Paylaş
Deniz, raylı sistem ve karayolu taşımacılığını entegre edecek proje için 11 bin metrekare deniz doldurulacak, projenin tamamı 20 bin metrekarelik alanı kaplayacak...
4 iskele, 12 dükkan, 527 araç kapasiteli otopark, tur otobüslerinin park edebileceği alanlar olacak projede...
Galataport’la birlikte Karaköy’den Kabataş’a neredeyse doldurulmamış deniz kalmayacak bu sahilde.
Projenin fotoğraflarını görünce bizim meydan anlayışımızın sadece betondan ibaret olduğunu bir kez daha anladım.
Martı figürü şeklindeki iskelenin arkasında bulunan kocaman meydanda tek bir ağaç görünmüyor yine...
Ne bir yeşil alan, ne iç açıcı şehir mobilyası, ne de ağaçlandırılmış yürüyüş yolları var...
Sadece beton...
Kabataş İskelesi’nin yanında bulunan Fındıklı Parkı ve Dolmabahçe’ye doğru giden yoldaki ağaçlandırmalar da olmasa dımdızlak bir beton yapıya sahip olacağız.
Hazır daha yapım aşamasındayken, özellikle denizin doldurulduğu ve projede beton olarak görünen bölge neden yeşillendirilmez...
Beton yerine ağaçlıklı, yeşil alanlı, küçük parkların olduğu, insanların banklarda ağaçların altında soluklanacağı bir projeye dönüşebilir pekala burası...
Yaz sıcağında o iskelelere gitmek isteyen binlerce insan her gün güneşin altında o beton meydanı yürümek zorunda kalacak...
Tam bir işkenceye dönüşecek burası...
Test etmek istiyorsanız yapılmışı var. Yazın Bursa’ya gidin ve betondan yapılan şehir meydanını görün...
İnsanlar gölge saçak altı bulabilmek için köşe bucak kaçıyor meydanda...
Bu haliyle Kabataş da aynen öyle olacak...
Yol yakınken şu projeye el atın lütfen, beton meydanı ağaçlandırın...
Bireysel sporcunun değişmeyen kaderi
16 yaşındaki milli sporcu Yaprak Selin Keskin’in sünger dolu havuza atlayarak antrenman yapması bu ülkede bireysel sporlarla uğraşmanın ne büyük zorluk olduğunu bir kez daha gösterdi bize...
Onlarca madalya alsan da tesis bulamazsın... Tesis bulsan sponsor bulamazsın...
Sponsor bulsan okul desteği bulamazsın, derslerin müsaade etmez...
Ve sonunda yılıp genç yaşta madalyalar kazandığın, Türkiye rekorları kırdığın o spora veda edersin...
Bizde neden bireysel sporlarda olimpiyat şampiyonlarının yetişmediğinin özetidir bu...
Yetenekli binlerce genç var böyle ama gönül verdikleri sporu sürdürebilecekleri iklim olmadığı için genç yaşta bırakıyorlar...
16 yaşındaki Yaprak’ın yılmayıp bırakmaması kadar, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’ın da hemen devreye girip sorunu çözmesi de takdire değer...
Reis’in gişesi neyi gösterir
Reis filmi 331 salonda vizyona girip ilk haftada sadece 67.580 kişi tarafından izlendi.
Bu bize neyi gösteriyor biliyor musunuz?
Muhafazakâr yapımcılar, TV dizisi çekmeyi öğrendi ama sinema filmi yapmayı hâlâ öğrenemedi.
Diriliş, Payitaht “Abdülhamid” gibi dönem işlerini televizyonda başarıyla yaparken, sinemada yakın tarihi anlattıkları filmler bir türlü karşılığını bulamıyor...
Çünkü hâlâ güncel bir konuyu ya da güçlü bir ismi ele alırsak bize yeter diye düşünüyorlar...
Her seferinde de yanılıyorlar.
Genç kardeşim Çağatay bana gönül koymuş
“Yolda görsem tanımam” dediğim için genç kardeşim Çağatay Akman alınmış bana...
Ben ki son 10 yıldır, neden bizde 18-19 yaşında genç popçular yok diye en çok yazı yazmış...
Müzik piyasasını bu konuda en çok zorlamış insanım...
Bugün 16 yaşında, 18-19 yaşında şarkıcılar varsa hayatımızda, çorbada benim de biraz tuzum olduğunu düşünüyorum...
“Gece Gölgenin Rahatına Bak” müthiş bir şarkı...
Çağatay da Zeytinburnu’nun zor koşullarından çıkmış 18 yaşında müthiş bir yetenek...
Ben “Yolda görsem tanımam” sözünü, şarkısının gücünü anlatmak için kullandım...
“Bir şarkı iyiyse, kimse önünde duramaz. Şarkıyı söyleyenin yüzünü bilmesek bile şarkıyı biliriz” dedim...
Yoksa genç popçuları hep destekleyen biri olarak 18 yaşındaki bir kardeşimin hevesini kırmak aklımın ucundan geçmez...
Çağatay’ı da, Youtube’da 157 milyon kez izlenerek rekor kıran fenomen şarkısı “Gece Gölgenin Rahatına Bak”ı da çok seviyorum ben...
Paylaş