Paylaş
Herkesin gözü o markanın üzerindedir, onun ne yapacağına bakar, ona göre pozisyon alır...
Nasıl ki Harrods indirime girmeden Londra’da indirim sezonu başlamazsa, Kanal D de tanıtımını dönmeden Türk televizyonlarında yeni sezon başlamaz.
Sadece seyirci için değil bütün sektör için işaret fişeğidir, başlama vuruşudur, uzun sürecek bir maratonun startıdır o tanıtım filmi...
Allah’ı var Kanal D’nin tanıtım ekibi de yıllardır layıkıyla başlatıyor bu başlama vuruşunu...
Bu yıl ilk kez stüdyo dışına çıktılar, prodüksiyonu artırdılar, çıtayı yükselttiler...
38 ekran yüzünün rol aldığı yeni yayın dönemi tanıtımını bu kez bir aksiyon filmi tadında hazırladılar...
“Görev tamam, başlıyoruz” sloganıyla özel içerikli bir çantayı izleyiciye ulaştırıyorlar.
Ben her yıl başarısı artan bu filmleri izledikten sonra bir sonrakinde ne yapacaklar diye endişeleniyorum...
Herhalde seneye Mars’a giderler...
Curiosity, Mars’ta da Kanal D izlendiğini keşfetse fena mı olur...
Madem Kanal D’nin yeni yayın dönemi tanıtımı döndü...
Madem televizyonda yeni sezon resmen başladı...
Biz de herkese hayırlısı olsun diyelim...
Özrü kabahatinden büyük
7 yaşındaki kalp hastası Alime Cengiz, ameliyat sırası beklerken öldü...
Son bir ameliyat daha gerekiyordu yaşaması için...
17’nci sıraya yazmışlar...
Sıra gelse ve ameliyat olsa yaşayacak ama o sıra bir türlü gelmedi...
Babalık böyle bir şeymiş demek ki...
İnsan baba olunca bu haberler karşısında daha bir isyan ediyor, daha bir gözü doluyor...
İki gündür o küçük Alime’yi düşünüyorum...
Her gün “Sıra bize geldi mi” diye hastane kapılarına giden babasını...
Babanın yerinde ben olsam sokaklara çıkardım, sesimi duyurmak için gazetelerin önünde açlık grevi yapardım falan diye düşünüyorum.
Belki o da denedi de sesini hiçbirimize ulaştıramadı.
Belki çocuğunun derdindeyken aklına bile gelmedi sesini duyurabileceği yöntemler...
Küçük Alime’yi kaybedince baba savcılığa suç duyurusunda bulundu.
İstanbul Çapa Tıp Fakültesi de bir açıklama yaptı:
“Mart 2011 tarihinde hastayı yatırmak için aileye telefon ettik ama ulaşamadık” dedi hastane...
Bu kadar basit yani: Telefon açtık ulaşamadık, öldü...
Özrü kabahatlerinden büyük denir ya, o hesap.
Hastane aileye nasıl ulaşamaz aklım almıyor...
Tekrar tekrar telefon aç, mektup yaz, kurye gönder, adam çıkar, ne yaparsan yap ama 7 yaşındaki çocuğun ailesine ulaş be...
Ulaş da kurtar o çocuğu...
Sonra Sağlık Bakanı Recep Akdağ aramış acılı babayı, “Eğer sorumlu varsa hesabını soracağım” demiş...
Sorulsa ne, sorulmasa ne...
7 yaşındaki Alime gittikten sonra...
Olduğu gibi...
Meryem Uzerli’yle tanışan herkes aynı şeyi söylüyor, çok cana yakın, sıcakkanlı, içten...
Ben buna bir de çok fırlama olduğunu ekleyebilirim.
Televizyonda konuk olduğu programlarda da aynı doğallığı ve rahatlığı sergileyince eleştirildi hatta...
“Bu kadar da olmaz, abartıyor, oynuyor galiba” dendi...
Ama değil mi ki, herkes Meryem’le fotoğraf çektirmek isterken o Galatasaray maçı sonrası Hamit Altıntop’un yanına gidip hatıra fotoğrafı çektirdi...
Ben kararımı verdim, bu kız tamamen olduğu gibi...
Çünkü bizde karizma çizdirmek diye bir şey vardır ve bir ünlünün bir başka ünlünün yanına gidip fotoğraf çektirmesi karizma çizdirmenin en büyüğüdür.
Bunu kafayı takmadan yapan biri ancak olduğu gibi davranan biridir...
Paylaş