Lost, Amerika’yla aynı anda Nevizade’de...

Aslında bu dünkü yazıydı...

Haberin Devamı

Birinci sayfada anonsu vardı, köşede yazının kendisi yoktu.
Dün köşede yer kalmayınca bu yazıyı çıkardık ama birinci sayfadan anonsunu çıkarmayı unutmuşuz.
Olsun, bugünkü yazının teaser’ını dünden yapmış olduk. Konumuz Lost...
Malum, dizinin merakla beklenen 5’inci sezonu Amerika’da başladı.
Amerika’da ABC televizyonunda 5’inci sezon ilk iki bölümü yayınlanan Lost’un Türkiye’de de nasıl bir çılgınlığa dönüştüğünü, anlatacağım olaydan sonra daha iyi anlayacaksınız.
Lost’un ABC’de yayınlanan 5’inci sezon bölümleri yeni bir ekonomi yaratmış durumda.
Beyoğlu’nun meyhanelerle ünlü sokağı Nevizade’de bazı uyanık işletmeciler özel Lost gösterimleri düzenlemeye başladılar.
ABC’de yayınlanan bölümleri hemen internetten indirip, Türkçe alt yazı döşetiyorlar ve ABC’deki yayından birkaç gün sonra sıcağı sıcağına özel gösterim düzenliyorlar.
Tıpkı Lig TV’den maç izler gibi, dizinin fanatikleri ekran karşısına toplanıp bira içip hep birlikte Lost izliyorlar.
Dizi bittikten sonra da hararetli şekilde bölümü tartışıyorlar, bir sonraki bölümle ilgili tahminlerde bulunuyorlar.
Bunun için de Nevizade’deki Lost özel gösterimine adam başı 10 lira ödüyorlar.
Diziyi Amerika’yla ‘aynı anda’ izlemek isteyen Lost fanatiklerine duyurulur.

Genç habercilere bir tavsiye

Haberin Devamı

Flash TV’nin gece bültenini sunan Gökhan Taşkın verdiği röportajda;
“Küçük Reha Muhtar olmayı çok istiyorum.
Büyük Reha Muhtar’ın Yeniköy’de yalısı var, küçüğünün de en azından bir villası olsun artık.
Sadece o yüzden Küçük Reha Muhtar olmak istiyorum” demiş...
Ah be Gökhan Taşkın kardeşim, gözden kaçırdığın çok önemli bir detay var.
Senin nezdinde tüm genç haberci arkadaşlara söyleyeyim.
Reha Muhtar Boğaz’da yalı sahibi olmak için haber yapmadı; iyi haber yaptığı, iyi haberci olduğu için yalı sahibi oldu.
Yani önceliği yalıya değil, iyi habere sahip olmaktı...
İyi haber yapmak da ona yalı sahipliğini getirdi.
Oysa gördüğüm kadarıyla sen tam tersini düşünüyorsun, villa sahibi olmak için küçük Reha Muhtar olmak istiyorsun.
Yanlış yoldasın.

Seks sineması Rüya’dan Dream Cinema Club’a...

Haberin Devamı

Yıllar önce Rüya Sineması’nın İstiklal Caddesi’ne bakan panolarında erotik afişler olurdu, çirkinlerdi, bayağılardı, caddenin ortasında pat diye karşımıza kocaman bir meme ya da popo çıkardı...
Önce o afişler gitti, sonra sinema girişine konulan filmlerden çıplak fotoğraflar da kalktı.
Sonra sadece “3 Film Birden” yazısı kaldı, o laf da zaten yeterliydi sinemanın meramını anlatmaya.
Gençliğimizde bir iki kez Aksaray Güneş Sineması’na gitmişliğimiz vardır, belki de o yaşta Beyoğlu gözümüzü korkuttuğundan hiç adım atmadım Rüya Sineması’na...
Video, VCD, internet sayesinde pornonun çok daha kolay tüketilen bir sektöre dönmesiyle seks sinemaları uzun yıllardır can çekişiyordu.
Bu işin İstanbul’daki alamet-i farikalarından Rüya Sineması da sonunda pes etti.
İyi de oldu, en iyisi Rüya’nın sinema salonu olarak devam edecek olması.
1,5-2 aydır salonda tadilat vardı ve bu hafta sonu 650 kişilik yenilenmiş salonuyla Dream Cinema Club olarak faaliyete başladı.
Şimdi Rüya’ya gidenler “3 Film Birden” yerine, vizyondaki Sonbahar filmini izliyor.
Balkonları da bittiğinde 850-1000 kişilik bir salon olacak Rüya...
Tam da burada yazı müziği olarak Yıldız Tilbe’den “Kırk dereden su getirsen arınamazsın”ı önereceğim ama Beyoğlu güzel bir sinema salonu kazandığı için vazgeçiyorum.
Ama bir itirazım var; Adının Dream Cinema Club olmasına...
Keşke adını hiç değiştirmeselerdi, evet Rüya Sineması kirli bir salondu ama adı çok sıcaktı.

Yazarın Tüm Yazıları