: Bülent Kayabaş’ı yaşarken gömdüler

Bülent Kayabaş’ın ölüm haberinin hemen ardından yakın dostu Ali Poyrazoğlu’yla konuştuğumu dün yazmıştım.
Olay henüz yeniyken ağlamaktan konuşamamıştı Ali Poyrazoğlu, aynı günün akşamı bir daha aradım.
38 yıllık arkadaşlıklarını konuştuk.
“Kemoterapi görüp sahneye çıkardı, tiyatroya âşık bir adamdı. Seyircilerim üzülmesin diyerek hastalığını hep saklardı” diye anlattı yakın dostunu...
Birlikte binlerce oyun oynadılar. TV dizileri de cabası.
“Bir aktörün başına gelebilecek en kötü şeyi yaşadı, sesini kaybetti Bülent. ‘Küçük Prens Bana Dedi ki’ birlikte oynadığımız son oyundu. Ona küçük bir sahne yazmıştım konuşmakta zorlandığı için” diye anlatmaya devam etti Ali Poyrazoğlu.
Sonra da “Bülent Kayabaş’ı yaşarken gömdüler” diyerek yapımcılara çattı.
Son yıllarda kendisine iş gelmediği için üzüldüğünü, bu kadar büyük bir oyuncunun ne yazık ki yapımcılardan iş gelmesini beklediğini anlattı.
Gerçekten de 90 ve 2000’li yıllar boyunca pek çok filmde oynadı Bülent Kayabaş.
Ta ki 2009’a kadar...
Son 8 yılda oynadığı film sayısı ise sadece 2.
“İnşaat 2”de Ömer Vargı, son filmi “Bir Baba Hindu”da ise Necati Akpınar rol verdi Bülent Kayabaş’a.
Son 10 yılında ise bir tek dizi bile yok.
Ali Poyrazoğlu’nun yaşarken gömdüler dediği de bu işte...
Çok haklı.
Ne yazık ki dizi ve film yapımcıları yaşayan çınarları ıskalıyor.
Gündemde olmadıkları için unutuyorlar.
Bu vefa konusunda BKM’nin patronu Necati Akpınar’a ayrı bir parantez açmam gerekiyor ama;
Dikkat edin Bülent Kayabaş, Ercan Yazgan, Ayşen Gruda gibi dev isimleri BKM filmlerinin bir yerlerinde hep görürsünüz...
BKM’de olan bu vefa duygusunun diğer yapım şirketlerine de sirayet etmesi dileğiyle...

Haberin Devamı

Militarist dizilere neden kızıyorsunuz
Bülent Kayabaş ile geçen eylül ayında Tarık Akan için müdavimi olduğu Beyoğlu Çiçek Bar’da düzenlenen anmada bir araya gelmiştim.

Yazarın Tüm Yazıları